Gözlerindeki Milyonlarca Yıldızdan Biri Olsam

Start from the beginning
                                    

Tatilden erken döndükleri için sonraki birkaç günü birbirlerinden hiçbir haber almadan geçirdiler. Aslında bu durum Kibum'un işine yarasada Minho'ya eziyet gibi geliyordu. Bu kadar çok tatil yapmamalıydı insanlar bir dünya yapılacak işleri yok muydu! Saatler, günler geçti zaman geçti bir şekilde yani okula dönüş günü geldi. Heyecanla kalktı yine Minho hızlıca hazırlanıp düştü yollara. Kibum ise gitmek istemiyordu Minho'yu görmek istemediğinden değil, görünce acı çekmekten korkuyordu. Olabildiğince yavaş hazırlanıp en uzun yoldan üniversiteye gelip Minho'yu görebileceği bir köşeye saklandı. Tahmin ettiği gibi erkenden gelmiş kendisinin gelmesini bekliyordu. Banka oturup kalkıyor, kolundaki saate bakıyor, yolun iki tarafınıda kontrol ediyordu. Geçen her dakikada yüzündeki  gülümseme sönüyor yerini endişeyle kıvrılmış kaşlar ve bekleyen bakışlar alıyordu. Derse koşarak gidince ancak yetişeceği zamana kadar bekledi ve sonunda vaz geçti Minho arada arkasına bakarak koşmaya başladı. Olduğu yerde bütün bunları görmek midesine kıramplar sokuyordu Kibum'un ama Minho gözden kaybolasaya kadar saklandığı yerden çıkmadı.

Öğle arasında yemekhanede her zaman oturdukları masaya baktı Minho boştu, kafeteryaya, hatta birbirlerini her zaman buldukları o banka baktı ama yoktu Kibum. Son çare fakültesine gitti çünkü onu görmek zorundaydı. Giren çıkan insanları bir süre seyredip içeri girdi. Giriş katındaki sınıfların önünden geçerken birinin kapı aralığından o tanıdık sarı saçları gördü ve büyük bir rahatlama ile başını içeri uzattı.

'Kibum!' dedi o derin sesiyle ve ismini söyleyen sesi duyunca irkildi Kibum. 'Pardon ben seni korkutmak istememiştim.' diye acele ile açıkladı Minho ve Kibum resim çantasına apar topar çizdiği resmi koydu. 

'Ben senin gelmediğini sanmıştım.' dedi Minho içeri girip Kibum'a doğru yürürken. Kibum hala doğru dürüst yüzüne bakmamıştı. 'Bir sorun mu var?' diye sordu Minho Kibum yine yüzünü ona dönmeden önündeki boyaları toplamaya devam edip sadece hayır anlamında kafa salladı.'Birşey olmuş işte.' diye ısrar etti Minho ve Kibum elindeki boyaları bırakıp neler olduğunu yazmak için not defterine yöneldi. Adını söyledikten sonra yeniden bu defteri kullandığını görmek Minho'ya kalbine yumruk gibi hissettirmişti

'Yok bir şey! Sabahtan beri aynı şeyi çizip duruyorum hiç ilham gelmiyor, yok bir şey!' yazıyordu kağıtta. Acıyla okudu Minho yazılanları ve ufacık bir  sesle kekeleyerek tamam diyebildi sadece. Kibum boyaları toplamaya geri döndü boyalara biraz öncekinden daha sert davranıyordu. Şaşkınlıkla bir süre öylece bekledi Minho ne yapacağını bilemeden hiçbir şey diyemeden sadece durdu. Sonra yine vazgeçip ağır ağır geldiği gibi gitmeye başladı. Ben gidiyorum bile diyemedi, sonra görüşürüz hiç diyemedi. 

Kapının kapandığını duyunca sandalyesine geri çöküp derin bir nefes verdi Kibum sonra hayal kırıklığı içinde saçlarını karıştırdı. Böyle davranmamalıydı son zamanlarda hayatında yapmaması gereken çok şey olmuştu ve bu onu rahatsız ediyordu. Mesela geldiğinden beri her kağıda aynı şeyi çiziyordu. Resim çantasından az önce koyduğu resim dahil diğer tüm resimleri çıkardı. 

Sokak lambasının aydınlattığı bir noktada üzerlerine düşen kar taneleriyle birbirlerine sarılmış bir çift, soğuk umurlarında değil çünkü kalpleri sıcak hissettikleri sıcak, gözleri kapalı çünkü başka kimseyi görmeye ihtiyaçları yok, dumanın ve kışın birbirine karışmış kokusuna rağmen burunlarından içlerine çektikleri tek şey birbirlerinin teninin kokusu ama resimlerde yanlış bir şeyler var. Çok yanlış hemde çünkü onlar sadece arkadaş çünkü ikiside erkek....

Böyle olmaz dedi içinden böyle olmamalı. Kabanını giyip önce sınıftan sonra fakülteden dışarı çıkıp banka gitti. Minho'nun da orada olmasını diliyordu. Yaklaştığında olmasını istediği kişinin orada olduğunu görünce rahatlamış bir nefes verdi Kibum adımlarını hızlandırırken. 

Kİbum kendisine öyle davranınca ne yapacağını bilememişti Minho eli kolu bağlanmış gibi hissetmişti. Sadece rahatlayıp mantıklı düşünebilmek için gelmişti banka gözleri yerde bir noktaya takılı kalmıştı ama aklında bir ismini söyleyen bir de kendisine daha önce davranmadığı gibi davranan Kibum sahneleri canlanıyordu. Bu yüzden yanına gelip oturan kişiyi fark etmedi kendine gelmesini sağlayan şey yüzüne doğru uzatılmış kağıt parçası oldu.

'Bana kızgın mısın?' yazıyordu üzerinde okur okumaz başını yanına çevirip üzgün gözlerle kendine bakan Kibum'u gördü. Sonra bakışlarını yeniden bir noktaya sabitleyip nasıl hissettiğini bulmaya çalıştı.

'Değilim,bilmiyorum.' diyebildi sadece o kadar bekledikten sonra. 

'Bu kadar zaman sonra yeniden konuşmak sesimi duymak çok zor, tuhaf geliyor.' yazılı bir başka kağıdı daha okudu sonra, sonra yine dönüp Kibum'a baktı, akmaya hazır gözyaşlarıyla dolmuş gözlerini görünce panikle ayağa kalkıp yaşların düşmesini engelleyecek bir şeyler söylemeye başladı.

'Anlıyorum, öyle olmalı, zordur tabi. Ama anlayamadığım şey bana davranış şeklin. Tatilden önce aramız gayet iyiydi, konuşmadığın zamanlarda yani sonra adımı söyledin ve ben dünyanın en mutlu insanı oldum. Sonra çok değiştin benimle yeniden o kağıtlarla konuşmanı anlayabilirim ama cümlelerin, onlar sanki sana ait değiller gibi sanki konuştuğun kişi ben değilmişim gibi. Demek istediğim seninle ben arkadaş değilken bile yazdıklarını okuduğumda sınıfta yazdığın cümleyi okuduğum kadar soğuk hissetmemiştim. Eğer böyle olmasının sebebi bensem ya da tatildeyken evdekilerden biri seni inciticek bir şey söylediyse ben- ben senden ö-.' cümlesinin devamını getiremedi Minho çünkü Kibum'da ayağa kalkmış ve devam etmemesini belli edecek şekilde sol elini havaya kaldırmıştı. 

Gözlerinin içine baktı Minho'nun yine Kibum sonra kendi gözlerini kapayıp yaşların düşmesine izin verdi yanaklarından. Derin bir nefesle birlikte yine bir kelime döküldü dudaklarından 

'Yapma!' dedi Kibum ve başka derin bir nefes aldı. 'Özür dileme benden.' yeniden açıp gözlerini yaşlı gözlerle Minho'ya baktı akmaya devam eden yaşları artık umursamıyordu. Minho gördükleri ve duydukları karşısında şaşırmıştı yine tek bildiği kibum'u böyle görünce acı hissettiğiydi. 'Ağlama' dedi o acıyla. Elini Kibum'un yanaklarından akan yaşları silmek için kaldırmıştı ki Kibum onu engelledi. 

'Her şeyi anlatacağım sana, merak ettiğin ne varsa hemde.' dedi Kibum Minho'nun elini tutup yeniden banka oturturken. 'Yapmak zorunda değilsin.' diyebildi sadece Minho eğer bu seni acıtıcaksa yapma diye tamamladı cümlesinin devamını içinden. Kafa salladı Kibum Minho'nun yanına yerleşirken 'Yapmam gerek' dedi Kibum 'Kim olduğumu öğrenmen gerek.'

AN: Naber özlediğim insanlar? Yine uzun bir ara oldu ama üniversite zor mazur görün artık beni :) Ağlayarak yazdığım bir bölüm oldu bu ama gelecek bölüm daha çok ağlayacağım.Anladığınız üzere gelecek bölümde Kibum'un gerçeklerini öğreneceksiniz. Eğer sizinde merak ettiğiniz noktalar varsa sorun belkide hikayenin gelişmesine yardımcı olursunuz. Çok beklettiğim için uzun yazmaya çalıştım umarım beklediğinize değmiştir. Yorum ve oylarınızı bekliyorum unutmayın ne kadar yorum, oy gelirse bende o kadar çabuk yazarım <3 Sizi seviyorum ^.^

Kamera LensiWhere stories live. Discover now