33

6.5K 632 981
                                    

Diğer öğrenciler akın akın okuldan çıkarlarken Harry tuvaletteydi. Louis, attığı mesaja göre, okulun kapısında onu bekliyordu. Harry de ona kitaplarını dolaba bırakıp çıkacağını söylemişti ama gelin görün ki beş dakikadır tuvalette kendini sakinleştiriyordu.

Öncelikle, bu epey tuhaf bir durumdu. Daha birkaç ay önce birbirlerini okuldan attırmaya çalışıyorlardı, olay ne ara sinemaya gitme aşamasına gelmişti ki?

Tamam, genel anlamda Harry kaşınmıştı. Önce Louis'ye sahte hesaptan mesaj atmıştı, sonra birlikte herkese savaş ilan etme mevzusunu açmıştı ve son olarak, onu öpmüştü. Düşündükçe kafasını fayanslara vurası geliyordu.

O şey yaşandıktan sonra Louis'yi ilk defa görecekti. Tüm gün yine ondan kaçmıştı fakat bunun ne kadar saçma olduğunu yeni idrak ediyordu. Çıkışta sinemaya gitme sözü verdiğiniz kişiden kaçmak ne kadar mantıklıydı ki?

Battı balık yan gider diyerek bir anlık cesaretle tuvaletten çıktı. Sonra hemen geri girdi, saçını düzeltti, yeniden çıktı. Ne vardı yani, onu öpen yüzsüz kendisiydi ama Louis efendi de çok rahatsız olmuş görünmüyordu, gayet iştahla karşılık vermişti.

Çıkışa yürürken kulaklarında Niall'ın sesi yankılanıyordu. Kesinlikle aranızda cinsel gerilim var. Sen de cinsel çekimin yörüngesine kapıldın.

"Aptal sarı." diye söylendi kendi kendine. Ondan hırsını alır gibi yere sertçe basa basa yürüdü. Servislere doğru giden onlarca kişinim arasından geçip Louis ile karşılaştığında ise süt dökmüş kediye dönmüştü.

"Selam." dedi Louis gürültücü kişiliğine ters düşen kısık bir tonda. Harry de aynı şekilde ona selam verdi. Birbirlerinin yüzüne bakmıyorlardı.

Louis "Yürüyelim mi?" diye sormuş, karşılığında Harry'den bir baş sallaması alınca da yakındaki sinema salonuna doğru adım atmaya başlamıştı.

Ben ne yapıyorum ya, diye düşünmekle meşgul olsa da Harry bir şekilde konu açıp sohbet başlatması gerektiğinin farkındaydı çünkü aralarındaki sessizlik ürkütücü olmaya başlıyordu.

Neyle ilgili konuşabilirdi? Gününün nasıl geçtiğini sorsa olur muydu? Ya da bu haftaki derbinin sonucu ne olur diye sorsa... Annesinin nasıl olduğunu sorabilirdi, veya arkadaşlarıyla neden konuşmadığını...

Tüm bunlar yerine ağzından "Havalar gittikçe güzelleşiyor." cümlesi çıktı ve kendi kendine göz devirmek istedi. Milyon yıllık klişe soru mu cidden, tebrikler Harry.

"Evet, bahar ayları hep favorim olmuştur." diye cevap verdi Louis. "Okul bitiyor, yaz geliyor... Daha ne olsun?"

"Ben de baharı çok seviyorum. Hava hep sıcakla soğuk arasında oluyor."

"Öyle."

Harry'nin açtığı aşırı özgün hava konusu bu birkaç cümlede bitince onun yerine Louis konuştu. "Basketbol maçlarını izliyor musun?"

"Evet. Evet. Sen?"

"Ben de."

"Sence bu haftaki maçı kim alır?" diye sordu Harry. Başını çevirmiş, Louis'nin yürüdükçe sallanan perçemine bakıyordu.

"Warriors alır diyorum. Sence?"

"Bence de. İki yıldır şampiyonlar zaten."

"Evet, öyleler."

Bir konunun daha tükendiğini hisseden Harry, işi patavatsızlığa vurmaya karar verdi. "Ee, beni niye sinemaya çağırdın?"

"Bilmem, aramızdaki gergin ortam dağılsın diye. Bence, birbirimizin yaptığı şeyleri sorgulamaya başlamayalım, sonra yine Harry'den kiraza geçiş yapma."

Harry imayla karışık yediği lafın üzerine yutkundu. "Aman, ne zehirli dilin var senin öyle. Şeytan."

Louis kahkaha atarak "Dün pek öyle düşünmüyordun." dedi. Harry'nin gözlerinin büyüyüp yanaklarının kızarmasına sebep olunca da tam bir zehirli sarmaşık moduna girip konuyu değiştirdi. "Hangi tür filmleri seversin?"

"Gerilim." dedi Harry ona gözlerini kısarak. "Aksiyon. Macera."

"Aksiyon sevdiğini fark ettim." Louis kendisini tutmaya gerek duymadan ona bir kez daha laf çarptığında hala sırıtıyordu.

Harry utanıp sıkılmayı intikam uğruna bir kenara bıraktı. "Sen de sevmiyor gibi davranıp sevenlerdensin galiba." dedi Louis'nin sırıtmasını taklit ederek. "Yani ikinci kez izliyorsan, filmi sevdin demektir. Değil mi?"

"Hala filmlerden mi bahsediyoruz cidden?"

"Hmm, evet. Sinemaya gidiyoruz ya."

"Aaa!" Louis yolun ortasında durup etrafına bakındı. "Lafa tuttun yanlış yola girmişiz."

"Kafanı dağıtmaya bire birim." Harry işaret parmağını ona çevirip göz kırptı.

Louis de sonunda dayanamayıp gülmeye başladı. "Ne yazık ki öylesin kiraz."

MISANTHROPE CHERRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin