19

2.9K 384 308
                                    

[19]

+ Mads - And She Will Miss You

Dakikalar süren bakışma, asla kesilmeyen gözyaşları ve onlara eşlik eden minik bir tebessüm. Gözlerindeydi bakışlarım. Kurduğu cümlelerin her biri teker teker zihnime işlerken, gülüşüme engel olamıyordum. Emindim şaşırmıştı gözyaşlarım. Birkaç saniye önce üzüntüyle akıyorlardı oysaki. Fakat şu an üzüntüden akan gözyaşlarım bir mutluğa şahit oluyordu.

Kim Taehyung'un iltifatına.

"Ben senin sevgine kurban düştüm."

O bir hayal dedim kendi kendime. İnanaması güçtü öyle değil mi? Başlarda mucizevi olarak beliren bedeninin, kişiliğinin bir hayal olduğuna emin iken hiç beklemediğim bir anda gerçeğe dönüşmesi. Sanki daha çok şaşırtmak istermişçesine onu gördüğüm her bir saniyeyi cennete çevirmesi. İnanılmazdı.

Gülüşüm giderek büyürken gözyaşlarım daha da artıyordu. Farklı bir bağdı bu, çok farklı.

Ve bu düşünce sonunda iç çekmelerimize ses olmamı sağlamıştı.

"Bir mucize."

Dudaklarımdan çıkan ses Taehyung'u hareketlendirirken diyeceğim her bir kelimeyi ne kadar merak ettiğini hissedebiliyordum. Ne düşündüğümü, ne hissettiğimi deliler gibi öğrenmek istiyor gibiydi.

"Bunca yıl sonra karşılaştığım bir mucize. Bir insan. Bıraktığı hisler.. Farklı. Çok farklı, özel bir mucize bu. Mesela şu an bir mucizeye şahit oluyorum. Onunlayım, konuşuyorum. Fakat bir beden yok karşımda. Ruh mu? Yoksa bir hayal?"

Duraksadım. Hayal. Taehyung ile bu kelimeyi yan yana bile getiremiyordum artık. Kesilen cümlemi yeniden filizlendireceğim sırada ellerimi, ellerine yaklaştırdım. Belki dokunamazdım fakat hissederdi. Sanki ellerim, ellerindeymişcesine..

"Yanlış. Sen bir hayal olamayacak kadar güzelsin Kim Taehyung."

Cümleme gülüşü eşlik ederken hafifçe utandığını fark etmiştim. Çok güzeldi. Aniden gelen itirafıyla beni delicesine utandırırken, gram utanmazken benden duyacağı cümleler onu utandıracak olmalıydı. Ve ben bunu minik bir fırsat bilip söyleyeceğim cümlelerim adına cesaretimi toplamıştım.

"Şayet ki sen, sevgime kurban düştüysen Kim Taehyung; ben de senin varlığına kurban düştüm. Tenine, sesine, kokuna.."

Bağımsızdı. Her cümlem, gülüşüm, bakışlarım. Hepsi benden bağımsız hareket ediyordu sanki. Kalbimin sesini dinliyordu. Sanki Taehyung bir cümlesiyle, bir bakışıyla kalbimde sakladığım o gizli kutuyu açmıştı. Ve sanki ben bu anı bekliyor gibiydim.

"Uyanmam gerekiyor Jungkook."

Beklemediğim cümlesi karşısında şaşırırken neyi kast etmeye çalıştığını anlamaya çalışmıştım. "Ben sarılmak istiyorum artık." dedi fısıldarcasına.

"Bedenine kollarımı sarmak istiyorum. Kokunu tatmak istiyorum. Tenine dokunmak istiyorum. Uyanmak istiyorum Jungkook."

Yalvarırcasına söylediği cümleler yeniden gözyaşlarımla buluşmamı sağladığında ne diyeceğimi bilemez haldeydim. Gözlerini gözlerimden ayırmazken çaresizdik. Daha önce bu konu hakkında hiç konuşmamıştık. Taehyung uyanacaktı öyle değil mi? Bir hayal olmaktan çıkacaktı. Saklamam gereken bir hayal olmayacaktı. Konuşmak için acı çekeceğim bir hayal olmayacaktı.

"Uyanmanı çok istiyorum."

Sesim, saniyeler önce çıkan sesine yakışır bir şekilde kısıktı. Sessizlik, iç çekmeler. Çaresiz iki beden. Üzgündü. Anlayabiliyordum. Bakışlarımız birbirini tamamlarken kızaran gözleri ön plandaydı. Ki emindim benim de bir farkım yoktu ondan. Yorgunduk ikimizde. Ağlamaktan şişmişti gözlerimiz ama bir yandan da mutluyduk ikimizde. Kurduğumuz cümleler garip bir his yaratmıştı kalplerimizde. Tarif edilemez derecede özel olan bir his.

Bleu • taekook •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin