7.BÖLÜM: YARDIM

232K 6.9K 1.8K
                                    





7.BÖLÜM: YARDIM

Tutku Demiray
Günümüz

Öğleden sonra eve döndüğümde okulun gürültüsünden başım ağrıyordu. Gürültülü sohbet sesi, kızların anlattıkları, dersler derken başım kazan gibi olmuştu. Eve gider gitmez karnımı doyurup duş almıştım. Duştan çıktıktan sonra üzerimi giyinerek saçlarım için aldığım bakım ürünlerini sürmeye başladım. Ardından saçlarımı kurutarak banyodan çıkmıştım.

Salonda televizyonun karşısında geçirdiğim dakikaları zilin sesi bölmüştü. Koltuktan kalkarak kapıyı açıp, gelene doğru düzgün bakmadan tekrar salona döndüm. Ablam kinayeyle seslendi. "Hoş bulduk."

"Çok yorgunum, uğraşma benimle."

Çantasını koltuğun tepesine bırakıp yanıma oturdu. "Görende benim gibi saatlerdir işte sanır." Benimle birlikte sessizce televizyonu izlerken arada telefonunu kontrol ediyordu. Doğrularak etraf kontrol ettikten sonra bana yaklaşarak sessizce "Sizin okulda bir kız var. Adı Elvin miydi neydi. Tanıyor musun?" diye sordu.

Kaşlarımı çattım. "Hayır. Neden sordun?" Öfkeyle iç çekti. "Bir insana istemediğim kadar yakın." Tam o an anlamıştım ablam için bir şeylerin yolunda olmadığını. Onun için yolunda olmayan çoğu olay benim içinde aynen gerçekleşiyordu.

"Abla saçmalama. Aklından her ne geçiyorsa unut onu. Erkeklere fazla kıymet veriyorsun. Biri gider diğeri gelir. Sana sadık olup, seni mutlu edebilecek bir adamın yanında farklı kadınlar olmaz." dedim huzursuzca. Yine doğru düzgün tanımadığı adamın teki yüzünden saçma sapan tartışmalara ve ortamlara girmesini istemiyordum. Ablam hep bunu yapıyordu. Sevgililerine çabuk bağlanırdı, hatta sevgilisi olmadan bile bağlanırdı. Şıpsevdi olmasının yanı sıra bu kadar sahiplenici olması beni hep şaşırtırdı. Onu defalarca kez bu konuda uyarmıştım. Halbuki abla olan oydu!

Dudaklarını büzerek masumca homurdandı. "Benim kalbim halka açık alan mı?"

"O zaman önüne gelen adama kalbini açma?"

"Sanki elimdeymiş gibi."

Elimdeki kumandayla televizyonun sesini kısarak kolumun altındaki yastığı kucağıma çektim. "Gayette elinde. Bak tam tamına on dokuz yaşındayım, hala âşık olmadım. Sense yirmi üç yaşında yirmi üç farklı erkeğe âşık olmayı başardın."

İşaret parmağını dudaklarına bastırarak sessiz olmamı işaret etti. "Sessiz ol, annem duyacak şimdi." İrice açılan gözleri koridora çevrilip tekrar bana döndü.

"Duysa ne olacak sanki."

Omuzlarını kaldırıp indirdi. "Bir şey olacağından değil de... Her şeyi bilmesine gerek yok. Neticede annem." İşin garip tarafı bizzat annelerin çocukları hakkında her şeyi bilmesi gerektiğiydi. Biz onunla rahatça konuşabiliyor olmalıydık. "Tamda annen olduğu için bilmesi gerekmez mi?"

"Tamda Yeşim Demiray olduğu için bilmemesi gerekmez mi?"

Güldüm. "Abart."

Televizyon erkanında oynayan görsellere boş boş baktı. "Neyse ne ya. Canım sıkıldı işte kızım." Dalgın bakışlarından anlaşılıyordu zaten.

Sırıtarak onunla alay ettim. "Kıymam ben sana, sen yirmi dördüncü aşk acını mı çekiyorsun?"

"Aşk acısı değil, aşık değilim."

"Nesin o zaman?"

Boğazını temizledi. "Özetleyecek olursam," birkaç saniye duraksayarak söyleyeceklerini kafasında toparladı. "Adam bir sanatçıydı ve... beraber çalıştık. Yani adam benimle o anlamda ilgilenmedi, sadece işini yaptı. Bende ondan o anlamda bir şey ummadım."

Olayları ayrıntılı anlatmaktan çekiniyordu. Aynı zamanda benimle paylaşmak, fikir almak istiyordu. Ona ayrıntılarla ilgili soru sormayacaktım. Hazır olmadığı halde onu zorlamak istemiyordum. Çekincelerini yendiğinde açıkça anlatacağından emindim. "Madem öyle o zaman şu Elvin dediğin kadının nesine takıyorsun?"

"Çünkü onunla da çalışmış. Ama bu kız biraz şeytan. Benimle ilgili orada burada konuşmuş falan. Benimde kulağıma gelince sinirlendim işte." Ne çalışmaymış arkadaş... Çalışan çalışana.

Taktığı nokta arkasından konuşulması mıydı yoksa bahsettiği kızı kıskanıyor muydu anlamamıştım. Bu yüzden "Adamdan hoşlanıyor musun?" diye sordum. Yüzünde dalgalanan ifadeyi çözemiyordum. "O adamla bir gelecek peşinde değilim. Çalıştık ve bitti." Gözlerine dikkatle baktım. Benden öte kendini kandırmadığını görmeliydim. "Öyleyse umursama. Milletin ağzı torba değil, büzemezsin."

"Sen olsana rahatsız olmaz mısın?"

Sorusu dudaklarımın kıvrılmasına sebep olmuştu. "Adama karşı bir şey hissediyorsam mı, hissetmiyorsam mı?"


-BÖLÜM SONU-


Instagram: lefazen

Karanlığın Aç Çocukları Serisi 1 ve 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin