Susana Kadar Bekle

205 20 21
                                    

" Buranın bu kadar güzel olduğunu unutmuşuz sanırım" dedi Minho gözlerini kapatıp hafif hafif esen rüzgara bırakırken.

" Çok güzelmiş cidden Han Nehri dışında başka bir şey görmemiştim. " diye yorum yaptı Kibum etrafa hızlıca göz gezdirirken.

Gölgelik sakin, oturağı bulunan masalardan birine yerleştiler. Etrafta başka aileler de vardı ama kalabalık olduğunu söylemek doğru olmazdı. Henüz başlayan baharın güzel havası güneşin o rahatsız etmeyen sıcaklığı suyun üzerinde ışıldıyor görenleri huzura sürüklüyordu.

Temiz havanın verdiği yeme isteğiyle yanlarında getirdikleri atıştırmaları yemeğe başladılar. Gerçekten aile gibi görünüyorlardı, mutlu ve hoş sohbet bir aile.

Yemeğe ara verdikten sonra Kibum ile Minho etrafta küçük bir gezi yapmak için Choi ailesinin yanından ayrıldılar.

" Gerçekten ilham verici. " dedi Kibum yanlarından akıp giden su sesini gözü kapalı dinlerken ve hak verdi ona Minho öylece Kibum'u izlerken. Bir kere daha anlamıştı ki ne kadar bakarsa baksın doyamayacaktı yüzüne sevdiğinin. Sevdiğim... ne de yakışıyordu bu kelime Kibum'a tabi yalnızca Minho kullanıyorsa. Bir sene kadar önce nasıl umutsuzca ve biraz da sapık gibi fotoğraflarını çektiği geldi Minho'nun aklına, bazen öyle inanamıyordu ki şu an olduklarına 'bu bir rüya' diyordu kendi kendine ve sen damağında yaşadığın tüm güzel şeylerin tadı ve göğsünde hiçbirinin gerçek olmayışının ağırlığı ile uyanacaksın. Ama öyle değildi işte rüyalarından uyanıyordu Minho ve gözlerini açtığında Kibum'u görüyordu yanında ondandı her sabah Kibum uyanmadan önce uyanıp ne kadar olursa Kibum'u seyredişi, günün ilerleyen saatlerinde ne kadar uykucu olduğu hakkında Kibum'dan bir dizi laf işitecekti biliyordu ama her defasında buna değerdi diyecekti gönül sesi...

" Niye öyle gülüyorsun? " diye sordu Kibum Minho'ya yanaşarak. Düşündüklerini olduğu yerde bırakıp gerçeğe döndü Minho.

"Nasıl gülüyorum?"

" Bilmem, işte sanki tarif edilemez duygular içindeymiş gibi, tarif edemiyorum yani. " dedi Kibum istemsizce gülerek.

" Hıhı, tarif edemem ancak yerimde olsan anlayabilirdin. " dedi Minho derin derin bakarak.

" Böyle bakınca anlıyorum." dedi Kibum " Gözlerine sanki ruhumu, kalbimi görebiliyormuşsun gibi bakınca anlıyorum. "

Başka birşey demedi Minho aralarındaki mesafeyi kapadı ve Kibum'un arkasını çevirdi beline sarılmak için boynuna burnunu dayayıp kokusunu içine çektiğinde yine her zamanki gibi gözleri kapalıydı ve Kibum boynunu gıdıklayan saçları okşadı içinde bulundukları sakinlikle.

Romantizm yaşamayı bıraktıklarında "Keşke hyung da Hwasa' ya haber verseydi. " dedi Kibum.

" Ağabeyim mi? Minseok hyung mu? " diye sordu Minho şaşkınlıkla.

" Bilmiyor musun? Hyung ondan çok hoşlanıyor sadece resmini gördüm ama gayet güzel bir çift olacaklarını düşünüyorum. Hyung ile daha fazla ilgilenmen gerekiyor Choi, bunu nasıl olurda bilmezsin?" diye kızdı Kibum gözlerini kısarken.

"Bana niye söylemedi ki acaba? Hem annemler biliyor muymuş ki? " diye kendine yandaş arıyordu Minho.

"O kadarını bilmiyorum" dedi Kibum omuz silkerek.

Bir süre daha yürümeye devam ettiler Minho gözüne takılan pembenin tatlı tonundan güzel bir çiçeği Kibum'un sarı kabarık saçları arasında hayal etti. Ve onu kesinlikle ölümsüz hale getirmeliydi. Ceplerini yokladı ama telefonunu yanına almamıştı.

Kamera LensiTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon