1.BÖLÜM: DOĞUM GÜNÜ

Börja om från början
                                    

Sarı ışıkların aydınlattığı sokakta, rüzgârın esintisiyle hafiften titreyerek peşinden adımlarımı hızlandırdım

Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.

Sarı ışıkların aydınlattığı sokakta, rüzgârın esintisiyle hafiften titreyerek peşinden adımlarımı hızlandırdım. "Geldik zaten."

Ablam gergince gözlerini ıssız sokakta gezdirdi. Evimiz hemen yolun sonundaki küçük bahçeli, beyaz müstakil evdi. "Babam çok kızacak." Tamam, geç saate kalmak istemeyişini anlıyordum ama babam kızacak diye yol boyu söylenmesi artık rahatsız edici olmaya başlamıştı. "Biz artık akşam ezanını geçirmiş küçük çocuklar değiliz abla. Ne kızması? Üstelik bilmem farkında mısın ama bugün senin doğum günündü. Saatin nasıl geçtiğini fark edemeyip biraz geç kalmışız, ne var bunda?"

Onun için nerdeyse bir hafta önceden hoş bir mekân ayarlamıştım. Müzikli ve biraz geç saatlere kalan bir doğum günü kutlaması yapmıştık. Şikâyet etmesi anlamsızdı çünkü çok keyifli vakit geçirmiştik. Özellikle ablam sürprizi gördüğü anda epey mutlu olmuştu. O an yaşadığı mutluluktan sonra azar yemenin önemi yoktu bence. Buna değerdi...

Bileğimden yakalayarak hızlı adımlarına eşlik etmemi sağaldı. Şimdi arkasından değil tam yanından yürüyordum. "Başımıza bir şey gelirse görürsün ne olduğunu." dedi yürümekten nefes nefese kalmış sesiyle.

Çocukluğumdan beri bu paranoyaklıkla yaşamaya alışmıştım. Kabul etmedim, rahatsız oldum veya nefret ettim fakat bunu değiştiremedim. Şimdi on dokuz yaşında bir kız olarak zihnimin en derin köşelerine kadar nüfuz etmiş olan paranoyaklığı atmam mümkün değildi. Tıpkı ablam gibi. Zira biz böyle yetiştirilmiştik. Yine de ben -onun aksine- gerektiğinde paranoyak tarafımı bastırmakta zorluk çekmiyordum.

Gözlerim yolun sonundaki evimdeydi. "Evimiz orada, başımıza bir şey gelmeyecek. Geldik diyorum geldik! Söylenip durma."

Yaşadığımız dünyada gece dışarıda gezmek tehlikeli olabilirdi. Bir kadın olarak gece dışarıda gezmek ise ne yazık ki erkeklerden daha riskli oluyordu. Aslında bunu sağlayan sadece yaşadığımız kasabaydı. Bilirsiniz, bazı yerlerde hem kadın için hem erkek için gece dışarda olmak gündüz dışarda olmaktan farksızdır. Bazı yerlerde ise adımlarınız koşar, kalbiniz panikle çırpınıyor halde olurdu. Biz daha çok ikinci şıkkın olduğu bir yerde yaşıyorduk.

 Biz daha çok ikinci şıkkın olduğu bir yerde yaşıyorduk

Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.

"Ama babam tedbirsiz olduğumuz için kızacak." Babam öyle sinirli bir adam değildi. Kurallarına uyulmasını isterdi. Bizde o kurallarla büyümüştük. İkimizde babamıza çok düşkün olduğumuzdan kurallar konusunda sorun çıkmazdı. Belki ben ablama göre biraz haylazdım, bundan da çekinmezdim. Ablam babamın onaylamadığı bir şey yapacaksa gizli yapardı, ben açık açık yapıp azar yerdim.

Gülerek omzumun üzerinden konuştum. "Doğum günündü. Biraz eğlenip sadece ve sadece dokuzda eve döndük diye kızamaz. Doğum günü kızısın sen, bugünde azarlayacak hali yok ya!" İtiraf ediyorum, bunu söylerken ben bile inanmıyordum. Babamı biraz olsun tanıyorsam kesinlikle kızacaktı.

"Kızacak olsa haklı değil mi? Bizi korumaya çalışıyor."

Kaldırımın çıkıntılı yerine koyulmuş çöp konteynerinden gelen kötü kokuyla yüzümü buruşturdum. Biz uzaklaşıp koku kaybolana kadar nefesimi tutmuştum. Bir yandan da ablama laf yetiştirmeyi ihmal etmedim. "Madem böylesine bizi korumak istiyor, neden hala bu lanet yerde yaşamaya devam ediyoruz?"

 "Madem böylesine bizi korumak istiyor, neden hala bu lanet yerde yaşamaya devam ediyoruz?"

Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.

"Babamın yanında da böyle konuşma." Sanki konuşma ihtimalim varmış gibi...

Kaldırımın sonunda evimizin demir kapısını açarak içeri girdik. "Yeşim Demiray kapıda bekliyordur şimdi bizi." Dedim yine alayla. Ablam kaşlarını kaldırarak uyardı. Yeşim Demiray, sevgili anneciğimiz gerçekten de bizi kapıda bekliyordu.

Kapıdan içeriye girdiğimiz anda ablam için sorgu başlamıştı, ben odama tüyebilirdim.

"Neredeydiniz bunca zamandır Sevgi? Allahtan babanız geldiğinde yorgundu da uyudu. Geç kaldığınızı görse adamcağız bir de bunu kafasına takacaktı." Annemin sesleri koridordan gelirken odama girip üzerimdeki montu çıkardım. Bugün sabahtan beri ablamın doğum günü için hazırlık yaptığımdan kendime ayıracak vaktim kalmamıştı. Bazen kalabalığın içindeki yalnızlık çekilmez oluyordu. Kapıyı kapatıp montumu arkasındaki askılığa astıktan sonra telefonumu açarak kızlarla açmış olduğumuz gruba mesaj attım.

Gönderen: Tutku
Nabersiniz? Ben daha yeni eve geldim. Konferans yapalım mı?

Gönderen: Şebnem
İyi fikir aslında, seninle konuşmak istediğim bir şey vardı onu da konuşuruz.


-BÖLÜM SONU-



Baş erkek karakter ne zaman geliyor diye soracaklar olacak kesin. Sizi nasıl iyi tanıyorum görüyor musunuz? Biraz da sizi ne kadar iyi tanıdığımı abartalım lütfen. Sizi uğraştırmayacağım 4.Bölüm'de kendisiyle yüz yüze geliyoruz. 🥰 O zamana kadar da hakkında birçok şey öğrenip kendisinin adını sanını falan duyacağız.

Ben böyle dedim diye bölümleri atlamayı düşünüyorsan kırıcı birisin, tşk. Ama atlamayı düşündüğün bölümlerde önemli bilgiler olabilirdi, naçizane fikrim. Kitabın yazarı da ben olduğum için benim fikrim... bilirsiniz dikkate alınsa iyi olabilir aslında... 🥰

Instagram: lefazen
Twitter: lefazen
YouTube: lefazen

Karanlığın Aç Çocukları Serisi 1 ve 2Där berättelser lever. Upptäck nu