"Sence dünyanın en huzurlu yeri neresi Zeyrek?"

4.7K 178 51
                                    

Sulu gözlerimle hepinize merhaba;( Bu gerçekten çok zormuş, Zeyrek'ten Şura'dan ayrılmak bana çok ağır geldi. Umarım benim kadar kötü olmazsınız. Sizi seviyorum, keyifli okumalar.

4 yıl sonra

Açık pencereden içeri sızan kuş cıvıltıları ve tatlı tatlı esen rüzgar hafiften yerimde kımıldanmama sebep olurken bacağımda hissettiğim el ile istemeye istemeye açtım gözlerimi. Karşılaştığım yüzle dudaklarım geniş bir gülümsemeye ev sahipliği yaptı. Başımın altında duran bir elimi kaldırıp alnına düşen saç tutamını geriye ittim. Parmaklarımda hissettiğim yumuşaklık içimde büyük bir sıcaklığa sebep olurken "Günaydın bir tanem." diye mırıldandım uyku mahmuru sesimle.

Zeyrek yüzündeki çarpık gülüşle aramızdaki mesafeyi sıfıra indirip başını boynuma gömdü ve ilk önce derince koklayıp ardından uzun ıslak bir öpücük bıraktı. Başını boynumdan çıkarmadan hala boynumda oyalanırken bacağımdaki eli çoktan geceliğimin altına sızıp kalçamı mıncıklıyordu.

"Çok özledim seni." diye mırıldandı boğuk çıkan sesiyle. Ağzımdan kıkırtımı salıverip boynumu ondan kurtarmak için debelendim. Zeyrek'in de izniyle başını boynumdan çıkardığımda yüzümün hemen önünde olan yüzünü izledim. Sağ elimi kaldırıp kirli sakallı yanağına koyup usulca okşadım o taptığım gamzesini. Yıllardır huzur noktam oluvermişti burası. Neşe kaynağım, canım sıkılınca uzun bir öpücükle sığındığım, içine yalnızca beni alan o tek çukur beni kendine aşık ediyordu her geçen gün. Sanki dudaklarım orayla temas ettiğinde zaman akmayı bırakıyordu. Etraftaki tüm insanlar tüm canlılar mikroorganizmalar bile hareket etmeyi bırakıyordu... Her şey ama her şey biz oluyorduk. Ben ve Zeyrek o gamzede tek vücut olmayı başarabiliyorduk.

Alnımı alnına dayayıp burnumu hınzır bir şekilde burnuna sürttüm. Ferah kokusu burnuma doluşurken ona belli etmeden iç çektim. Her gün daha çok sevdiğim kokusunu kana kana içime çektim. Yüzümde küçük bir tebessüm oluşurken "Ben de seni çok özledim canımın en içi. Ama bak çok az kaldı. Şu ayı da atlatalım tüm sorunlarımız bitecek." diye mırıldandım onu biraz olsun rahatlatmak adına.

"Ah Nira ah, ulan abilerin bile senin kadar çektirmedi bana. Ula prenses bana ne kadar çok çektireceğin şimdiden belli oluyor." dedi Zeyrek tatlı bir sitemle karnıma doğru. Son sekiz ayımız hep böyle geçiyordu. Kızımız ki adı bile belli Nira, sayesinde sekiz aya yakın bir süredir Zeyrek'le aynı yatakta birbirimize hasret kalmıştık. Hamileliğim boyunca sürekli düşük tehlikesi olduğundan ve son ay da birlikte olmamız sakıncalı olduğundan uzun süredir hasret kalmıştık kocamla. Ve uzun süredir Zeyrek'in durmadan tekrarladığı şey karnımla konuşmaktı.

Kızımızın ismini Zeyrek bulmuştu. Daha karnım iki aylıkken Zeyrek rüyasında dünyalar güzeli bir kız çocuğu gördüğünü söyleyince isim arayışına başlamıştım. O arayış esnasında bulmuştum bu şahane ismi:Nira. Ancak rüyada görülebilecek kadar nadide güzel anlamına geliyordu. Durumumuza da fazlaca uyunca hemen benimsemiştik bu ismi.

Birden odanın kapısı tıklatılınca düşüncelerimden sıyrıldım. Zeyrek geceliğimin uçlarını düzeltip "Girin."diye seslendi kapıya doğru. Hızla açılan kapıdan içeri giren iki minik canavara gözlerimden kalpler çıkararak bakarken bir anda ikisini de yatakta zıplarken buldum. Zal ve Aka yatakta zıplarken "GÜNAYDIN ANNECİĞİM, GÜNAYDIN BABACIĞIM." diye bağırıyorlardı hala net oturmamış pelte konuşmalarıyla.

Zeyrek bir anda ikisinin de kolundan tutup yanımıza çekince ortamıza düştüler. Zeyrek her birinin yanaklarından ısırınca aksi suratlarıyla "Ya baba yapmasana." diye söylenmeye başladılar aslan oğullarım. Tıpa tıp babalarına benziyorlardı. Aka Zeyrek'in haylaz, çapkın tarafıydı. Zal ise tam olarak Zeyrek'in sert imajını temsil ediyordu, her zaman ağırbaşlı ve akıllı tarafıydı

DEMİRHANWhere stories live. Discover now