Son ya da Değil

231 32 40
                                    

Zaman geçtikçe Minho ve Kibum daha çok Minho ile Kibum olmaya başlamıştı. Yapılabilecek milyonlarca tanım içinden seçme bir ifade ile eğer aşk bir boşlukta sonunu bilmeden ne zaman yere ulaşacağını bilmeden düşüyormuş gibi  bir hisse Kibum da Minho da derine daha da derine düşüyorlardı. Bir insanın bir insanı bu kadar sevmesi mümkün değilmiş gibi seviyorlardı. Kat ettikleri mesafeden sonra Minho her ne kadar başbaşa olan her anlarına dudaklarını da dahil etmeye çalışsa da işsiz bir adamın kredi başvurusunun reddedilmesi gibi Kibum da Minho'nun dudaklarını elinden geldiği kadar reddetmeye çalışıyordu.

Çünkü Minho ile birlikte bir adım daha ileri gitmek olabilecek en kötü senaryo gerçekleştiği  zaman daha derin yaralar almış olmak demekti. Minho'nun kendine olan sevgisinden ya da Minho'ya olan sevgisinden şüphe etmiyordu ama Minho onun gibi değildi işte. Kendisinin hesap vermek zorunda olduğu veya 'sevdiğim kişi bir erkek' diye kabul ettirmeye çalışacağı bir ailesi yoktu. Sanırım ilk defa bu durum işe yarıyordu ama Minho'nun sorumluluğu almak zorunda olduğunu bir ailesi vardı. Ve o aile Minho ile aynı fikirde olmazsa ne kadar acıtırsa acıtsın onunla yol almaya devam edemezdi.

Son pancakeide tabağa koyup masanın devamını hazırlamaya  koyuldu uyanır uyanmaz düşündüğü saçma şeyler yüzünden kendine kızdı.

Minho bir süre önce Kibum'a sarılmak umudu ile savurduğu kolu boşlukla buluşunca gözleri doğru düzgün açılmadan yataktan kalktı ve aynı kendisi gibi uykusundan yeni uyanan koku alma hissi sayesinde harika kokan koridorda ilerleyip mutfağa vardı. Ocak başında birşeyler hazırlayan Kibum'u görünce gülümsedi ve kollarını göğsünde birleştirip kapıya yaslandı yapabildiği kadar bu manzaranın tadını çıkaracaktı.

Kibum bir süre Minho'nun geldiğini fark etmemiş gibi yaptı ama Minho'nun harekete geçmeye niyeti yokmuş gibi görünüyordu. Duruma el atmanın vakti geldi diye düşünüp harekete geçti.

"Daha ne kadar orada duracaksın?" dedi Kibum arkasını dönmeden ama Minho'nun yakalanmış gibi kendini toparladığını biliyordu yüzünde bir sırıtma ile Minho'ya dönüp tezgaha yaslandı.

"Sinsice arkama gelip belime kollarını dolarsın diye bekledim ama olmadı."dedi Kibum dudak bükerken. Yeni uyandığı için derinlerşen sesi ile kıkırdayarak Kibum'a yaklaştı Minho ve kollarını iki yana koyup Kibum'u tezgah ve kolları arasında sıkıştırdı.

"Aslında" Kibum'u baştan ayağa süzüp gözlerine sabitledi bakışlarını "O dediğin şeyi yapmak istedim, gelip kaslı kollarımı beline dolayıp seni sıkıca sarıp, göğsüme yaslamayı, o güzel saçlarının kokusunu içime çekip saçlarından başlayıp yüzüne öpücükler kondurmayı...Hepsini geçirdim aklımdan" dedi karizmatik bir şekilde.

Gözlerini anime karakteri gibi yapıp hayranlıkla Minho'ya baktı Kibum. "Yaa! Gerçekten mi?" dedi eriyormuş gibi çıkan sesiyle. Sonra yüzünü Minho'nun yüzüne yaklaştırmaya başladı gözlerini dudaklarına sabitlemişti. Yaklaştı yaklaştı ama sonra aniden hedef şaşırtıp yanağına sesli bir öpücük koydu Kibum Minho'nun sonra bu boşluktan yararlanıp Minho'nun kolunu çekti ve masaya ilerledi kahkaha atarken.

"Gözlerinde hala çapaklar duruyorken o kadar da etikileyici olamıyorusun sincap göz." dedi sandalyeye yerleşirken. Minho nasıl tepki vereceğini şaşırdığı için kendine kızmıştı ve bu yüzüne yansıyordu Kibum'a sahte bir gülümseme yollayıp banyoya yöneldi.

"Çok komok" ama Kibum dediğini duymuştu ve bu daha da gülmesine sebep oldu.

Biraz sonra Minho elini yüzünü yıkayıp masaya geri döndü.

Kamera LensiWhere stories live. Discover now