"Sizi sonsuzlukta bile seveceğim."

4.2K 134 15
                                    

    Herkese yeniden merhaba ;) Nasılsınız, neler yapıyorsunuz, tatiliniz nasıl geçiyor? ciddi anlamda soruyorum bunları. Merakımdan. Umarım bana geri dönüş yaparsınız.

Not; Şarkının bölümle hiçbir alakası yok sadece melodisinin bölüme çok yakıştığını düşünerek bıraktım buraya. Umarım benim gibi siz de seversiniz şarkıyı. 

 Keyifli okumalar...

   Bedenimin havalanmasıyla uykulu gözlerimi aralarken etrafıma anlamsız bakışlar atıyordum uyku mahmuru bir halde. Dün gece aklıma gelirken başımı beni kucaklayan Zeyrek'in omzuna yasladım. Rüya gibi bir düğünüm olmuştu ve bu hayatımdaki tüm eksikleri kapatacak düzeyde harika bir şeydi. Yüzümde küçük bir tebessüm belirirken kolumu kaldırıp Zeyrek'in boynuna doladım.

Zeyrek yürümeye başlayınca bile gözümü açamamıştım. O kadar uykum vardı ki kolumu kıpırdatacak halim yok gibi hissediyordum. Dün gece o kadar süre oynamak, ayakta kalmak beni de hayatımdaki en yakışıklı üç adamı da yormuştu. Tamam belki daha hiçbir şey belli değildi ama ben hissediyordum. Oğullarım olacaktı benim.

Kamaradan çıkıp aydınlığa ulaştığımızda kamaşan göz kapaklarım ile tüm uykum kaçmıştı ve istem dışı gözlerimi açmak zorunda kalmıştım. Halbuki ne çok isterdim onun omzunda saatlerce uyumayı.

Etrafıma attığım bakışlarla gördüğüm manzara karşısında ağzım bir metre açıldı. Burası çok çok güzel bir yerdi. Zeyrek adımlarını hızlandırıp yattan çıkıp tahta iskeleye ulaştığında hala etrafıma inanamayan gözlerle bakıyordum. Tertemiz pırıl pırıl bir deniz vardı kaşımızda. Uzun tahta iskelenin sonunda iki katlı mükemmel eve giden küçük bir patika vardı. Burdan taşların nasıl olduğunu göremiyordum ama sanırım arnavut kaldırımlarıydı. Dışı tamamen beyaz olan evin denize bakan duvarları genel olarak camla kaplıydı. Manzarayı değerlendirmenin en güzel yolunu bulmuşlardı.

Evin çok geniş olmayan bir bahçesi buradan gözüme çarparken geri kalan tüm kısımların ağaçlarla kaplı olduğunu fark ettim. burası ciddi anlamda cennet gibi bir yerdi. Gözüm bir kara yolu aradı ama yoktu. Anlaşılan buraya gelebilmenin tek yolu deniz yoluydu.

İskeleyi bitirip patikaya girdiğimizde hala doğru düzgün üstümdeki şoku atamamıştım. Bir anda Zeyrek'in kucağında olduğumu fark ettiğimde "Sevgilim, indirsene beni. Kendim yürüyebilirim. Kusura bakma manzaraya da dalınca iyice kendimi kaybettim. Hadi indir beni geri kalan yolu ben giderim." deyince bana kısa bir bakış atıp yola geri çevirdi bakışlarını.

"Az kaldı zaten güzelim, hem o kadar fazla ağır da değilsin." dediğinde tam ağzımı açıp cevap verecekken evin önüne gelmiştik bile. Verandanın cam kapısını gösteren Zeyrek ile lafımı yutup kapıyı çektim elimden geldiğince. Zeyrek hiç oyalanmadan direk üst kata yönelirken bu eve daha önce gelmiş olduğunu anladım.

Yukarı kata çıktığımızda ağzım şaşkınlıkla bir kez daha açıldı. Koskocaman kat tamamen yatak odasına dönüştürülmüştü. Bir kısımda jakuzi ve duş kabini varken bir diğer duvarı kıyafet dolabı kaplamıştı. Kocaman yatak dolabın tam karşısında dururken güzelim deniz manzarası tüm camı kaplamıştı.

Beni yatağa oturtan Zeyrek saçlarımdan öpüp "Sen burda bekle beni, ben bavulları alıp, kaptanı gönderip geleceğim." deyince onu başımla onayladım. Yeni yeni doğmaya başlamış olan güneş tüm odayı aydınlatırken denizden gelen yansımalar gözlerimi kamaştırıyordu. Oturduğum yerden kalkıp odayı keşfe çıktım. Odadan yalnızca bir duvarla ayrılmış olan banyoda kapı yoktu. Jakuzinin etrafı tahta döşemelerle kaplıyken genişliği gözlerimi büyüttü. En az üç kişi sığardı buraya.

DEMİRHANWhere stories live. Discover now