Son Perde - 7.Bölüm : Adil Bir Anlaşma.

En başından başla
                                    

"Onur!" Oysa hiçbir cevap yoktu.

"Mert?"

"Burak!"

Hiçbirinden ses gelmeyince çaresizce etrafıma bakındım. Dikkatlice uzanıp başımda duran telefonumu aldım ve titreyen ellerimle Onur'u aramaya başladım. Tam o an kalbimi durdururcasına çaldı Onur'un telefonu yatağımın yanındaki koltuğun üzerinden. Telefonu buradaydı! Kendisi yoktu... İki haftadır ilk defa telefonunu almadan çıkmıştı bu odadan. Korkuyla yataktan kalktım. Sanki bebeğin düşmesini engelleyecekmişim gibi karnımı tutuyordum. Başım döne döne tuvaletin kapısına doğru yürüdüm. Tuvaletin kapısı açık ve içi boştu. Hastane odasının kapısını açıp koridora çıktığımda görevli hemşireyle göz göze geldik. Bana kaşlarını çatarak baktı.

"Zeynep Hanım?" dedi soru sorar gibi, "Neden teksiniz?"

"Bilmiyorum..." dedim titreyen sesimle, "Refakatçilerimin hiçbiri odada yok... Siz de mi görmediniz onları?" Hemşire kaşlarını çatarak başını salladı.

"Hayır, görmedim. Benim mesaim on dakika önce başladı. Siz odaya geçin, ben kafeteryaya inip bakayım. Tamam mı?" Yüzüne korkuyla baktıktan sonra çaresizce başımı salladım.

"Tamam..." dedim hemşire yerinden kalkarken. Odanın kapısını kapatıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Kapının önünde durmuş derin derin nefesler alıyordum. O sırada gözlerim yanımda duran tuvaletin içindeki aynaya kaydı. Pijamamdan karnım açılmıştı ve size yemin ederim karnımın büyüdüğüne yemin edebilirdim. Titreyen ellerimi karnıma götürüp aynadaki yansımama baktım.

"Korkma..." diye fısıldadım karnıma doğru, "Hiçbir şey olmayacak..."

Sıkıntılı bir nefes alarak yatağıma doğru ilerledim. Yatağıma uzanmadan koltuktan Onur'un telefonunu aldım ve yatağa oturdum. Telefonun tuş kilidini açıp son aramalara baktım. Burak'tan dört, Mert'ten ise yedi tane cevapsız arama vardı. Sonra korkuyla mesajlara girdim.

Gönderen : Burak

"ABİ ALLAH AŞKINA HASTANENİN BAHÇESİNE İN ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY OLDU."

Kalbimin duracağını hissettim o an. Titreyen bacaklarımla cama doğru yürüdüm. Camı açtım ve korkuyla hastanenin bahçesine baktım. Oradalardı! Tanımadığım bir adamla konuşuyorlardı. Kaşlarımı çatarak izlemeye başladım onları.

"Abi vallahi biz arkadaşımıza sürpriz yapacaktık yanlışlıkla sizin karınızın odasına girdik!" diyordu Burak bağırarak.

"Kardeşim kadının üzerine güller dökmüşsünüz hiç mi fark etmediniz arkadaşınız olmadığını! Boydan boya gül dökmüşsünüz kadının üzerine! Sapık mısınız nesiniz!"

Duyduklarım karşısında şok içinde güldüğümde başları yukarı doğru çevrildi. Korkuyla kendimi geri çektim. Şaka mıydı bu? On dakikadır korkudan öldüğüm olayın açıklaması bu muydu? Aşağıdan tekrar sesler gelmeye başlayınca kafamı tekrar camdan uzattım.

"Abi anlattım ya sana, eşiniz kafasını pikeyle örtmüştü... Başka kimse de yoktu. Bizim oda sandık!" diye açıkladı Mert. O sırada Onur söze girdi,

"Beyefendi alt tarafı gül dökmüşler üzerine, yapmışlar bir yanlışlık işte... İstiyorsanız kamera kayıtlarını izleyin. Bizim burada harcayabilecek daha fazla vaktimiz yok. Odaya dönmemiz gerekiyor. Eğer görüntüleri izledikten sonra hala şikayetçiyseniz çağırın polis onunla konuşalım. Size daha fazla laf anlatacak vaktimiz yok. Hadi, odaya dönüyoruz..." Onur hastaneye doğru yönelirken peşinden ilerleyen Burak'ın korku dolu sesini duydum.

Karantina SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin