27

6.1K 587 676
                                    

Louis marketin kapısının önüne gelmiş etrafını incelerken aniden bir el onun kolunu yakaladı ve onu marketin içine çekti. Bu hareketle yalpalayan Louis doğrulmaya çalışırken onu bu hale düşürmüş olan Harry kendi üstünü silkeledi, duruşunu dikleştirdi. "Sonunda geldin. On beş dakikaya buluşalım dedik ağaç oldum burada, uyuz."

"Boş konuşma çerçevesiz, planını anlat."

Harry iç çekip marketin içlerine doğru yürümeye başladı. "Bak şimdi, aklımda şöyle bir şey var... Bir sprey boya alıp okulun bir yerlerini boyayacağız, sprey boya kutusunu da Owen'ın çantasına atacağız. Tabi boyayı görünce Bayan Fischer okulda arama yaptıracak ve bam, Owen suçlanacak."

Louis tek kaşını kaldırıp ona baktı. "Tamam bu iyiymiş." diye itiraf etti. "Kameraları ben hallederim."

"Kameraları hacklersen bunu onun yapmadığını anlarlar, o iktidarsız beceremez böyle şeyleri."

Harry iktidarsız deyince Louis istemsizce kıkırdadı. "Tamam o zaman şey yapalım, birimiz yüzümüze kar maskesi falan takıp Owen kılığına girelim, öyle gidip arabayı boyayalım."

Birlikte market reyonları arasında yürüyerek sprey boya aramaya başladılar. Kırk yıl düşünse, Harry bir gün Louis ile iş birliği yapacağını hayal edemezdi.

"Boya kutusunu nasıl Owen'ın çantasına koyacağız?"

"Bugün beden dersimiz var bizim. O arada koyarız."

Harry aklına takılan diğer bir soruyla duraksadı. "Louis, peki biz bunu yaparken Owen başka bir yerde olduğunu kanıtlarsa?"

"Hallederiz. Sen gel de şu boyayı alalım. Bir de kar maskesi bulmamız lazım."

"Yalnız ben Owen olamam. Beceremem yani."

Louis bir reyonun önünde durup en ucuz sprey boyayı aradı. "Benim gözlüklerim var Harry, ben Owen kılığına giremem. Gözlüğü çıkarınca da net görmüyorum zaten. Mecbur sen olacaksın."

"Off, iyi tamam."

Kırmızı bir boya kutusuyla birlikte iki tane de kar maskesi alıp marketten ayrıldılar. İkisi de okul üniformalarını giymek üzere kendi evlerine gittiler, böylece kamera görüntülerinden üzerlerindeki kıyafete bakıp da onların kim olduğu belirlenemeyecekti.

Yaklaşık yarım saat sonra okulun yan tarafındaki alışveriş merkezinde buluştuklarında servisten inip okulun içine akın etmekte olan öğrencilerin arasına karışıp, binaya girdiler.

İkisi de okulda çoğu kişi tarafından tanınırdı ve ikisinin de cezalı olduğunu herkes biliyordu. Bu yüzden okul binasına girene kadar hem başkaları hem de kameralar onların yüzünü görmesin diye binbir şey denemişlerdi.

Kendilerini fark eden hademeye ellişer dolar kaptırdıktan sonra, onun da yardımıyla koşa koşa alt kata indiler. Adam o ikisini temizlik dolabına kadar götürdü, kapıyı kilitlemeden bırakıp "Yakalanırsanız beni tanımıyorsunuz." diyerek oradan ayrıldı.

Tabi ki yapacakları şeyi söylememişlerdi. Sadece Louis'nin burada kuzeninin okuduğunu ve uzaklaştırma aldıkları için gizlice okula girip ona acilen spor kıyafetlerini getirmek zorunda olduklarını söyleyerek adamı ikna edebilmişlerdi. Ve tabi yüz dolarla.

"O bunağa bu kadar para kaptırdığımıza inanamıyorum." dedi Harry temizlik odasının kapısına yaslanırken.

Louis de sırtını bir dolaba yasladı. "Geri alacağım parayı merak etme, önce şu işi bitirelim."

"Geri mi alacaksın?"

"Ne sandın? Ona o kadar para bırakır mıyım? Dönüşte halledeceğim. İkimizin kırkar dolarını geri alırım, yirmi dolarla idare etsin sahtekar."

Harry kendini tutamayıp gülerken Louis eliyle onun ağzını kapattı. "Yakalanacağız ses çıkarmasana." diye uyardı. Zaten daha beden dersine bir saat vardı, bir saat boyunca sessiz sessiz saklanmak zorundalardı.

Onun bu hamlesine Harry onun avcunu yalayarak karşılık verdi ve Louis "İğrençsin!" deyip elini pantolonuna sürerken de kıkırdadı. "Uğraşma benimle Tomlinson."

"Ateşkesimiz vardı. Beni sinirlendirme bak fena olur."

"Tamam tamam, indir patilerini."

Louis ona 'umrumda değilsin' bakışı atıp yere çömelince, Harry de onunla birlikte dizlerinin üstüne çöktü. "Planı tekrarlayalım mı?"

"Olur. Şimdi saat sekiz. Bir saat sonra beden dersi var. Herkes gibi Owen da spor salonuna giderken buradan geçecek."

"Sonra sen ona sesleneceksin ve o merak edip içeri girecek. Ben de kar maskesi takıp buradan çıkacağım."

"Aynen. Ben Owen'ı burada tutarken sen gidip merdivenlerin oraya sprey boyayla penis resimleri çizeceksin ve Bayan Fischer'ın adını yazacaksın. Çizebilirsin, değil mi?"

Harry eliyle saçını savurur gibi yaptı. "Çizerim tabi. Ama sprey boya kutusunu nasıl koyacağım çantasına? Bıralarda çok kamera yok fakat spor salonunda var."

"Çantaya koyma, kendini riske atma. Buraya geri dön. Bu salağın pantolonuna falan azıcık boya bulaştıralım, elini kirletelim. Öyle anlasınlar bunun yaptığını."

"Ardından sen Owen'ı bırakacaksın. Biz kazan dairesinin oradan geçip direkt okulun dışına çıkacağız."

"Dua edelim de hademe kazan dairesinin kilidini açmayı unutmasın." dedi Louis. "Yoksa ona yirmi dolar bile bırakmam."

Harry onaylamazcasına başını iki yana sallayıp iç çekti. "Deli olduğunu biliyordum da, bu kadarı pes dedirtti."

"Bunu diyen de Owen'a disiplin cezası aldıracak planı yaptı."

"Eh, yaptık bir şeyler."

Louis başını geriye attı. "Ee, ne yapacağız bir saat burada?"

"Dizi izleyelim mi?" diye sordu Harry telefonunu cebinden çıkartırken. "Telefonumda indirilmiş bölümler var"

"Tahmin edeyim, How I Met Your Mother?"

"Aynen öyle."

"İyi bakalım, izleyelim. Bu kadar seviyorsan..."

"Çok seveceksin." Harry ona göz kırptığında Louis güldü. "Göreceğiz kiraz. Göreceğiz..."

MISANTHROPE CHERRYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin