BÖLÜM 6 ⚜ KURŞUN ASKER HİKAYESİ

En başından başla
                                    

Yoksa Bilge, Caner'den mi kaçıyordu? Çözümü olmayan sorun Caner miydi yani? Bilge ondan kaçtığına göre Caner ona istemediği bir şey yapıyor olmalıydı. Deren'in imasına göre Caner kurşun asker hikayesini oldurmaya çalışıyordu ama balerin bu hikayede bulunmak istemiyor olabilir miydi? Eğer Deren'in imasından çıkardığım sonuç doğruysa bu hiç hoşuma gitmemişti. Peki Bilge onun yerine karar verdiğim için kızıyorsa buna nasıl göz yumuyordu?

Sokağa inip yanlarına gittim. Caner Tuğkan'la Bilge'nin durumu hakkında konuşuyordu. "O zaman klinikte kalmasını gerektiren bir durum yok değil mi?" diye sordu Tuğkan'a.

Tuğkan bir şey demeden Deren "Orada olmak ona iyi geliyor. Kafasını dinliyor." diye lafa atladı. Bana karşı olan tavrından oldukça uzaktı.

"Neden kafasını dinliyor anlamıyorum. Sanki kampı sevmiyormuş gibi konuşuyorsunuz."

"Şu sıralar biraz zamana ihtiyacı var Caner. Sen de fark etmedin mi durgunluğunu? Psikolojik olarak bir şeyler onu tetikliyor, annesi, ablası, yeğeni aklına geliyor hep. Onu anlamalısın."

"Ona destek olmak istiyorum ama daha yanına bile gidemiyorum." dedi Caner, yüz ifadesinden çaresizlik okunuyordu. Hiç zorba birine benzemiyordu. Deren hemen yanına gidip ellerini omuzlarına koydu.

"Bırakalım kendi içimde halletsin kurşun askerim, sen kendini üzme hiç tamam mı? Bir iki güne toparlayacak kendini."

Fuat'ta hemen Caner'in yanına gidip "Kardeşim sen niye dert ediniyorsun bunu. Senin kafanı yiyeceğine kendi içinde halletsin işte." dedi sanki ortada komik bir şey varmış gibi gülerken.

Tuğkan da Caner'i teselli etmeye çalıştığında ortada bir şeyler döndüğünün yeni farkına vardım. Hepsi Bilge'nin ne kadar üzgün olduğunun farkındaydılar ama Caner üzülmesin diye nasıl teselli edeceklerini şaşırıyorlardı. Deren, Bilge'nin en yakını değil miydi? Onu üzen kişi üzülmesin diye nasıl da konuşmuştu öyle. Hele Fuat. O sakin, oturaklı çocuk sırf Caner üzülmesin diye şekilden şekle girmişti. Bunlar ikiyüzlü müydü yoksa gerçekten ortada dönen bir şey mi vardı? İçimden bir ses cevabın ikinci seçenek olduğunu söylüyordu.

Ertesi güne gözlerimi acildeki boş yataklardan birinde açtım. Tüm günü kliniğe gelen hastalarla ilgilenerek geçirdim. Akşama doğru Ümit tekrar kliniğe geldi, birden Tuğkan'la bir olup toplanmaya gelmem için baskı yapmaya başladıklar. Onlara geleceğimi söyleyip bulduğum boşlukta yukarı çıktım. O sırada Tuğkan Ümit'e serum takıyordu. Bilge'nin kapısına tıklayıp içeri girdim. Camdan bakıyordu, kimin geldiğine bakmak için kafasını iki saniyeliğine yan çevirdi. Tekrar camdan bakmaya dönünce "İlaca ihtiyacım yok biliyorsun." dedi sanki camın ardında biri var gibi konuşuyordu.

"Biliyorum. Hala toparlamamışsın kendini."

"O kadar kolay değil demek ki."

"İyiyim ben bir şeyim yok demedin."

Başını bana çevirip bilmiş bakışlarını gözlerime dikti. "Desem inanmıyorsun zaten çok istiyorsan..."

"Hayır bu sefer bana göstermeni istiyorum, iyi olduğunu." Sonunda başını bana çevirip gözlerime 'Ne diyorsun sen?' bakışları atınca konuşmaya devam ettim.

"Toplanma gecesi diye bir şey varmış bu akşam. Oraya gel. Ne kadar iyi olduğunu göster."

Başını iki yana sallayıp "Ben ne kadar iyi olduğumu biliyorum, bu bana yeter." dedi. İkna etmem gerektiğini bilerek gelmiştim.

Yedi Saniye Virüsü | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin