Sana Zaten Bir Kahve Ismarladım

529 55 34
                                    

Araya haftasonununda girmesiyle birlikte ilaçların yardımı ve evde dinlenerek(!) hastalık halinden kurtulmaya başlamıştı Kibum. Cumartesi sabahı öncelikle sora ilgilenirim dediği uğruna hasta olduğu termostatı tamir ederek başladı ama kahvaltı edip ilaçlarını almayı ihmal etmemişti. Uzun süre hasta kalamazdı çünkü kendisiyle ilgilenecek biri yoktu. Her zaman bu kadar şanslı olamayabilirm bir daha ki sefere etrafımda beni tutabilecek kimse olmayabilir diye düşünüyordu. Şu Choi her kimse onu bulup teşekkür etmeliyim diye aklının bir köşesine not aldı. 

Ayakkabılığın üst rafındnaki alet çantasına ulaşmak için sandalye kullandı Kibum. Seungbum hyung buraya uzanabilecek kadar uzundu diye düşünürken aklına bir şeyleri tamir etmeyi bilmediği geldi. O bu tür işlerle ilgilemezdi ki. Sadece ağabeyi bir şeyler tamir edeceği zaman yanında durur istediği alet verirdi en azıdan alet isimlerini biliyordu. Boğazına doğru gelen kusma isteğini  bastırmaya çalıştı biliyordu ki bu his hasta olduğu için değildi. İşe yaramaz, beleşçi, asalak gibi yaşadığını ağabeyine hep yük olduğunu fark ettiği zamanlarda olurdu. İçinden kendisini düşmekten kurtaran çocuğa kızdı. Ne vardı yani beni kurtaracak bıraksaydında kafam patlasaydı bende bu eziyetten kurtulmuş olurdum diye düşündü. Hayatında iki kez yetim kalmıştı Kibum ve ikincisi daha zordu. Aniden -yeniden- altüst olmuştu hayatı ve o ünlü sözde dediği hibi hayatının altı üstünden daha güzel değildi. Ağabeyi öldüğünden beri çok şey öğrenmişti Kibum; para kazanmayı, kira ve fatura ödemeyi, alış-verişe gitmeyi, yemek pişirmeyi en kısa ifade ile kendi başının çaresine bakmayı öğrenmişti ve şimdi de bir şeyleri tamir etmeyi öğrenmesi gerekiyordu.

Hafızasında kalanları hatırlamaya çalışarak önce termostatın kapağının vidaları söküp çıkardı. Sonra kontrol kalemi ile kabloların elektriği iletip iletmediğini kontrol etti. Kırmızı renkli olan iyi iletemiyordu ne derdi ağabeyi 'Burada bir temassızlık var.' Kargaburun ile kablo üzerindeki kırmızı plastik koruyucuyu soyduğunda içindeki bakır tellerden birkaçının kopmuş olduğunu gördü. Yine hatırladığı gibi yaparak yeni ve sağlam olanlarla onları yeniden birbirine bağladı. kontrol kalemi ile kontrol ettiğinde elektriğin iletildiğini gördü. Başarmıştı termostatı tamir edebilmişti sonra yeniden önceden yaptığı gibi termostatın kapağını yerine yerleştirip vidalarını sıktı. Çalışır durumda olduğunu gösteren yeşil ışık yanıyordu bu yüzden odadnın derecesini olmasını istediği sıcaklığa ayarladı. Ortalığı toparlayıp makineye yıkanıcak çamaşırlarını attı. Yıkanmalarını bekleyip kuruttu ütülenecekleri ayırıp diğerlerini katlayıp dolabına yerleştirdi. Eğer midesi olanca sesi ile bağırmasaydı akşam olduğunu ve ilaçlarını alması gerektiğini farkında olmayacaktı. Hızlıca bir şeyler hazırlayıp yemeğe başladı. Daha birkaç lokma yemişti ki boğazına bir parça yemek takıldı. Nefesi kesildi önce gözlerinin genişlediğini hissedebliyordu öksürmeyi denedi ama tam olarak beceremiyordu birkaç deneme sonra lokmayı yutmayı başardı. Sakinleşmek için su içerken sabah kedisini revire kadar taşıyan çocuğa kızdığı için kötü hissetti. Kendisi bile bir lokma boğazına takıldı diye böyle çabalamışken kendisini yaralanmaktan kurtaran biri suçlanmamalıydı. Yavaşça yemeğini bitirip bulaşıkları yıkadı. İlaçları da alıp koltuğa yerleştiğinde ne kadar yoruduğunu fark etti suyla birlikte boğazından geçen hapın acı tatıyla yüzünü buruşturup kısa bir süreliğine gözlerini kapadı.

Ertesi sabah uyandığında boyun ve bel ağrısı karşıladı Kibum'u. Doğrulmaya çalışarak btütün gece kaldığı tuhaf pozisyondan kurtulmaya çalıştı. Sırtını dikleştirip boynunu ovuşturdu. Yalnız olmamalıydı insan kalk yatağına yat diyecek biri olmalıydı hayatında mutlaka. Farkında olmadan buna alışıyordu ama Kibum, yalnız olmak yalnız kalmak sanki eskisi kadar korkutmuyordu onu önceden yavaşça silip yok olmayı dilemişti defalarca ama şimdi zaten yokmuş gibi hissediyordu. Biraz gevşeyip mutfağa ilerledi ve kettle'a su koyup banyoya yöneldi. Geri döndüğünde buz dolabınında gördükleri kahvaltıyı idare edebilirdi ama sonraki öğünler için mutlaka alış-veriş yapması gerekiyordu. Dolapta kalanlarla yaptığı midesini tutmaya yarayacak kahvaltısının ardından hazırlanıp en yakın markete doğru yol aldı.

Kamera LensiWhere stories live. Discover now