Son Perde - 4.Bölüm : İçimde Büyüyor.

806K 29.7K 69.4K
                                    

Selammm^^

O çok beklediğiniz bölüm sonunda geldi :')

Yukarıdaki müziği açalım, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım. İyi okumalar canımın içleri! 


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


4.Bölüm : İçimde Büyüyor.
*Rüzgara biraz daha karşı koymaya çalışırsa bu fırtınanın ortasında yaşayamaz.*

Hava durumunda öngörülememiş bir fırtına gibiydi yaşadıklarım. Habersizce dışarı çıkmış ve fırtınanın ortasında bulmuştum kendimi. Onlarla tanıştığım ilk günün tanımı buydu işte. Tanıştığımız ilk andan beri yaşadığımız her şeyin bütününün ismi fırtınaydı. Acımasız ve öngörülememiş bir kar fırtınası... Oradan oraya savrulmuş ve en sonunda birbirimize tutunmuştuk. Fırtına bitti sanmıştık. Oysa Onur bilmese bile bizim fırtınamız hala devam ediyordu. İçinde bulunduğum bu durum ve Ender'in telefonu beni Onur'un da gördüğü gibi büyük bir buhrana sürüklemişti. Yaşadıklarımın çaresizliği benden enerjimi almıştı, yaşadıklarımın çaresizliği benden mutluluğumu almıştı, yaşadıklarımın çaresizliği bana neler neler yapmıştı...

Şimdi burada akşamın bu saatinde bomboş bir sınıfın duvarına yaslanmış oturuyorduk. O ve ben... Sessizdik, kararsızdık, tereddütlüydük. Onun bana karşı güven duygusunu kaybetmiş olabileceğinden korkuyordum sanki. Bu kadar kolay mı kaybederdi bilmiyordum, ama içten içe deli gibi korkuyordum bundan. O yüzden şimdilik susmak en iyisiydi. Bize kelimelerin getirmediği çıkış yollarını sessizlik getirirdi belki...

Bir ara gözüm camdan dışarıya kaydı. Yağan karın aydınlattığı gökyüzünde kar fırtınasının tam tersi yöne uçmaya çalışan bir kuş gördüm. Fırtınanın rüzgarı onu geriye itmeye çalışıyordu ama o bir alçalıyor bir yükseliyor yine de gideceği yöne gitmeye çalışıyordu. Rüzgar onu bir adım itiyor ama o her seferinde iki adım ilerliyordu sanki...

"Şu kuşa baksana..."gibi bir fısıltı çıktı o an dudaklarımın arasından. Fısıltım tüm sınıfı doldurdu. Onur başını kaldırdı ve dikkatlice camdan dışarıya baktı.

"Çok küçük..." diye mırıldandı, "Rüzgara biraz daha karşı koymaya çalışırsa bu fırtınanın ortasında yaşayamaz... Bu havada ne işi var burada?"

Yutkundum. Kontrolüm dışında dolan gözlerimi kırpıştırarak ağlama hissinden uzaklaşmaya çalıştım ve Onur'un cümlesini kendi kendime tekrar ettim içimden. "Rüzgara biraz daha karşı koymaya çalışırsa bu fırtınanın ortasında yaşayamaz. Çok küçük..." Yoksa bir hata mı yapıyordum? Bu kadar küçük bir canlıyı kendi hayatımda tutmaya çalışarak bir hata mı yapıyordum? Onu bir felaketin ortasında dünyaya getirmek isteyerek bir hata mı yapıyordum? Onur'un dediği gibi, "Bu havada ne işin var burada?" demek istiyordum içimde büyüyen canlıya. Neden geldin demek istiyordum, nereden çıktın demek istiyordum, burada yaşayamazsın demek istiyordum. Sonra bir şey oldu... Gözlerimizin önünde kuş tüm rüzgara rağmen pes etmeden uçmaya devam etti ve karşısındaki devasa ağacın dallarından birine kondu. O daldaki bir başka kuşa doğru yürüdü ve birbirlerine sokulup ısınmaya çalıştılar.

Karantina SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin