"Söylesene sana bir gün doyabilecek miyim?" Açelya bu iltifat ile gülümsedi. Ellerini adamın çıplak göğsünde gezdirirken kendinden emin bir şekilde konuştu.

"Sekiz senedir bende aynı sorunun cevabını arıyorum. Eğer bulabilirsem sana cevabımı söylerim." Derya kolları ile onu daha sıkı tutarken saçlarına bir öpücük kondurdu.

"Belki bana bir çocuk daha verebilirsin düşünceni söylemeden önce." Açelya böyle bir çıkış beklemiyordu ondan. Acaba kim kimi ağına düşürdü diye düşünmekten kendini alamadı. Derya da onu çok iyi tanıyordu çünkü.

"Futbol takımı mı kuracağız?" dedi esprili bir şekilde. Derya bir kahkaha atarken yavaşça eşini saçlarını okşuyordu.

"Abartmadın mı sence? Bir oğlan daha olsa iki iki eşitlenirdi."

"Bir düşünmem gerek ama biliyorsun ki kız da olabilir."

"Bir kız çocuk için ölebileceğimi çok iyi biliyorsun." Açelya bilmeden de olsa Derya'nın açtığı bu konuyu istediği konuya getirebileceğini düşündü.

"Kendi çocukların olduğunu düşünürsek Nehir'e yaptığın o korumacı davranışlardan sonra beni biraz korkutursun çünkü dozu çoktan aştın." Derya'nın eli aniden durdu. Açelya anında onun gerginleştiğini anlayabiliyordu.

"Bu konu ve o çok farklı."

"Hayır değil Derya."

"Kızlarım beni koşulsuz seviyor affedecek cesareti de kendilerinde bulabilirler ama aynı şey Nehir için geçerli değil. Ben her zaman onun yanında olduğum halde Deniz'i benden kat be kat sevdiği bir gerçek." Açelya inanamıyordu bu itirafa. Sekiz senedir evlilerdi ve ilk defa Derya'nın kardeşi hakkında bu kadar duygusal bir yorum yaptığına şahit oluyordu. Hatta sesine o üzüntünün verdiği hüznü bile katmıştı. Derya asla duygularını dışarıya belli etmezdi. Hele ki onu üzen detaylara asla girmezdi. Tek istisna Açelya olmuştu.

"Saçmalama, kardeşin elbette seni de seviyor."

"Çocuk kandırmıyorsun Açelya. Ben bu gerçeği seneler önce kabul ettim. Ne yaparsam yapayım bu değişmeyecek." Sesindeki umutsuzluğu almak istercesine ona daha da sokuldu Açelya. Derya'nın acı çekmesine dayanamazdı. Ayrıca bir kardeşi olmadığı için Açelya onun hislerini de kolayca anlayamıyordu..

"Her şey onun iyiliği içindi ama hiçbir detayı görmedi. Onu sürekli mutlu etmeye çalışan bendim ama bir tanesini bile görmedi." Açelya içinin ezildiğini hissetti ve gözlerinin dolmasına engel olamadı. Derya onu gafil avlamıştı içinde hep saklı tuttuğu hayal kırıklığı ile.

"Ona harika bir kariyer imkânı sundum. Kendi hırsını benim ona yüklediğim iş yükü sandı. Çok başarılı oldu ama hiçbir zaman bünyesinde çalıştığı yeri dile getirmedi. İstediği ne varsa sahip oldu ve ben şu an büyük bir yanlış yaptığımı yeni anlıyorum. Onu bu kadar şımarık yetiştirmek ona iyilik yapmak değildi ve beni gerçekten sevmesini de sağlamayacaktı." Açelya onu daha fazla üzmek istemiyordu ama sormak zorundaydı.

"Peki, Derya neden onu kendinden uzaklaştırmakla eşdeğer o cezayı verdin?"

"İleride evlendiği takdirde eşinin nasıl hissettiğini anlamasını istedim. Bu bir ceza değildi sadece empati yeteneğini geliştirmesi için bir imkândı."

"Nasıl?"

"O çocuğa değer verdiği için en iyi ne varsa onları hediye edecektir. Kardeşimi tanıyorsam bunu yapacaktır. Çocuk ise o hediyelerin altında ezilecek ve ona aynı oranda hediye almak isteyecek ve alamayacak. O an işte Nehir nasıl çaresiz hissettiyse öyle hissedecek. Gerçi kadınlar erkekler gibi düşünmediği için o duyguyu bilemezler ama bir şekilde ona bunu tattırmaya çalıştım. Benden nefret edeceğini bile bile bunu yaptım çünkü ona bu zalimliği yapacak kadar çok seviyorum ve onun üzülmesine izin vermek istemiyorum. Ama şimdi..."

"Evet ama şimdi..."

"Her şeyi akışına bırakmaya karar verdim. Hayat onun hayatı, acı çekecekse de bunu yaşamalı. Çünkü ne yaparsam yapayım beni hem suçlu hem de mutluluğuna engel biri olarak görecek. Sadece bir kere de olsa haklı olduğumu görmesini istiyorum."

"Yani onunla evlenmeye karar verirse bir şey demeyecek misin?"

"Hayır... Sesimi çıkarmayacağım. Zaten onu o çocuk değil kendi üzecek. Yaptıklarının cezasını kendi çekecek her insan gibi. Belki o zaman benim ona ne yapmaya çalıştığımı anlar. Kendimi geri çekiyorum artık. Yokmuşum gibi olacağım."

"Peki, neden ona iş teklifi ettin?"

"İçimde garip bir umut vardı ama o gün bunun yersiz olduğunu gördüm. O gerçekten de benden nefret ediyor. Üstelemedim zaten." Açelya alacağı cevabın çok daha fazlasını elde etse de içinde oluşan üzüntüye engel olamadı. Derya kardeşine çok kırgındı ki bu anladığı kadarıyla yeni olan bir şey de değildi. Yıllarca içinde tuttuğu da bir gerçekti. Derya soğuk ve bazen acımasız olsa da yüreğinde her zaman merhameti de taşıyan bir adamdı. Bir düşündüğünde gerçekten de Derya'nın Nehir konusunda haklı olduğunu anlayabiliyordu. Nehir'i sekiz senedir tanıyordu ve hiçbir zaman abisi hakkında övgüyle konuştuğuna şahit olmamış küçük bir yakınlık kırıntısı bile yakalayamamıştı. O zaman Derya'dan çekindiği için diye düşünürken şimdi duyduğu gerçekle durumun başka olduğunu anlamıştı. İçinde filizlenen öfkeye engel olamadı. Derya bunu asla hak etmiyordu.

"Bırak onu," dedi aniden. Parmağında duran oldukça pahalı, sayılı kadının sahip olduğu pembe elmastan yüzüğe baktı. Derya sırf Nehir'i düşünüp aynı elmastan ona küpe almıştı. Evet, Derya Açelya'yı kıskanmasın diye yapmıştı bunu ama Nehir bir kere bile o küpeleri takmamıştı.

"Ne hali varsa görsün, senin değerini anlamalı." Derya eşinin bu ani çıkışına şaşırdı. Onu korumak istediğini anlıyordu ve içine mutluluğun dolduğunu hissedebiliyordu. En azından çabalarımı gören ve beni gerçekten seven bir kadın var diye düşündü annesinden sonra.

"Açelya anlayacağına olan inancım yok denecek kadar az. Deniz bile benden bu kadar nefret etmiyor ki ona gerçekten haksızlık ettiğim şeyler olsa bile. Deniz beni gerçekten bir abi olarak sevip sayıyor. Bizi bir araya getiren o olmuştu."

"İşte sana bir neden daha. O yokmuş gibi davran." Eşinin bu ani intikam duygusunu anlayabiliyordu. Sadece o cesareti kendinde bulamıyordu. Şu an en iyi yapabileceği şey onun hayatına asla müdahale etmemek olacaktı ki son zamanlarda bunu hayli başarıyordu. 

DERİNLİKTE SAKLI (Yeniden Yayımda)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt