08

3.8K 463 188
                                    

İyi okumalar❤️

Kendini bildiğinden beri fazla paranoyak bir kadındı Jinae. Birkaç saattir evin içinde dönüp duruyordu. Junwoo kendisini aradığından ve Jimin'in okul çıkışına gelmediğini söylediğinden beri diken üstündeydi.

Bugün izin günüydü. Ivan rahatsız olduğundan odasında dinlenmesini söylemiş, bütün evin işini kendi yapmıştı. Insung'un ise nerede olduğunu bilmiyor, Jimin eve gelmeden önce eve gelmesin diye dua ediyordu. Gerçi Insung şu an bile Jimin'in nerede olduğunu bilirdi ama kavga etmemeleri için karşı karşıya gelmemeleri en iyisiydi. Jimin'in telefonunu kırması konusunda aşırı kızmıştı Insung'a. Yenisini de almıyordu aksi gibi. Şu an Jimin'i arayabilir, nerede olduğunu sorabilir, en azından kendi merakını giderirdi.

Kızıl saçlı kadın düşünceleriyle boğuşurken aklına Jimin'in anlattıkları geldi. Acaba yine deniz kenarında mıydı? İşler o zaman daha karışırdı. Jinae mutfak tezgahının kenarına tutunup derin bir nefes aldı. Genç adam yüzünden kalp hastası olacaktı.

Birkaç dakika geçmeden zil çaldı. Jinae koşa koşa pencerenin önüne koştu. Civarda Insung'un arabası görünmediğinde bir oh çekti. Kapıyı açtığında ise karşısındaki görüntü rahatlama hissini çekip aldı kendisinden. Sırıksıklam bir Jimin, Jungkook'un omzuna tutunan sırılsıklam bir Jimin vardı karşısında.

"Sen yürek mi yedin?!" Jinae elinde olmadan bağırdığında Jimin yerinden sıçradı. Jimin'in sağ ayağınını yere basamadığını gördüğünde ise genç adamın bacağına odaklandı.

"Sakin ol Jinae. Evde sadece senin olduğunu biliyordum."

"Kim söyledi? Telefonun da yo-"

"Biliyodum işte." Jimin kendisini susturur gibi konuştu. Jinae durumu anladığında yutkundu. Jungkook Jimin'i belinden tutuyor, ayakta kalmasını sağlıyordu. Jinae Jimin'i içeri doğru çekiştirip genç adamı kendisi tuttu. Jinae acele ettirse de Jimin içeri geçmeden duraksadı ve Jungkook'a döndü.

"Teşekkür ederim." Sesi çok yumuşak ve tatlıydı. Jinae'nin bile şaşırmasına sebep olacak bir yüz ifadesindeydi. Jungkook da ona gülümseyip önemli değil anlamında başını iki yana salladı. Tam elini sallayıp arkasını dönecekken Jinae Jungkook'a seslendi. "Bekle beni." Jungkook önce kendisine seslenmesini garipsedi. Jinae Jimin'i odasına bırakmaya gittiğinde kapının önünde bekledi. Ara ara evin önüne bakıyor, birileri var mı diye kontrol ediyordu. Jinae koşa koşa kapıya gidip Jungkook'a yanaştı. Söylemek istediği çok şey vardı lakin Insung gelir korkusundan kısa tutacaktı.

"Bak çocuk, Jimin sana ısınmış belli, güvenmiş de. Ben de sana anlamadığım bir şekilde güven hissettimden sesimi çıkarmıyorum ama eğer Jimin'i üzecek bir şey yaparsan seni neşterimle doğrarım anladın mı?" Jinae hep tatlı bir kadındı, sakindi de. Şu an ise Jimin'i koruma modundaydı ve bu mod onu oldukça vahşileştiriyordu. Jungkook kadının ses tonunun ciddiliğinden etkilenmişti. Kafasını anladım gibisine salladı. "Şimdi, bana numaranı ver. Jimin'e ulaşamazsam seni arayacağım." Jungkook telefon numarasını Jinae'ye söylemiş, kadın da kaydetmişti. Aralarındaki gergin atmosferi yok etmek için genç adama tatlı bir gülücük verdi.

"Kendine iyi bak tatlım, amcana da çoook selamlar." Sevimli bir şekilde el salladığında Jungkook affaladı. Kadında Jimin'i gördüğünü bile sandı. Değişken ruh hallerine artık alışması gerekiyordu. Jungkook da saygıyla eğildikten sonra evinin yolunu aldı. Jinae kapıyı kapatır kapatmaz Jimin'in odasına koştu.

"Beraber denize mi girdiğiniz siz? Kıyafetlerinizle bir de?"

"Hayır, ben düştüm. Ayağımı da orada yaraladım. O an hissetmemiştim ama şu an acıyor." Jimin eliyle ayağını ovuşturuyordu. Kıyafetleri üstünde olduğundan tüm yatağını ıslatmıştı.

can't see my reflection in your eyes |jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin