Bölüm 20: "Kayıp Eşyalar"

40.4K 5.2K 11.1K
                                    

Keyifli okumalar diliyorum herkese. *sonsuz kalpler*

---------

-YAZAR-

Hastane odasının kapısı açıldı ve Taehyung'un annesi odaya girdi. Yatakta yatan oğlunun başını okşadı. Yatağın hemen yanındaki koltuğa geçtiğinde Taehyung hâlâ ona bakmıyordu.

"Ne kadar korktuğunu biliyorum." dedi, sesinin sakin ve yumuşak çıkmasına özen gösterirken. "Doktor senin bu gece hastanede kalacağını söyledi. Yanında ben mi kalayım yoksa baban mı?"

"Babam kalsın. Sen Jiwoo ile ilgilen."

Annesinin parmakları yeniden saçlarını buldu. "Konuşacak halin var mı?"

Taehyung cevap vermedi. Annesinin içine oturan çok fazla şey vardı. Hem belli etmek istemiyor hem de kırgınlığını bağıra bağıra kusmak istiyordu. Dedektifin söyledikleri öylesine kalbini kırmıştı ki, artık oğlunu tanıyamıyordu.

"Peki bir soruma daha cevap ver o halde, ben neyi eksik yaptım? Şu ana kadar neyi istedin de sana vermedim?"

Taehyung gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Annesini cevapsız bırakmıştı çünkü bu soruların devamının geleceğini biliyordu. Kırgın olduğunu da biliyordu. Yine de Jungkook'u korumak için bazı şeylere göz yummak zorunda kalmıştı.

"Dedektifler bana evden kendi isteğinle kaçtığını söylediler. Duyduğum şeyin beni yanılttığını düşündüm. Çünkü ben hayatım boyunca senin için çalıştım."

"Anne..."

"Hayır, şimdilik cevap verme. Beni dinle sadece. Sorunun nerede olduğunu bulmak istiyorum. Sanırım bunca zaman farkında değildin ama baban sürekli işyeri beğenmeyip istifa ediyordu. Henüz ortaokuldaydın ve okul masraflarını karşılamamız gerekiyordu. Evde üç yaşındaki kızıma bakmak yerine senin okul masraflarını ödemek için çalışmaya başladım. Sırf sen küçük yaşta hayata atılma diye senin için birçok fedakarlık yaptım. Hiç görmedin mi ne kadar çabaladığımı?"

Taehyung'un boğazı düğümlendi. Gözlerinin yandığını hissediyordu. Yutkunmuştu fakat canı da yanmıştı.

Annesinin de ondan bir farkı yoktu. Kısılan sesine, göz yaşları yüzünden bulanıklaşan gözlerine rağmen devam etti. "Beni en çok ne kırdı biliyor musun? Jiwoo'yu görmek için gelmişsin. Kız kardeşini görmeye geliyorsun peki ya ben? O kadar mı nefret ediyorsun benden ve evinden?"

"Öyle bir şey yok." dedi, kuruyan boğazını ıslatıp devam etti. "Senin suçun yok. Kafam karışıktı sadece."

"İyi bir annem olamadım mı?"

"Hayır, sen mükemmelsin. Senden başkasının annem olduğunu düşünemiyorum bile."

"Seninle iyi ilgilenemedim mi?"

Çok fazla yanlış anlaşılma vardı. Taehyung açıklayamıyordu bile. Jungkook'un başı belaya girmesin diye annesini gerçekten rahatlatacak cümleleri söyleyemiyordu.

"Her zaman çok çabaladın." dedi, sesi sonlara doğru kısılmış, sıcak damlalar yanaklarından aşağı doğru süzülmüştü. "Kötü olan bendim. Seni hak etmeyen de benim."

Annesi, başını oğlunun boynuna gömdü ve sessizce ağlamaya devam etti. Taehyung, eliyle annesinin saçlarını okşarken o da göz yaşlarının süzülmesine izin veriyordu. Tek dileği, annesinin kırgınlığının çabuk geçmesiydi. Böyle olmasını hiç istemezdi. Sessizce gözyaşı döken annesine rağmen aklının bir köşesinde Jungkook vardı. Soramayacak durumda olmak da en kötüsüydü.

Soredemo | Taekook Where stories live. Discover now