6

16 2 4
                                        

Huzur, güzel bir rüyaydı. Huzur; en sevdiğin yemek, kahkahalarla gülmek, ailenin seninle gurur duyduğunu bilmekti. Bazen, sevdiğin bir kitabın son cümlesini okuyup kapağı kapattıktan sonra yüzünde beliren sırıtış; bazense zorlu bir günün ardından girdiğin o yumuşacık yataktır huzur.

Bazense sadece bir kar tanesidir.

Arthur'a sorarsan huzuru, girdiğimiz kar tatili haftası olarak açıklardı. Barbara'ysa birkaç kokulu tütsü ve iyi müzikle huzuru bulurdu. Annem yeni kıyafetler alır, babam biraz daha fazla dinlenmenin tadını çıkarır, Bayan Snowball'un bitkileri büyür ve çiçek açar, Lulu daha fazla yer ve oyun oynardı.

Ben mi?

Dediğim gibi; huzur bazen sadece bir kar tanesidir.

Uykum ani bir sesle bölündüğünde hareket dahi etmedim. Aynı çarpma sesini duyduğumda yatağımda sola döndüm ve yorganıma iyice sarıldım. Hayır, uyanmamakta kararlıydım. Lulu'yu bir kez de onlar dışarı çıkarabilirlerdi değil mi? Geri uykuya dalmak için ihtiyacım olan sadece beş dakika dahaydı.

Pat!

"Hey! Rapunzel, sarkıt saçlarını!"

Sassandra'nın uzaktan gelen alaylı sesiyle gözlerim sonuna kadar açıldı. Yataktan doğrulduğumda camıma fırlatılan ve yavaşça aşağı doğru kayan kar topunu gördüm. Dördüncü kez. Tekrar sesini duydum.

"Hadi ama köpek balığı!"

Bu cümleyi duyduğum anda donmuş vücudum kendine geldi ve transtan çıktım. Hızla yataktan çıkmaya çalışırken tekrar cama çarpan kar topunun sesini duydum. Cama dönerken yorgan ayaklarıma dolandı ve kalkmaya çalışırken acı içinde yere düştüm. Sızlayan kolumu umursamadan ayağa kalktım ve pencereyi açtım. Aşağıda kar topu yapan Sassandra'yı görünce gülümsedim. Şapkasını düzeltirken eldivenine yapışan karlara küfretmesi dinledim bir süre. Cama fırlatmak için hazırladığı kar topunu aldı ve tam fırlatacakken göz göze geldik. Portakal dilimini andıran kocaman bir gülümseme yerleşti suratına.

"Sonunda! Benim yakışıklı köpek balığım yeni mi uyandı yoksa?" Sahte bir sinirle sordu.

"Sassandra?"

"Ta kendisi!"

O anda ondan her türlü şeyi söylemesini bekledim. Beklemediğim şeyse suratıma doğru gelen bir kar topuydu.

Eğildiğimin farkında bile değildim. Reflekslerimle gurur duyarken duvarda asılı duran Rolling Stones posterimden aşağı kayan kar topunu izledim birkaç saniye.

"Yok artık, Tanrım! Sassandra..."

"Eğer o kıçını kaldırıp buraya gelmezsen balık kafanı keserim."

Oldukça ciddiydi. Tekrar kar topu yapmaya yöneldiğinde gözlerim açıldı. "Tamam! İki dakikaya aşağıdayım. Sen... sadece ellerini karlardan uzak tut."

Pencereyi kapatıp lavoboya koştum. Onunla en son adam akıllı ne zaman konuştuğumu hatırlamıyordum bile. Son birkaç haftam çoğunlukla Arthur olmak üzere Arthur ve Barbara'ylaydım. Denk geldikçe konuşuyor ve selamlaşıyorduk. Birkaç kere eve beraber yürüdüğümüz bile olmuştu. Evinde olanlar hiç olmamış gibi davranıyordu hatta konusunu açtığımda beni susturmuştu. İyiydik sanırım. Bir türlü anlayamıyordum.

Son anda şapkamı kafama geçirerek kapıdan çıktım. Sassandra karşımda kocaman montu ve pofuduk şapkasıyla tatlı bir sevgililer günü ayıcığına benziyordu.

"Geldin! Gerçekten bu kadar çabuk geleceğini düşünmemiştim."

Ah, evet. Gelirdim.

"Eh, geldim işte." Kollarımı yana açıp kaşlarımı kaldırdım. "Ne yapıyoruz?"

Sassandra And ColinTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang