18

5.7K 645 1.4K
                                    

"Gerizekalı, şu sprey şişesini versene."

Louis gitarın üstünü temizlerken Harry küçük şişeyi onuna kafasına fırlattı.

"Ah! Dikkat etsene be!"

"Düzgünce rica etmediğin her şeyi kafana yiyeceksin. Üç gram beyin hücren var zaten, onlar da ölmesin dikkat et."

"Hahaha! Çok komikti ya, yaz bu espirileri bir kenara. Patentini al hatta."

Harry ona dil çıkartırken Louis gözlerini devirdi. Daha işe yeni başlamışlardı ama şimdiden tartışıyorlardı. Bayan Fischer onları denetlemesi için hademeyi görevlendirmişti. Adam beş dakikada bir içeri giriyor, onları kontrol ediyordu.

"Kuru bezi ver."

"Ver değil, verir misin."

Louis sinirle ayağa kalkıp ona yaklaştı. "Ver şunu uğraştırma beni."

"Al be, tamam."

İşte aralarında geçen konuşmalar bunlardan ibaretti. Kavga etmeyin uyarısını kavga etmeyin ama bol bol laf dalaşına girin şeklinde algılamışlardı.

Harry ondan uzaklaşmak için öğretmen masasının önüne yürüdü. Yüzey temizleyici jeli masaya döktü, ıslak bezle masayı silmeye başladı. Sanki yıllarca odayı Louis ve Harry'nin temizlemesini beklemişlerdi. Öylesine pis, tozlu, lekeli haldeydi.

Masayı silmeyi bitirdiğinde bezi camın yanına doğru gidiyordu ki, perdede gezinen kocaman böceği gördü. Bozuk para büyüklüğündeydi. Resmen yeşil renkliydi, yuvarlağımsıydı. İlk defa böyle bir şey görüyordu.

"Louis." dedi son heceyi korkuyla uzatarak. "Gel buraya, böcek var, at şunu."

"Aç pencereyi gider o." Louis umursamazca gitarı kutusuna yerleştirip piyanoya doğru yürürken Harry böceğin hareket ettiğini görüp çığlık attı. "Gel al şu yaratığı buradan!"

"Sinektir en fazla."

"İnan ki el bombasına benziyor. Kabuğu var sanki, ıyy antenleri de var. Gel ya n'olur ağlayacağım şimdi!"

Louis de böceklere karşı pek korkusuz sayılmazdı ama karizmasını çizdirmemek adına oflayarak ayağa kalktı. "Ne el bombası, ne yaratığı, altı üstü- hay sikeyim!"

Yeşil böceği görünce o da korkup geri çekildi. "Ben bunu alamam."

"Ne demek alamam? Bu varken duramayız ki odada, ne olduğu bile belli değil!"

Aynı anda öne yaklaşıp böceğe baktılar. "Tısladı sanki yaa!"

"Ne tıslaması, yılan mı bu? O değil de antenleri hareket ediyor."

"Ajan bu ajan. Bak demedi deme."

Louis Harry'ye bilgisayar ekranında tuhaf şeyler görmüş gibi baktı. "Ajan derken?"

"Çin falan böyle dinleme böcekleri yapıyormuş ya. Bir baksana, hacker değil miydin sen anlarsın."

"CIA ajanı değilim, liseli ergen bir hackerım farkındasın değil mi?"

Ters ters bakışsalar da durum kavga etmeye vakit harcayamayacakları kadar ciddi görünüyordu. "Louis bir şey yapmamız lazım."

"Hademeden yardım istesek?"

"Adamı gelir gelmez sinirlendirmesen isteyebilirdik! Ama senin yüzünden ikimizden de nefret ediyor."

Adam onlara nereyi sileceklerini anlatırken Louis sinirlenmiş, 'İşi biz yapacağız parasını sen alacaksın zaten, bir de bize işimizi öğretme!' diye bağırmıştı.

"Böcek ilacı falan da vermez şimdi o. Bak şöyle yapalım. Bir sürü kimyasal zıkkım aldık, tek tek hepsini sıkalım, ne dersin?"

Harry tereddütle de olsa başını salladı. "Çöp poşetlerinden koruyucu yapalım önce dur." dedi. Mavi rulodan birkaç çöp poşeti aldı. Masanın çekmecesinden de bant çıkardı. "Gel, ben sana yapayım sen de bana yaparsın."

Louis de planı onaylayınca Harry vakit kaybetmeden bir poşetin altını yırtıp onun üstüne geçirdi. Bantlayarak sabitledi, aynı şekilde kollarını da bileklerine kadar örttü. Saçlarını da ayrı bir poşetin içine sokup bantladı.

Beş dakika sonra ikisi de sadece gözleri ve burunları açık kalacak şekilde her yerlerini çöp torbalarıyla sarmışlardı. Harry'nin bir elinde kimyasal temizleyici, diğer elinde siyah çöp poşeti vardı. Louis ise elinde kağıttan külah tutuyordu. "Başlıyorum, hazır ol asker!"

"Emredersiniz komutanım!"

Gereksiz bağrışmalarının ardından Louis öne yaklaştı, korkudan neredeyse altına yapacak olsa da tek seferde böceği kağıt külahın içine almayı başardı. Kağıtla yakaladığı böceği Harry'nin elindeki poşete attı. Harry de hemen poşete temizlik malzemesini boşalttı.

Louis poşete doğru "İşte bu, sürtük!" diye bağırdı. Ardından poşetin ağzını kapattı. "Avladık onu, Harry!"

Anın heyecanına kapılan Harry kollarını iki yana açtı ve Louis de coşkuyla ona sarıldı. Sevinçle kıkırdıyorlardı ki, beş saniye sonra, sarıldıklarının farkına varıp birbirlerini ittirerek ve "Iyy!" efekti vererek geri çekildiler.

"Böyle bir şey yaşanmadı. Anlaştık mı?"

"Anlaştık."

Geciktim evet ama on beş dakikada bölüm yazdım yok mu bana bir alkış?

MISANTHROPE CHERRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin