3. Bölüm

3.5K 303 82
                                    



-Gerçek-


*Şimdi*


Sahilde, bütün o soğuk havaya rağmen, bir banka oturmuş büyük dalgalarla kıyıya öfkesini kusan okyanusu izliyordum. Buraya gelmemizden bu yana üç ay geçmişti. Burayı ne kadar özlediğimi fark ettim bu sürede. Denizi, Seul kadar ışıklı olmayan şehrin armağanı yıldızları özlemiştim.

''Yıldızlar bizim ruhlarımız.'' Jin'in sesini duyar gibiydim.

Neredeydi, ne yapıyordu?

''Ne düşünüyorsun?''

Tok sesle irkildim. Uzun süren sessizliğimiz onun varlığını unutturmuştu bana. ''Hiç... Burayı özlemişim.'' montuma biraz daha gömülürken mırıldandım. Güneş yoktu bugün, saat dörde geliyordu fakat hava çoktan kararmaya başlamıştı sanki. Her zaman böyleydi kış ayları burada. hava hep karanlık, okyanus da gökyüzünden daha siyah giyinmiş halde olurdu.

''Burayı çok mu seviyorsun?''

Dönüp ona baktım. Saçları uzamıştı ve rüzgarla uçuşuyordu. Montunun önünde, geçen kış da kullandığı siyah atkısı görünüyordu. Dudakları soğuk yüzünden kızarmış ve kurumuştu. Yine de itiraz etmeden yanımda oturuyordu.

''Denizi seviyorum, akşam görebildiğim yıldızları seviyorum...'' dönüp bana baktı. Yüzünde derin gamzelerini gösteren bir gülümseme belirdi ve başımdaki bereyi düzelttikten sonra soğuk havaya rağmen sıcak olan elleriyle, buz kesmiş yanaklarımı tuttu.

''Çok güzelsin Jimin. Sevdiğin denizden, sevdiğin yıldızlardan daha güzelsin.''

Bileklerinden tutup ellerini yüzümden uzaklaştırdıktan sonra oturduğumuz banktan kalktım.

''Üşüdüm, eve gidelim.''

Böyle zamanlarda ondan kaçıyordum. Bu istemsizce yaptığım bir şeydi. Böyle sözler bana onu hatırlatıyordu.

Jin...

Hala o pislik adama mı hizmet ediyordu? Babasını bırakamazdı değil mi? Sözünü hatırlıyor muydu? Merak ediyordum onu. Sevdiğim için değil, onu sevmekten vazgeçeli çok olmuştu. Sadece beni bütün pisliğimle seven tek insan olduğu için merak ediyorum. Bana ilk umut ışığı olduğu için merak ediyordum.

Namjoon...

Beni seviyor diyemem. Yanımda sessizce yürürken bile bana verdiği güvene alışmış olsam da öfkesini kusarken söylediği keskin sözlerin yarası asla kapanmayacaktı ruhumda. Beni eve kapatsa bile asla tamamen onun olamayacağım, bana her dokunduğunda başka insanların izlerinde kaybolacak dokunuşları... Onu sevmiyorum, sadece minnet duyuyorum. Kurtuluş diyemesem de artık kirlenmeyecektim işte onun yanında. Beni Jin kurtaramazdı. Bazen bunu bildiği için beni Namjoon'a verdiğini düşünüyorum. O son bakışlarını her hatırladığımda bir veda mıydı diye düşünüyorum. Geri dönemeyeceğimi bilerek göndermişti sanki beni.

''Akşam dışarı çıkmak ister misin?''

Dışarı çıkmak? Hem de burada.

''Buradaki son iki günümüz. Seul'e dönmek zorundayım.'' diye devam ettiğinde içim huzursuz bir hisle dolmuştu. Dönüyorduk demek... Bunu istemesem de beni de yanında götürüp yine o apartmana kapatacaktı. Ya Taehyung'u ya da Ilhoon'u başıma dikecekti.

''Nereye gideceğiz?''

Burası benim eski evimdi. Her barda beni tanıyan biri mutlaka çıkacaktı. Belki Jin'i bile görebilirdim.

Kirletme HayallerimiWhere stories live. Discover now