Rüzgarın camda ıslık çalmasıyla uyanmıştım. Hava durumu yaşamımın öteki tarafına geçiş yaptığımı açıkça söylüyordu. Kara bulutlarla kaplı gökyüzü hüzünlü ama hayranlık duyulasıydı. Gözlerimi saate çevirdim.
07:33
Erken kalkmıştım ve buna rağmen enerjiktim. Okulun ilk günüydü. Lulu'yu yürüyüşe çıkarır belki de sonra Arthur'la beraber okula giderdim. Ya da gitmezdim.
Lulu uyandığımı hissetmiş olacak ki patisinin kapıma sürtmesinin çıkardığı sesler geliyordu. Kapıyı açtığım anda beyaz kuyruğu havalandı.
"Güzel kızım benim, dışarı mı çıkmak istiyorsun?" Tüylerini okşarken tasmasını düzelttim. "Hadi biraz seninle hava alalım."
Bazen Lulu'nun tek ihtiyacı olan şeyin sonsuza kadar çimlerde koşmak olduğunu düşünüyordum. Ama Lisswood beni inatla mutlu etmediği gibi güzeller güzeli Lulu'nun da mutlu olmasını istemiyordu. Dışarında ayaz vardı. Buradan bile Lulu'nun bacaklarının titrediğini görebiliyordum. Onu uzun süre dışarda tutamadım tabii, kendini hemen eve attı. Bense ceketime sarıldım ve gülümseyerek yürümeye devam ettim. Gözüme ilk çarpan şey Bayan Snowball'un rengarenk çiçeklerini eve taşıması oldu. Her zamanki gibi erken kalkmış ve sevdiği işi yapıyordu.
"Günaydın Bayan Snowball," diye seslendiğimde ortanca çiçekleriyle uğraşan yaşlı mavi gözler bana döndü ve sevinçle parladı.
"Ah, günaydın Colin! Gel de sana taze çöreklerimden vereyim, az önce pişirdim, sıcacıklar, annenlere de götürürsün," dedi. Yüzünde asla kaybolmayan o tatlı gülümsemesi vardı. Belki yaşı ilerlemişti ama hayatımda gördüğüm en genç ruhlu ve sevecen insandı.
"Harika olduklarına eminim ama okula yetişmem gerek belki daha sonra. Size kolay gelsin."
"Senin böyle bir beyefendiye dönüştüğünü görmek beni çok mutlu ediyor Colin. Harika bir genç adam oldun, bunu her fırsatta Vanessa'ya da söylüyorum." Bir an durakladı ve eski anıları canlanmış gibi parlak gözlerini evimizde gezdirdi. "Seni mutlaka bekliyorum Colin ve Vanessa'ya sevgilerimi iletmeyi unutma tatlım."
"Elbette Bayan Snowball," dedikten sonra Arthur'un numarasını tuşladım ve uzun bir süre açmasını bekledim.
"Ne?" Uykulu sesi oldukça huysuz çıkıyordu.
"On dakikaya evinin önünde olurum, aşağı in."
"Siktir git Colin."
"Bekliyorum," diyerek telefonu kapattım. Hava ısınmaya başlamıştı, kaldırımda ilerlerken sokağımı inceleme fırsatı buldum. Fıskiyeler açılmıştı, ıslanmamak için kaldırımdan inip yola geçtim. Arkamdan gelen hızlı arabanın sesini duymamla kenara çekilmeye çalıştım ve olan o anda oldu. Arabanın camından ilk Kevin'in başını gördüm ardından da suratıma fırlattığı poşeti...
Her şey ağır çekimde yaşandı. Poşet üstüme gelirken geriye doğru çekilmeye çalıştım ama acele ettiğim için ayaklarım birbirine dolandı ve popomun üstüne düştüm. Poşet de benimle aynı zamanda yeri boylarken uzaklaşan arabanın içinden gelen kahkahaları duydum.
"Yemeğin tadını çıkar Small!"
Araba hızla uzaklaşmaya devam ederken üstümü silkeleyerek kalktım. Bazen bu kadar küçük bir yerde yaşadığım için lanet ediyordum. Yere baktığımda poşetten saçılmış poğaçaları gördüm.
"Götler."
Bütün hepsini toplayıp yandaki çöp kutusuna attım. Bu gerizekalılara sinirlenmemeyi ilk seneden öğrenmiştim. Artık onlara sadece üzülüyordum. Üzülüyor ve acıyordum.
ČTEŠ
Sassandra And Colin
TeenfikceLisswood'a yeni gelen Sassandra, birden ilgi odağı olur ve hayatı oldukça sıradan geçen Colin'in yaşamına bir gök taşı gibi girer.
