Bölüm 9| Peki, ben sana güvenebilir miyim Masal?

125 18 9
                                    

Masal, ortamın bu kadar şaşalı olmasını beklemiyordu. Etrafı öyle şaşkın ve beğeniyle süzüyordu ki, bu Tarık'ın gözünden de kaçmamıştı. Onu bu haliyle baş başa bırakmak için bir şey demedi, sadece gülümsedi. Sonra garsonun gösterdiği masaya yerleştiler ve Masal, kafasını yana eğerek masanın diğer ucuna doğru baktı. Sonra doğrulup bakışlarını Tarık'a çevirdiğinde sadece gülümsedi.


"Şey...masadan da anlaşılacağa göre gerçekten kalabalık olacağız."

"Bu seni korkuttu mu?"

"Ihmmm... Olabilir."

"Hani onlar senden korksundu?"


Tarık'ın arabada dediğini hatırlatmasıyla gülümsedi. Evet, öyle demişti, değil mi? O yüzden içini ferah tutmalıydı. Hepi topu 6-7 iş adamı ve onların asistanlarıyla karşı karşıya gelecekti. İtiraf etmesi gerekirse, içindeki heyecanı da hesaba katarsa, korkuyordu. Ancak kendini buna hemen şimdi hazırlamalı ve gözü pek olmalıydı. İşin prestiji söz konusuydu, sonuçta!


"Her şeyi hazırladın, değil mi? Birazdan gelirler."

"Evet, Tarık Bey! Her şey hazır."

"Normalde bu konularda asla uyarmam ama yenisin diye baştan söylüyorum. Bir dahakisine ben söylemeden her şeyi hazır etmeni istiyorum."

"Anladım Tarık Bey! Hiç endişeniz olmasın. A'dan Z'ye her şeyin önünüzde olacağı garantisini verebilirim."


Nasıl olacaksa, diye geçirdi, içinden. İyice sinir olmaya da başlamıştı. Böyle bir işe girişmekle doğru mu yapıyordu, bilmiyordu ama bir kere adımını atmıştı. Bunun geri dönüşü yoktu.


İş adamları ve asistanları yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Herkes, kendi yerine otururken Tarık ile el sıkışıyor, Tarık'ın kendisini onlara tanıtmasıyla o da onlarla el sıkışıyordu. Diğer iş adamların asistanlarıyla el sıkıştığında, onların yüz ifadelerini gördü. Kendinden emin gibi görünen, egolu ve savaş ilan eden bakışlarıyla bakıyorlardı, sanki kendisine. Ama onlara vereceği bir meydan yoktu, ne yazık ki! Buraya iş yapmaya gelmişlerdi, savaşa girmeye değil ancak iş camiası zaten savaş içinde değil miydi? Masal da bunlara alışacaktı, işte!


Ancak bazı el sıkıştığı asistanlar öyle gelmemişti. Daha doğrusu 2 kişi, normal sıradan bir şekilde hoş gülümsemeyle karşılamışlardı.


Yemekten önce iş konusunda önden giriş yapmışlardı. Masal da önden, her ihtimale karşı, ses kayıt cihazını açmıştı ve eline aldığı not defterine de masada olan biten ne varsa hepsini geçirmeye çalışıyordu. Bu biraz onun için zor oluyordu ama alışacaktı, zamanla. Ama tabii burada olması uzun sürer miydi, orası belli değildi! Ancak Tarık'ı öyle bir yerden yakalamalıydı ki, annesinin intikamını alabilmeliydi!


Konuşma yarıda kesilip yemekler önlerine sipariş edilirken Masal, Tarık'ın duyabileceği şekilde lavaboya gidip gidemeyeceğini sordu. Tarık'ta başını sallayarak onayladığında gülümseyerek yerinden kalktı ve lavaboya girdi.


Önce boş bir kabine girip ihtiyacını giderdikten sonra çıktı ve lavaboda elini yıkamaya başladı. O sırada da içeri, iş adamlardan birinin asistanı girince bakışlarını ona doğru çevirdi. Bu, masada en gıcık olduğu asistandı. Resmen karşıdan doğru bakışlarıyla kendisini yiyip bitirmişti. Sanki düşmanıyla karşılaşmış bir savaşçı edasıyla bakıyordu.

Bana Bir 'MASAL' anlat, BABA!Where stories live. Discover now