"Kekeleyip durma eşek sıpası! Sanki bir şey yaptık, ne kötülüğümü gördün şimdiye kadar" dedi gözlerini büyütüp suratıma bakarken. Benim korkmuş bakışlarımı görünce gözlerini devirdi ve odadan çıktı.

Odadan çıkmasıyla Jungkook'un yanına doğru yürüdüm. Yanına oturdum yavaşça, masumca uyuyordu. Alnındaki saçları geriye atmak için elimi uzattım. Elimin alnına değmesiyle, irkildim.

"Kookie?!? Yanıyorsun" ellerimi yanaklarına boynuna bastırdım. Çok ateşi vardı. Telaşla uyandırmayı denedim

"Kookie kalk hadi! Banyo yapman lazım çok ateşin var" dedim omuzlarından tutup vücudunu sarsarken. Uyanmadı...

Korkuyla yerimden kalktım. Su ile doldurduğum bakır tası ve en sevdiğim pamuk gömleğimi kesmem sonucu oluşmuş bez parçalarını aldım ve yanına koştum. Hızla üstündekileri çıkarmaya başladım. Üst tarafı çıplak kalınca ince örtüyü üstüne örttüm ve tasta ıslattığım bezleri alnına boynuna koltuk altlarına koymaya başladım. Elime aldığım başka bir nemli bez ile vücudunu sildim. Ara sıra dudaklarımı alnına bastırıp ateşini kontrol ediyordum ama bir gelişme yoktu. Soğuk bez parçaları vücuduna değdikçe titriyor onun dışında bir tepki vermiyordu

"Ne oldu sana Kookie?" Onu bu şekilde kendinden geçmiş ve acı çekerken görmek bana hiç iyi gelmemişti. Dişlerini sıktığı için kasılmış olan çenesinde gezdirdim parmaklarımı. Kapının tıklanmasıyla duruşumu düzelttim.

"Gelin lütfen" kapının açılmasıyla önce Minhyuk onun arkasından hekim olduğunu tahmin ettiğim yaşlıca bir adam girdi içeri.

"Hekim getirdim Taehyung-ah" dedi Minhyuk gülümseyerek. Hekim Jungkook'un yanına oturdu ve dikkatlice kontrol etmeye başladı.

"Bu mantarlardan fazlaca yemiş sanırsam" dedim pantolonumun cebinden çıkardığım mantarları hekime uzatırken. "Ateşi var, ilgilendim ama düşüremedim" suratım bir anda düşmüştü.

Hekim son kontrollerini yaptıktan sonra bana döndü

"Mantar midesini bozmuş, üşütmüş ayrıca. İyi bakılması gerek. Bir ilaç karacağım midesi için yarın sabah elinize ulaşır o zamana kadar ateşinin yükselmesini engelleyin"

"Sağolun efendim" dedim hekime minnetle bakarken. Gülümsedi ve kapıya yöneldi. Minhyuk kapıdan çıkmadan önce sordu

"İstediğin bir şey var mı Tae? Yardımcı olmak için kalabilirim."

"Kırmızı ahududu bulabilir misin? Onun dışında bir isteğim yok ben ilgilenirim"

"Sabah hekimin ilacıyla beraber getiririm" dedi Minhyuk çıkıp kapıyı örtmeden önce. Onun dışarı çıkmasıyla bakışlarımı dağ tavşanıma çevirdim

"Çok korkuttun beni kötü tavşan" dedim sitemle. Solgun yüzünü görünce içim cız etti. Ellerimle saçlarını okşadım

"İyi olacaksın bebeğim" yanağına bir öpücük kondurdum. Bu öpücük bana ormanda dediği şeyleri hatırlattı. Bir anda irkildim

"Gerçekten beni mi seviyordun Kookie?" dedim titreyen göz kapaklarına şefkatle bakarken. Gözlerimin dolmasını engelleyemedim

"Benim yüzümden acı mı çektin tavşanım?" derin bir nefes aldım içime

"Söylesene, benim yüzümden mi öldü o kadar papatya?" kıkırdadım. "Yani sen beni seviyorsan, Arundati senin filinse ve ben sensiz bir hayat düşleyemiyorsam sen misin benim kaderim?" dedim parmak uçlarımla kirpiklerini okşarken. İç çektim

destiny ಇ taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin