Bir süre sonra ikimiz de kurumuş, battaniyelerin altına girmiş ve ellerimizde çaylarla bir satış programı izliyorduk. Sassandra'nın yerinde söylenmeye başlamasıyla sıkıldığını anlamıştım.
"Colin, patenlerini kapının yanına koydum tamam mı?"
"Tamam."
"Paten mi?"
"Ah...her sene kayarız. Liswood Gölü donuyor. Aslında birçok insan kayıyor. Sen de denem-" Suyla alakalı söylediği şeyleri hatırlayınca sustum. Paten vazgeçemediğim ve hayatta bana zevk veren nadir şeylerdendi. Ve bunu Sassandra'yla yapmanın verdiği zevki sadece hayal edebilirdim.
"Güzel mi?"
"Güzel biraz hafif kalır. Doğada sorunsuzca süzülmek gibi."
Gözleri parladı. Yapmak istediğini biliyordum ama üstüne gitmek de istemiyordum. Üstüne gittiğimde bir Hulk'a dönüşüp kalbime yumruklar atmaya başlıyordu. Yine de dayanamadım.
"Denemek ister misin?"
"İsterim.. Sanırım, emin değilim."
Ve bu beni harekete geçirmek için yeterliydi.
"Burada bekle beni, hemen geliyorum."
***
"Colin, bilemiyorum."
"Bakıp duruyorsun sadece, ayaklarına geçir artık Sassandra."
Bize ait olan küçük iskelemizde duruyor ve Sassandra'nın da patenleri giymesini bekliyordum. Liswood Gölü donmuştu ve üzerinde bir sürü insan vardı. Onlardan birinin de Sassandra olması için çabalıyordum. Yaklaşık yirmi dakikadır sadece patenleri giymesini bekliyordum.
"Sassa-"
"Sikerler böyle işi. Yapıyorum."
Beklenmedik bir şekilde ayakkabılarını çıkardı ve aslında annemin olan patenleri ayaklarına geçirdi. Güzel bir başlangıç.
"Pekala buzun üstüne çıkmamız gerekiyor şimdi." dedim yavaşça. Korkup geri adım atmasını istemiyordum.
"Önce sen."
Buzun üstüne çıktım ve alışmak için birkaç dakika oyalandım. Bir dakika kadar kaydıktan sonra elimi uzattım. Şu an farkına varıyordum ama eğer Sassandra elimi tutmazsa utancımdan kendimi bu buza gömerdim.
Ve Sassandra elimi tuttu. Hatta diğer elini tutmam için de tuhaf bir hareket yaptı.
"Aman Tanrım aman Tanrım aman Tanrım..."
"İyi gidiyorsun, sakin ol."
İyi falan gitmiyordu. Bacakları titriyordu ve o kadar dengesiz duruyordu ki ikimizi birden yere düşürecekti.
"Yapamayacağım."
"Ama yaptın bile. Bak ne diyeceğim, kaymak zorunda değiliz."
Yavaşça aşağı doğru çömelirken o da benimle birlikte geliyordu.
"Ne yapıyorsun?"
En sonunda buza oturacak kadar yaklaştığımızda ellerini bıraktım ve ikimiz birden buza oturduk.
"Colin!"
"Kırılmayacak güven bana."
Buzun üzerine uzandığımda Sassandra'nın dik bakışlarını hissedebiliyordum.
"Gerçekten mi?"
Omuzlarımı silktim ve gökyüzüne baktım. Sassandra derin bir nefes verdi ve yavaşça yanıma uzandı. "Karaya adım attığımızda seni öldüreceğim."
"Kabul. Ama bak, bir korkunla yüzleştin."
"Kalbim yerinden çıkacak."
"Kalbine ve sana hiçbir şey olmayacak." dedim gökyüzüne bakmaya devam ederken.
Çocukların ve gençlerin sesleri geliyordu. Kimse buzda yan yana yatan iki genci umursamıyor ve eğlencelerine devam ediyorlardı. Sassandra'nın yanımda buza yatmış olması ve gökyüzüne bakan gözlerini görmem sesleri bulanıklaştırmıştı. Çünkü onu korkusuyla yüzleştirmiş bir kahraman gibi hissediyordum.
"Colin?"
"Efendim?"
"Her ne kadar kıçım donsa ve seni öldürecek olsam bile... Bir maddeyi daha sildik."
"Bu affedildiğim anlamına mı geliyor?"
"Evet. Evet kesinlikle affedildin."
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.