15

151 16 64
                                    

sunjae: Hyung fazla paranoyaksın
sanki
SADECE BİR BAHANEYDİ
Söyleyecek bir şey bulamamıştım

peachbitch: Hyung Bambam ben
Artık sizin işe el atmak gerekeceğini düşündüm
Biliyorum çok mükemmel bir
kankayım
Birlikte size geliyoruz şimdi
Telefonlarımız aynı model olunca bilerek onunkini aldım
Geldiğimde sözümden çıkma bebeğim
DoubleB'niz sizi kurtaracak

_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_

Bambam Jinyoung yanında yürürken sırıttı. Bu iki salakla da yakın arkadaş olmasa hayatta kavuşamazlardı, diye düşünüp Jinyoung'un eve doğru ilerlerken suratında büyüyen tebessüme baktı. "Eee hyung?" Dedi ve omzuna vurdu yavaşça. Jinyoung hafifçe sıçrayıp Bambam'e döndü. "Ne iş?"

"Ne ne iş?"

Bu sefer Bambam kapıya vurup susmayı tercih etti. Jinyoung yanındaki cılız şeye 'hafif' bir küfür ettiğinde anlayacağını tahmin etmemişti. "Ne dedin az önce hyung? Kore'ye geldiğimde ilk öğrendiğim şey küfretmekti tamam mı?"

"H-hoşgeldiniz."

Youngjae nemli saçlarını gözlerinin önünden itiklemek için başını kenara ittiğinde Jinyoung yutkunmuştu. Çok güzeldi. Kendi, kirli yüzüne karşı Youngjae çok temizdi.

"Annem yok hyung. Rahatça otursbilirsiniz."

Jinyoung hafifçe tebessüm edip içeri girince Bambam Youngjae'nin yakasını tutup kendine çekti ve kulağına fısıldadı. "Hyung Jinyoung'un yanına otur. Sizinle bir şey konuşacağım."

Youngjae dudaklarını büzerek Bambam'e baktı ve Jinyoung'un yanındaki minik boşluğa oturdu. "Eveeet. Sebebî ziyaretimiz malum. İkiniz de itiraf edin hadi."

"Ne?"

"Ne?"

Bambam'in gözünde ikisi de salaktı ve bu yüzden aynı anda aynı tepkiyi vermeleri onu şaşırtmamıştı. "Hadi ama..." Gülümseyerek yanlarına gitti ve ellerini birleştirdi. "Birbirinize aşıksınız. İkiniz de çok iyi biliyorsunuz bunu."

Youngjae'nin ürkek gözleri titreyerek Jinyoung'a döndü. Aynı bakışları onda gördüğünde ise Bambam'e baktı. Bu çocuğu dövecekti. "Bam... Kes şunu."

"Yalan mı Jinyoung hyung? Bir hafta önce Yugyeom gelmeden ben vardım yanında. Youngjae için ağlamadın mı? O gün yemek yemeyip, ona olan sevgini saatlerce bana anlatmadın mı? Ya sen Youngjae? Jinyoung'a tek bir normal mesaj atmak için aylarca beklemedin mi? Haftalarca hiç susmayarak ondan bahsetmedin mi? Seni fark etme ihtimalini göz önünde bulundurarak okulda birinci olmaya çalışmadın mı? Aynı amaçla saçlarını boyatıp kilo vermedin mi? Jinyoung hyung sen ona olan hislerini gizlemek için oyunculuk dersi almadın mı? Piyano kursuna başladığında onunla şarkı söylemek için müzik kulübünde saatlerce sana yardım etmeleri için onlara yalvarmadın mı? Eğer bunları yapmadıysanız susacağım."

Jinyoung Youngjae'ye döndü. Şaşkın gözlerinin altındaki tombiş yanakları kızarmıştı. Jinyoung cesaretle kafasını salladı. Madem Youngjae de onu seviyordu, saklanmasına gerek var mıydı? Ah, evet vardı. "Bunların hepsini yaptım. Yalvarışlarım pek işe yaramadı aslında, kabul etmediler. Hatta kulüp başkanını fazla rahatsız ettiğim için ceza bile aldım. Ama... Yine olsa yine yapardım Youngjae."

Youngjae utançtan kıpkırmızı olarak Jinyoung'a bakamazken Bambam gülümseyerek ayağa kalkmıştı. "Artık gerisini de siz halledin. Bu kadar yardım bana fazla bile. Teşekkürler, sayenizde cennete gideceğim." Jinyoung Youngjae'nin hızla atan kalbini duyduğunda istemsizce minik bir kahkaha atmıştı. Daha sonra ise minik yüzünü kavrayıp gözlerine baktı.

"Youngjae? Ben buradayım. Sağ veya sol tarafında değilim."

Gözlerini kaçırarak o yana bu yana bakan Youngjae, Jinyoung'a bir bebeği anımsatmıştı. Kendi de utanmasa, Youngjae'yi kucağına alıp döve döve, sıka sıka sevebilirdi. "Ya, hyunguna karşı mı geliyorsun? Gözlerime bak." Youngjae kafasını iki yana sallayıp kollarına büyük gelen sweatshirtü ile ellerini yüzüne kapattı. "Üzgünüm hyung. Bakamam." Jinyoung tekrar gülmüştü bu hareketine karşılık. Kolunu omzuna koyup bedenini kendine çekti ve sıkıca göğsüne bastırdı minik gövdesini. Bir yandan saçlarını okşuyor, diğer yandan şükrediyordu, böyle güzel bir varlığı hayatına kattığı için, O'na.

"Youngjae?"

Kapalı ağzı sayesinde buğuk çıkan sesiyle cevapladı Youngjae, "Efendim hyung?" Jinyoung hafifçe yüzünü elleri arasına aldı ve ellerini tuttu sarı saçlının. "Gitmem lazım." Youngjae şaşkınlık ve üzüntüyle Jinyoung'a döndü. Durup dururken ne gitmesiydi? "Ben... Sadece gitmeliyim."

Ayağa kalktığı sırada Youngjae elini tuttu. Kaşlarını çatarak gözlerinin içine baktı bu sefer. "Jaebeom yüzünden değil mi?" Jinyoung durdu, yere çevirdi yüzünü. Ve kafa salladı. "Özür dilerim. Sadece... İzin ver biraz düşüneyim. Senin kalbini kırmak istemiyorum. Yürütemeyeceksem, bu ilişkiye başlayamam."

"Hyung!"

Gidecekken tekrar durdurdu Youngjae. Söylemek istiyordu, ama dayanabilir miydi eğer bunu yaparsa? "Hislerimi kabul etmesen bile,her şeyi bana anlatabilirsin. Ben seni arkadaşın olarak da dinlerim."

"Biliyorum Youngjae. Bu yüzden aşığım ya zaten."

∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆

20. Bölüm final bu arada aklar söylemeyi unuttum .f

•2Young• [Have you ever...] {TEXTİNG}Where stories live. Discover now