Son Perde - 9.Bölüm : Neredesin?

Start from the beginning
                                    

"İlgilendiğiniz için teşekkür ederim..." dedim kendimi toparlamaya çalışarak, "Benim artık gitmem lazım..." Karnımı montumla iyice kapatarak zar zor ayağa kalkmaya çalıştığım sırada karşımdaki yabancı bana elini uzattı. Elini tutup ayağa kalktım ve zar zor yürüyerek bir iki adım önüne geçtim bu yabancının...

"Eğer yardıma ihtiyacınız olan herhangi bir şey varsa elimden geleni yaparım... Gözlerinizdeki çaresizlik benim de gözlerimdeydi bir zamanlar. O duyguyu aylarca yaşadım. Eğer size yardım edebileceğim en ufak bir şey varsa yaparım..."

Karşımdaki yabancıdan duyduğum bu cümleler beni olduğum yere çiviledi sanki... Gözlerimdeki çaresizliğin bu kadar belli oluyor olması beni mahvetmişti. Ama o an içime bir his doğmuştu sanki... Sanki bu yabancının karşıma çıkmış olmasının sebebi benim ardımda bir şeyler bırakabilecek olma şansımdı... Ona doğru çaresizce döndüm. Titreyen dudaklarımı araladım.

"Aslında..." diye mırıldandım, "Bana yardım edebilirsiniz..." Karşımdaki tatlı kız heyecanla başını sallarken ben ağır ağır yürüyerek ona yaklaştım.

"Bir kaleminiz bir de kağıdınız var mı... Ufak bir kağıt parçası da olabilir..."

"Hemen arabadan alıp gelebilirim! Bekleyin!" Hiç beklemeden koşarak yolun karşısına geçti. Onu bekleyen arabaya doğru eğildi ve arabanın içinde sevgilisi olduğunu tahmin ettiğim esmer çocukla konuşmaya ve bir yandan da kalem kağıt aramaya başladı. Onları hüzünle izledim... Arabaya binmiş bir yolculuğa çıkmışlardı. Onur ve benim asla yaşayamayacağımız bir gerçek... Ben onları izlerken kız çoktan kalem ve kağıdını almış bana doğru koşuyordu.

"Getirdim..." diye mırıldanarak kağıdı ve kalemi bana uzattı. Ona hüzünle başımı salladım ve elindeki kalem kağıdı titreyen ellerimle aldım. Sonra derin bir nefes aldım... Yazmaya başladım. İçimden geçen her şeyi döktüm bu kağıda. Bu yabancı ve bu kağıt benim Gece'ye bırakabileceğim tek mirastı. Çünkü ancak bizden olmayan eller arasında güvende olurdu ona yazacağım bu not...

"Gece Boysan. Annesi Zeynep Akay, babası Onur Boysan... Sevgili bebeğim... Daha cinsiyetini bile bilmiyorum ama isminin ne olacağını sen kalbime düştüğün ilk andan beri biliyorum. Baban bir gün "Eğer bir gün aşık olursam geceyi ikimize bölüştürmek isterdim." demişti kulaklarımın tam dibinde. Sen bizim geceyi birlikte bölüşmemizin sonucusun. Sen bizim gecemizsin, üzerinden ay hiç eksik olmasın. Seni hep sevdik, hep seveceğiz. Sevgilerle, annen."

Sonra birkaç saniye boyunca kağıda baktım. Gece'nin bir gün bu kağıdı bulup ben hayatında olmasan bile bu satırları okuyabileceği ihtimali içimi huzurla doldurmuştu. Sanki öyle bir his vardı ki içimde gerçekten de Gece günü geldiğinde beni sadece bu kağıtla hatırlayacak gibi hissediyordum.

"Bu kağıdın içinde benim doğacak bebeğimin ismi yazıyor... Annesinin ve babasının ismi de yazıyor... Sizden tek istediğim bu kağıdı saklamanız. Hayat beni öyle bir noktaya sürükledi ki gelecekte bebeğimin yanında olamayabilirim, hayat onu yapayalnız bir geleceğe sürükleyebilir... Ve benim en büyük korkum onun bana dair sevgisiz ve özlemsiz büyümesi... Yıllar sonra bir gün onu bulup bu kağıdı ona gönderirseniz benim için dünyada yapabileceğiniz en büyük iyiliği yapmış olursunuz. İşte o zaman evimi bulmuş içinde yaşamaya başlamış olurum. Anladınız, değil mi?" diye mırıldandım güçlü olmaya çalışarak. Karşımdaki yabancı elimden not kağıdımı aldığında onun da gözleri doluydu... Bana başını sallarken sarsıldığı belliydi...

"Merak etmeyin, bir gün bu kağıt bebeğinize ulaşacak. Size söz veriyorum... Ve umuyorum ki o kağıt bebeğinize ulaştığında siz de babası da yanında olacaksınız..." dedi ve dolu gözleriyle bana umutsuzca gülümsedi.

Karantina SerisiWhere stories live. Discover now