Bölüm 29

1.2K 46 3
                                    


Arkadaşlar bu üç hafta içerisinde bölümlerde aksamalar olabilir. Umarım anlayışla karşılarsınız . Hepinizi ki özellikle bütün 'BEREMİR'okuyucularını seviyorum .

İyi okumalar...❤️❤️

İhanet göletinin içinde yüzerken kendimi boğuluyormuşum gibi hissediyordum. Omuzlarımdaki yükler artık ruhumu incitmeye başlamıştı . Beynim uyuşukluk içinde sızlarken bedenim kendini ayakta durmaya diretiyordu.

Aynalara bakamıyordum artık. Önümde göreceğim aksimde farklı bir ruh çıkar diye korkar olmuştum. Kendimle yalnız kalkmaktan da korkuyordum. Bir blok ötede konaklayan delicesine özlediğim dostum, sırdaşım bir yılandı. Onun o eski yağlı kollarını sarmalayıp doyasıya ağlamayı içimi dökmeyi o kadar isterdim ki , ama olmuyordu . Ona güvenemezdim.

Sena vardı ama bazende yoktu . Sanki onunla konuşurken arada dalıp gidiyor , iç çekerek bir şeyler düşünüyordu. Sorduğumda ise gülerek lafı geçiştiriyordu. Her ne kadar bana Tartarusta en yakın kişi o olsa da kendisi bana içini dökmeyene dek duygularımıda bastırmalıydım. Konseyden sonra annemde rüyalarıma girmiyordu. Annemle ilgili bilmediğim şeyler vardı . Bunun üzerinde çok düşünememiştim. Son darbe olarak yiyeceğim kazığı düşündüm. Öz annemde... veya öz annem saydığım kişidende bir darbe yemek istemiyordum.

Hades ile durumumuz oldukça karmaşıktı . Hades'i görmeden önce engelleri aşamazken daha güvenli hissediyordum kendimi. Taştan olan kalbi gün geçtikçe daha da soğuyor , bakışları gittikçe kömürleşiyordu. Çok karşılaştığımızda söylenemezdi zaten. O benden kaçıyor demeyi çok isterdim ancak içimdeki hisleri bastırmaksızın o muhteşem teninin fresh kokusunu aldığım gibi kaçacak delik arıyordum.

Tartarustan kurtulmanın bir yolu yoktu. Umut ışığım çoktandır kaybolmuş ,yolumu aydınlatacak bir mum arıyordum.

Dikizlediğim tavandan gözlerimi ayırarak yatağımda doğruldum. Esnemelerimin ardından ipek perdeyi çekiştirerek gün ışığını odama doldurdum. Aksimden korkar halim camın önündeki yansıma da belirince gözlerime inanamadım . Gerçekten korkulacak bir haldeydim . Büyük odanın içinde koşar adımlarla üzerine örtü örttüğüm aynanın önünde bir kaç saniye bekledim .

Elim örtüye yavaşça gitse de kavrayıp çekişim bir anlıktı. Tenim yeni uyanmışlığın mahmuriyetini vermişken saçlarım çalı süpürgesine dönmüş gözümün altındaki koyu halkalar bana adeta sırıtıyordu. Dudaklarım kurumuş gece boyu üzerime inek oturtulmuş gibiydim ya da kamyon çarpmışa döndüm diyebilirim.

Sanki bütün aklımdan geçen kelimeler karşımda duran aksimin nefes bulmuş haliydi. Sol elim belimdeyken sağ elim tereddütle koca bir o olmuş ağzıma uzandı. Etrafa gönderdiğim ses dalgaları boyumu dahi aşıyordu. Kapı çalınmadan içeriye 4 muhafız Sena ile beraber 2 hademe içeriye girdi. Endişeli gözlerle bir bana bir odaya bakıyorlardı. Uykularından yeni uyanmış sersemlikle derin bir nefes eşliğinde omuzlarını düşürdüler. Sena ve iki hademe önümde durup anlamak istercesine bana baktıklarında bedenim ağır hareketlerle yere çöktü. Çıplak dizlerim fayansla birleştiğinde iri gözlerle Sena'ya bakındım.

"Benim acilen bakıma ihtiyacım var Sena... "

Hademeler ellerini önünde birleştirerek sırıttılar. Sena
" korkuttun bizi." derin bir nefes aldı. "Bir şey oldu sandık. "

Ayaklanarak Senaya dönecekken yansımamı hatırlayarak aynanın yanındaki komidinin üzerine serpe serilmiş olan örtüyü aynanın üzerine geri fırlattım.

"Sanırım pörsümüş yüzüne biraz renk , ımm...Biraz estetik katsak güzel olur "deyip ihtişamla sıralanan inci dişlerini etrafa gururla sergiledi
" dediklerin şu an kulağıma muhteşem geliyor. Ancak estetik istemiyorum beni eski halime döndür yeter... "

BEREMİRWhere stories live. Discover now