15

2.8K 388 303
                                    

[15]

+ Eurielle - Song Of Durin

Tam iki gün. Kim Taehyung'un bedenini o hastane yatağında görmemin üzerinden tam iki gün geçmişti. Fakat sadece iki gün gibi gelmemişti bana, öylesine yorgun düşmüştüm ki sanki yıllar, asırlar geçmişti üzerinden. Fakat benim için süren asırlar unutmama değil daha çok benliğime kazımama neden oluyordu bazı şeyleri. Atlayamıyordum mesela. Böyle bir şeyin nasıl mümkün olabildiği gerçeğini yediremiyordum kendime. O'nu görmek istiyorum. Hayal olan onu. Konuşmak istiyordum onunla, yardım istemek istiyordum ondan. Her ne kadar korksam da görmek istiyorum. Ama gelmiyordu. Sık sık gelmeye başlamıştı oysa ki, fakat şimdi üç gündür kendisinden eser yoktu. Bırakın kendisini, gördüğüm hiçbir hayvandan eser yoktu.

Düşünerek geçiriyordum zamanımı. Bir şeyleri kavramaya, ne yapmam gerektiğini çözmeye çalışıyordum. Fakat kendim ile hiçbir ortak noktaya varamıyordum. Zihnimden atamadığım bu düşünceler modumu giderek düşürüyor, giderek sessizleştiriyordu beni. Ben de dahil evdeki herkes de farkındaydı bunun. Sessizleşmiştim. Düşüncelerim arasında öylece dalıyordum ki bazen etrafımdakileri duymuyordum.

Herkes bir şeylerin ters döndüğünü biliyordu. Hoseok'un kendini suçlu hissetmemesi için birkaç defa iyi olduğumu dile getirmiştim fakat boşaydı. İnanmıyordu bana. Her ne kadar üzülmemesini dilesem de elimden bir şey gelmiyordu.

Akşam yemeği yine her zamanki gibi geçmişti. Onlar konuşmuş ben ise susmuştum. Jimin'in bana karşı olan tutumu giderek artmıştı. İki gün içerisinde her saat başı yanıma gelip sorular sormuştu bana. Biliyordum, aralarında en tedirgini oydu. Çünkü biliyordu böyle olduğum zamanlarda her zaman başıma bir şeyler geldiğini.

Bulaşıkları yıkadıktan sonra herkese iyi geceler diledim. Tam basamakları çıkacağım sırada Jin'in sesi durmama neden oldu.

"Jungkook, saat daha çok erken. Bugün yeniden bir film gecesi yapalım diyoruz, katılmaz mısın?"

Bakışlarımı Jin'e çevirdim. Merakla vereceğim cevabı bekliyordu fakat hiç istekli değildim. Tek isteğim yalnız kalmaktı, tek isteğim Taehyung'u görmekti.

"Üzgünüm Jin, kendimi çok yorgun hissediyorum. Siz bensiz yapın bu sefer." Duyduğu cevaba yüzü düşmüştü. Her ne kadar böyle yapmak istemesem de samimiyetsiz davranmak yerine hissettiğim gibi olmayı tercih ediyordum. Samimiyetsiz davranıp birilerini güldüreceğime, kendim olup üzmeyi tercih etmiştim o akşam. Bencil olmuştum.

Ağır adımlarla odama yöneldim. Yavaşça kapımı açıp yatağıma bıraktım kendimi. Ağlıyordum, yeniden, istemsizce. Kaldıramıyordum artık. Pes etmek istiyordum.

Sessiz ağlamalarım nefes almamı zorlaştırmaya başladığında kafamı kaldırıp, oturur pozisyona geçtim. Bakışlarım camı bulduğunda birkaç dakika öylece dışarıyı izlemiştim. Bu güzel manzarayı izlemek sanırım en sevdiğim şey olabilirdi. Sırf bu cam için bu evde sonsuza kadar yaşayabilirdim.

Yeniden gözlerimin dolduğunu, bulanıklaşan görüntümden anlamıştım. Yağmur yağıyordu. Bulutlar.. dedim yoksa siz de benim gibi çok mu üzgünsünüz bugün?

Hafif bir gülüş belirmişti yüzümde. Yoksa gökyüzü, sen de mi ağlamama eşlik mi ediyorsun bu gece?

Düşündüğüm minik detaylar yüzümde buruk bir gülüş bırakmıştı. Yeniden amaçsızca etrafı süzmeye başladığımda cama yansıyan iki çift mavi göz duraksamama neden oldu.

Yeniden yüzümde oluşan buruk bir gülümsemeyle karşımda duran kediye baktım. Bembeyaz kedi öylesine güzel görünüyordu ki gözlerimi ondan alamıyordum. Beyaz tüylerini karnının üzerinde olan, kalp şeklini almış gri tüyleri süslüyordu.

Bleu • taekook •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin