POYRAZ KARAYEL " AYŞEGÜL-POYRAZ"

657 11 11
                                    

Selam Okurlarım

Bu bölümü @edhofan a armağan ediyorum.. Onun benden uzun bir süre önceki isteğiydi.. Yazmak bugüne kısmet oldu.. Geciktirdiğim için özür dilerim... Umarım Beğenirsin

POYRAZ KARAYEL

Poyraz Karayel için zor bir gün daha başlıyordu.. O karanlık tozlu bir oda da elleri zincirle havaya asılmış bir şekilde bekliyorlardı... Kaç saniye dakika saat gün ay yıl olmuştu o cehenneme gireli hatırlamıyordu Poyraz Karayel... Ama bir şeyi çokk iyi hatırlamaktaydı. O da canının çok yandığı idi..

Canı yanıyordu Poyraz'ın.. Peki sebebi neydi?.. Her gün yediği dayak mıydı? Hayır.. Peki sopa mı? Yok.  Sürekli sokulup durduğu soğuk sular.. Ya da Sırtına göğsüne vücudunun her yerine atılan kırbaçlar... Değil.. Ona verilen bilmem kaç yüzlük binlik voltluk elektrik.. Hiç değil?

Özlemdi onun canını yakan şey... Özlemden başka bir şey değil di.. Canından çok sevdiği oğlu Sinan ve aşık olduğu" Benim ömrüm sensin " dediği Ayşegül'e olan özlemii.. Kendisinden çok onları düşünüyordu. Acaba iyiler miydi? Ne yapıyorlardı?  Sinan'ın dersleri nasıldı? Zorlanıyor muydu derslerde? Gerçi ne zorlanacak zehir gibi çocuk. Babasına çekmiş zekası... Peki ya Ayşegül... O nasıldı? En son haberi olduğunda baya bir kötü olduğunu öğrenmişti Poyraz...

Bu düşüncelerden onu sıyrıltan şey demir kapının sinir bozucu bir sesle açılmasıydı. Alayla gülümsedi.

POYRAZ:  Hah..Sonunda geldiniz valla. Benim de canım sıkılmaya başlamıştı.. Eeee söyleyin bakalım bugünkü menüde neler var?.

İçeriye gireni görünce yüzündeki alaycı gülümsemesi yerine şaşkınlık almıştı..

POYRAZ: Ayşegül..

İçeri giren Ayşegüldü. Gülümseyerek Poyraz'a doğru yürümeye başladı.

POYRAZ: Ayşegül ne işin var senin burada? Nasıl buldun burayı?

Ayşegül bir şey demeden Poyraz'ın yüzünü okşayınca Poyraz da gözlerini kapadı.

AYŞEGÜL: Seni çok özledim

POYRAZ: Ben de Ayşegül ben de...

Ayşegül cebindeki anahtarı çıkarıp Poyraz'ın elini çözdüğünde Poyraz da kendini hemen yere bıraktı. .Çöktü. Ayşegül de yanına çöktüğünde sımsıkı sarıldı Poyraz. Sevdiği kadının yüzünü öpmeye başladı. Öptükçe ağlıyordu.

POYRAZ: Ayşegül git buradan. Görmesinler seni. Görürlerse öldürürler. Git

Haklıydı Poyraz.. Hem de çok... Eğer bu cehennemdeki adamlar görseler Ayşegül'ü yaşatmayacakları kesin bir gerçekti. Yaşatsalar bile Poyraz'a ne yapıyorlarsa aynısını yapacaklardı. Poyraz dayanabilirdi ama Ayşegül dayanamazdı ki.

AYŞEGÜL: Bir şey yapamazlar merak etme. Gel benimle..

Ayağa kalktı Ayşegül.. Sevdiği adamın elinden tuttu. Beraber yavaş yavaş yürümeye başladı. Önlerinden birileri her geçtiğinde Poyraz'ın içini endişe kaplıyordu.Aynı zamanda bir şey anlamıyordu. Önlerinden geçenler niye bu ikiliyi gördüklerinde silahlarını çıkarıp durdurmaya çalışmıyorlardı. Niye öyle sakince geçiyordu?. Acaba görünmez mi oldular?  Normalde Poyraz hücre gibi yerde bir sürü çığlıklar duyardı. Acı ile kıvranan insanların çığlıklarını... Şimdi onların sesi yerine niye müzik sesleri vardı. Çok hoş kulağa çok güzel gelen melodiler.. Bir an için düşündü. Ölmüş olmalıydı.. Kesin ölmüştü.

POYRAZ: Ayşegül

AYŞEGÜL: Efendim

POYRAZ: Öldüm demi ben. Size kavuşamadan . O iğrenç yerde öldüm.

Ayşegül sadece gülümsemekle yetindi.

POYRAZ: Yok yok  kesin öldüm. Bu olanların başka bir açıklaması yok.

Bir an gözüne ışıklar girdi Poyraz'ın.. Ve giren ışıklardan rahatsız olduğu için hemen başını eğdi. Ama çevresine baktığında ise acayip şaşırdı.

POYRAZ: Ohaa

Sağına soluna önüne arkasına aşağısına yukarısına baktı.. Her yer yemyeşildi. Ağaçlar çiçekler şelaleler sular kuş sesleri vardı. Kendine baktığında işkencede olduğu hali yoktu.  En sevdiği giysiler vardı üzerinde ... Normal bir Poyraz Karayel olmuştu

Aradan 20 25 dk geçmişti. Poyraz ve Ayşegül kırların üzerinde kurulu dört dörtlük bir sofrada yemek yiyorlardı . Yerken de sohbet ediyorlardı.

POYRAZ: Hepsi manyak bunların valla ya

AYŞEGÜL: Öyleler gerçekten.

Poyraz bir an duraksadı. Oğlunu hatırladı

POYRAZ: Sinandan haberin var mı Ayşegül?

Ayşegül gülümseyerek başını salladı.

AYŞEGÜL: Ben de tamda Sinandan bahsedecektim. Bu dönem karnesini aldı.

POYRAZ: Hadi ya. Durum nedir?

AYŞEGÜL: Takdir ve onur belgesi +okul birinciliği

Poyraz bu duydukları karşısında kahkaha atmaya başladı

POYRAZ: Heyt be!! Kimin oğlu be. Hep derim bu çocuk deha. Zehir gibi diye. Aslanım benim.

Dedikten sonra durgunlaştı

AYŞEGÜL; Poyraz

POYRAZ: Ben ona söz vermiştim dönem sonunda okul birincisi ol. İstediğin bilgisayarı bisikleti alacam istediğin yere götürücem diye .. Ayşegül ben tutamadım sözümü . Sen tut benim yerime.. İstediği neresi varsa götür bilgisayarını bisikletini al.

AYŞEGÜL: Hala almak için bir şansın var Poyraz.

Ayşegül Poyraz'ın yanına iyice yaklaştı . Yüzünü avuçlarının içine iyice aldı

AYŞEGÜL: Bizim için dayandın bugüne kadar. Şimdi de aynısını yap. Bizim için dayan. Sinan için benim için.. Daha yaşanmamış ve yaşayacağımız ne kadar güzel gün varsa onlar için dayan. Görücez birbirimizi yeniden tekrardan. Ben seni bekliyorum ve ömrümün sonuna kadar da bekleyeceğim.  Bunu bil ve dayan tamam mı?

POYRAZ: Tamam Ayşegülüm. Söz sizi tekrardan görmeden ölmeyeceğim söz.

Bu iki aşık birbirlerine sımsıkı sarılırken arkadan sel geliyordu. .

POYRAZ: AYŞEGÜL!!!

Poyraz Karayel uyandığında her şeyin bir rüya olduğunu anladı. ormanda değildi. O cehennemdeydi. Ayşegül yoktu yanında.. İşkence etmek üzere bekleyen adamlar vardı.  Bu rüyadan ona bir şey kalmıştı. Eskisinden de daha güçlü olmuştu. ..

" Söz Sinan Söz Ayşegül. Ne pahasına olursa olsun yanınıza gelicem. Sizi bulucam Sözz!!"

VEEE SONN

SİZLERE İYİ SAHURLAR

💐 KARIŞIK SENARYOLAR 💐 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin