On dördüncü bölüm"Uzak kalmak"

1.4K 167 65
                                    

Keyifli okumalar kiraz çiçeklerim sizleri seviyorum

🌹

Uzak kalmak değil onun adı hasretmiş. Onun adı sevdaymış. Onun adı fedakarlıkmış. Dayanamayacak olsan bile dayanırmışsın yeter ki umudunu bırakmamalısın...

Günlerdir yazı yazmaktan başka bir şey yapmıyordum. Derneğe gidiyor onunla karşılaşmaktan korkar gibi ders vakti gidiyor derse giriyor çıkıyordum. Öğretmenler odasına uğramıyordum. Bir hafta geçmişti o günün ardından. Babamdan istediğim bir yığın kitapla başbaşa kalmış ve ne doğru ne yanlış öğrenmeye çalışıyordum. Babam aşkla her kitabın içine bana notlar yazmış bak bu kitabın şurası ayrı güzel, bak bu beni aldı nerelere götürdü demişti. Biriciğim kızının halini anladı mı bilmiyorum ama benimle olması yetiyordu. Seren'de gittiği için iyice depresyon havası demeyelim de bir sakinlik vardı üzerinde.

Uzandığım kahve bardağının boş olduğunu görünce telefonumdan saate baktım. Bakmışken interneti de açarak ümmü gülsümün mesajına cevap verdim. Tam kapatacağım sırada bir mesaj geldi.

Kimden:
Tevafuğum:Kaçıyor musun benden? (22.05)

Siz: Hayır. (22.06)

Tevafuğum: Hayır? (22.06)

Siz: Evet. (22.07)

Tevafuğum: Evet? (22.07)

Siz: Bekir iyi misin? (22.07)

Tevafuğum: Değilim... (22.10)

Siz: Bir sorun mu var? (22.10)

Tevafuğum: Yok bir şey neyse rahatsız ettim. Ben bir kısım çevirdim de sana onu gönderecektim merak etmişsındır diye düşündüm. Kusura bakma olur mu?

Siz: Bakmam.

Arkama yaslandığımda tekrar mesajları baştan sona okumuş derin bir nefes almıştım. Oda beni düşünüyor muydu? Hoşlanıyor muydu yoksa daha da fazlası mıydı. Ben bilemiyordum. Öyle çok bağlanmıştım ki. Şimdi ona koşarak sarılmak varken böyle durabiliyor olmak. Inanamıyordum. Hiçbir kuvvet tutamazdı hislerimi. Allahın yasaklarından başka. Derslerin bitmesine ve bayrama bir hafta vardı. Bu yaz dönemi bitiyordu. Eve gidecektim. Ayrı kalacaktık. Gelen mesaj ile telefonuma odaklandım ve büyük büyük babaannemin yaşadığı olaya konsantre olmaya çalıştım. Bütün sülale aşk acısı çekmişti mübarek.

Tevafuğum:
"Sevgili günlük. Sana şaşıracağın öyle şeyler diyeceğim ki inanamayacaksın. Bak yazarken bile elim ayağım titriyor kendime gelemiyorum. Görüşme oldu hatta isteme de. Şimdi diyeceksin sen neden mutlusun böyle. Çünkü mutluyum. Çünkü Allah'a güvendim dua ettim ve Rabbim bana sevdiğimi yani hoşlandığım o çocuğu gönderdi. Demekki imtihanım değil lütfumdu. Anlatıyorum. O gün görüşmeye geldiklerinde bizi bir odaya aldılar. Ilk baş ayaklarından başka bir şey görmedim. Hayırlısı olsun dedi. Hayırlı olsun dedim. Ardından yavaşça kafamı kaldırdım ki o. Cidden o. Badem gözlü dememek için kendimi öyle zor tuttum ki. Asaf bey. yirmi sekiz yaşındaymış. Aramızda on yaş var ama ben sorun yapmıyorum. Arkadaşlarım daha büyüklerle evlendi. Gözleri, kirpikleri çok güzel. Ses tonu da öyle. Gözlerimde uzun süre bakılı kalınca peçemi çıkarmamı istedi. Elim ayağım titredi bile yavaşça peçemi arkaya attım ve yüzüm ortaya çıktı. Bir kere baktığının ardından önüne döndü. Üzerimi düzelttim ve annemin seslenmesi ile yanından yani karşı koltuktan kalkarak uzaklaştım. Sonra da isteme oldu. Büyük ihtimal ile iki haftaya nişan olacakmış. Ne diyorum biliyor musun? Umudunu kaybetme! Görüşmek üzere. (22.45)

GülceWhere stories live. Discover now