BÖLÜM 51 ⚜ KÖTÜLÜK VE UMUT

2.3K 243 596
                                    

Alt Başlık ⚜ Bıçak yarasını kapatan dikişlerim vardı ama asıl yaramı hiçbir dikiş tutmazdı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Alt Başlık ⚜ Bıçak yarasını kapatan dikişlerim vardı ama asıl yaramı hiçbir dikiş tutmazdı.

Dolabımdan çıkardığım kıyafetleri teker teker üzerime geçiriyordum. Siyah pantolonumu giydikten sonra elimde olan bordo kazağımın alt kısımlarından tuttum. O sırada odanın kapısı açıldı.

Kapanın Sahibi birkaç dakika önce mutfağa gideceğini söylemişti. Gözleri karnımın hizasında duran kazağa kaydı. Yüzündeki parlaklık bir anlık sekteye uğramıştı sanki.

Nereye baktığını anlayıp kazağı giymek için bir hamle yaptım ama bana doğru yürürken konuştuğunda bir an duraksadım. "Yarana bakalım, gel."

"İyileşti. Dikişlerim tamamen kaynadı." Tekrar bu konuyu konuşmak istemiyordum. Bir sorun yoktu biliyordum. Kazağı boynumdan geçirdim.

Elimden tutup beni yatağa götürürken adımlarım isteksizdi. Sırtımı yatağa yasladığında hiçbir şey yapmadan öylece yatıyordum. Açmak da istemiyordum, bakmak da. Uyluğumun hizasına oturup kazağı ve pantolonu sıyırırken isteksizliğimin farkındaydı ama bakmayı kafasına koymuştu bir kere.

Yaranın görünür olduğunu biliyordum. İfadesiz bakışları oraya bakarken ben bakmayı reddediyordum. Durup dururken bu konunun açılması hoşuma gitmiyordu. Parmağını yara izinin üzerine koyduğunda irkilerek kazağı hızla aşağı çektim. Yara izinin üzerini örtmüş ve yattığım yerden doğrulmuştum. Bana çevrilen bakışlarına kaşlarımı çatarak karşılık verdim.

"Bir şey yok demiştim sana." Ellerini çekti o da.

"Ecza deposunun kayıtları nerede?"

"Klinikte, arşiv odasında yedeği var." Ciddi bir yüz ifadesi. "Neden sordun?"

"İzi kalacak. Uygun bir krem var mı ona bakacağım."

"Yara izlerini sevdiğini söylemiştin." Birden ağzımdan kaçmıştı bu cümle. Duraksadı, bakışları, cümleleri...

"O izi görmekten rahatsız oluyorsun."

"Ama silinmesini istemiyorum." İçimde bir yer sızladı. Rahmim yoktu, bir çocuğum olmayacaktı ama o iz, bu konuyla alakalı sahip olduğum tek şeydi.

Kafası karışmış gibiydi. Eli uzanıp kazağımın uçlarında duran parmaklarımı kavrarken yumuşak bir ses tonuyla "Neden?" diye sordu. İncitmek istemiyor gibi tutmuştu parmaklarımı, kırmak istemiyor gibi yumuşakça sarf etmişti o tek kelimeyi.

Bıçak yarasını kapatan dikişlerim vardı ama asıl yaramı hiçbir dikiş tutmazdı.

"Bana bıraktıkları tek şey bu." Boğazımın düğümlenmesiyle konuşmaya devam edemedim. Bakışlarım ellerimizin üzerindeydi. Sürekli bu konunun gündeme gelmesini istemiyordum. Beni teselli etme zorunluluğu hissetmesini istemiyordum. Hızlıca kapadım konuyu, gerçekten rahatsız oluyordum bu durumu konuşmaktan. Onun elinden hiçbir şey gelmezdi ki. Sanki sürekli ısıtıp ısıtıp önüne koyuyormuş gibi bu konuyu açmak istemiyordum ona. Başımı kaldırıp burnumu çektim ve yüzüne baktım. Sanki tam da bir şey diyecekmiş gibi ağzını aralamıştı ama değişen ruh halim dikkatini dağıtmıştı.

Yedi Saniye Virüsü | TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now