《17》

8.7K 510 30
                                    

"Ne yani? Sırf okulun sahibi olduğum için beni okuldan atamayacağını mı söylüyorsun?"

Sesim yükselirken müdürün masasının önündeki deri sandalyelerden birinde oturuyordum. Kaç kere geldiğimi unuttuğum bu sıkıcı odaya girdiğimden beri ilk kez rahatlığım bozulurken yerimde hızlıca dikleşmiştim.

"Yani... Öyle demeyelim de..."

Müdür siyah çerçeleveli gözlüklerinin arkasından yeşil gözlerime kaçamak bir bakış atıp kem küm etmeye başladığında kaşlarımı kaldırarak tehditkar bir ses tonuyla konuştum.

"Şu ana kadar yaptığım her şeyi göz ardı mı edeceksiniz?"

Müdür, ısrarcı tavrım üzerine derin bir nefes verip burnundan düşen gözlüklerini düzeltti ve el hareketleri yardımıyla konuşmaya başladı.

"Babanız..." dediğinde ne diyeceğini merak ederek anında sustum.

"Ne yaparsanız yapalım göz yummamızı söyledi."

Kahverengi gözlerim babamla kaldığım yıllar boyunca bilmem kaçıncı kez sinirden dolarken hızlıca ayağa kalktım ve içimde bir volkan gibi patlayan sinire hakim olamayarak önümdeki kahverengi sehpaya sert bir tekme attım.

"Başlayacağım böyle işe!"

Duvarları sarsacak bir biçimde bağırdıktan sonra masanın üzerindeki her şeyi elimin tersiyle aşağı ittim. Müdür telaşla ayağa kalkarken beni durdurmak için ellerini kaldırmıştı ama bu saatten sonra durdurulamayacağımın o da farkındaydı.

Masanın üzerindeki dizüstü bilgisayarı hızlı bir hareketle alıp duvara çarptığımda ekran kırılmış, cam parçaları etrafa saçılmıştı ama sinirimi bir türlü tam olarak atamıyordum.

Tahta kapıyı hızlıca açıp dışarı çıktığımda herkes bana dönmüştü ve tuhaf bir şekilde okuldaki neredeyse herkes bu koridordaydı. Bunun Aras'ın işi olduğunu anlamam uzun sürmezken sinirimi alamayıp saksılardan birine bir tekme savurup en üst kattakilerin bile duyabileceği bir şekilde küfrettim.

Sinirden bağırmaya başladığımda derin nefesler alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım ama işe yaramıyordu.

Herkes şaşkın bir biçimde bana bakarken titreyen ellerimle yüzüme düşen saçlarımı geriye ittim. Engel olmaya çalışsam da dudaklarım titredi, ardından ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Başımı eğip elimi ağzıma bastırarak gelecek diğer hıçkırıkları engellemeye çalıştım. Sırtımı duvara sürterek yere oturduğumda hıçkırıklarımı tutmaya çalışmayı bırakmıştım.

Herkes donakalmış bir şekilde bana bakıyordu ve buna birkaç metre ötemde durmuş, ellerini ne yapacağını bilemez bir şekilde kahverengi saçlarından geçiren Aras da dahildi.

Omuzlarım sert bir şekilde sarsılırken insanların beni ağlarken görmesi veya bana bakarak fısıldaşması umrumda değildi.

Aklımda olan tek bir şey vardı:

Başaramıyordum.

Ne yaparsam yapayım annemin yanına gitmeyi başaramıyordum.

İyi Kötü | TextingWhere stories live. Discover now