15. Bölüm ~

3.9K 254 13
                                    

Love Struck ~

Çeviri: Luinkh

15. Bölüm – “İkinizin iyi anlaştığını görmek güzel.”

“Neler oluyor?” Merdivenlerden inerken sordu Sehun’un annesi.

“Biz…” Geveledi Sehun. “Dondurma yemek için dışarı çıktık.”

“Ona tokat attığını duydum.” Pat diye söyledi Kai. Sehun ona telaşlı bir bakış attı.

Sehun’un annesi kaşlarını çattı. “İkiniz neredeydiniz?”

“Az önce dondurma yemek için dışarı çıktığımızı söyledi. İkimizin yakınlaşmasını istiyordun değil mi? Neden sinirlisin?” Bu sefer Kai kaşlarını çatıyordu.

“Ve benden izin almadan mı gittiniz?”

“Oğlun değilim ki senden izin alayım.”

Başparmaklarıyla şakaklarını ovdu. “Demek istediğim bu değil. İkinizin yakınlaştığını görebiliyorum. Bunun için mutluyum. Ama ben Sehun’u arıyordum.”

“Telefondan arayabilirdin.” Kai onu kulak tırmalayıcı bir tonla tersledi ve hızla üst kata ilerledi. “Yarın Sehun’u ailemi ziyaret etmeye götürüyorum.”

“Okulu var.”

“Tabi ki okuldan sonra.”

“Kai, konuşmamız gerek.”

“İyi. Beni nerede bulacağını biliyorsun.”

Annesi Sehun’a döndü. “Ona söylemek zorunda mıydın?” Diye sordu.

Annesi belli ki Kai’nin Sehun’a sarıldığını fark etmemişti. “Öyleyse ne olmuş? O aileden değil mi? Yoksa sadece senin ailen mi?”

“Sehun, bir gün için yeterince tartıştık.”

“İyi. Çünkü ben de yorgunum.” Sehun odasına yöneldi. Sehun’a tokat atmasına sinirlendi diye Kai’nin annesini nasıl da terslediğini düşünerek yerinde zıplıyordu.

**

Tamamen dürüst olması gerekirse, Sehun Kai onu okuldan aldığından beri heyecanlıydı. Ve şimdi Kai’nin ailesinin evine gidiyorlardı.

“Annemle öyle sert konuşmak zorunda değildin dün gece, biliyorsun.” Mırıldandı Sehun.

“Sana nasıl muamele ediyorsa bana da öyle muamele etmeye devam ediyor. Şu saatte uyumalıyım, şu kıyafeti giymeliyim diye emir veriyor. Onu suçlayamam. Hala olgunlaşmamış olduğumu düşünüyor. Ki öyleyim de. Ama bu da hayatın eğlenceli yanı, değil mi? Büyümek? Bir şeyleri tecrübe etmek?”

“Ama sana her şeyi nasıl yapman gerektiğini mi söylüyor?”

“Gibi gibi.” İç çekti Kai. “Onun hakkında kötü konuşmak istemiyorum çünkü onun sayesinde kız kardeşim mutlu ama bazen sadece evden kaçmak, çığlık atmak istiyorum.”

“Her zaman çok sessizsin. Bu kadar sinirlendiğini bilmiyordum.”

Bir eli direksiyondayken diğer eliyle de Sehun’un baldırını nazikçe sıktı Kai. “Bugün mutluyum. Bu atmosferi bozmayalım.”

“Peki.” Gülümsedi Sehun. Kai bugün mutlu görünüyordu.

Öğlen trafiğine rağmen 30 dakikada eve ulaşmışlardı.

“Bekle.” Seslendi Kai Sehun arabadan indiğinde. Sehun’a ulaşmak için arabanın etrafında yürüdü ve Sehun’un okul gömleğinin yakalarını kavradıktan sonra onu öpmek için birden yakınına çekti. “Seni öpmemiştim.” Geri çekildikten sonra gülümsedi Kai. Sehun bunu seviyordu. Kai’nin bulduğu her fırsatta onu öpmesini seviyordu.

“Ailen için hiçbir şey almadın mı?” Sordu Sehun.

“Eun Soo’nun parasıyla onlara bir şey almak istemedim. Part-time çalışıyordum, ama annen bırakmamı istedi.”

“Kocasının bir kahve dükkanında çalıştığını görmek istemezdi.” Dalga geçti Sehun Kai kapı zilini çalarken.

“Sen ister miydin?”

“Kocamın bir kahve dükkanında çalıştığını görmeyi mi?”

“Evet.”

“Muhtemelen hayır.”

“O zaman iyi bir meslek sahibi olmalıyım.” Böbürlenerek gülümsedi Kai.

“Boşuna uğraşma. Çünkü asla kocam olamazsın.” Sehun’un amacı sakin bir tonda söylemekti ama sesi beklenilenden daha sert çıkınca Kai’nin kaşlarını çattığını fark etti.

Kapı açık bir vaziyete geldi. “Kai!” Annesi mutlu bir yüzle çığlık attı ve kollarına atladı, ağlamaya başladı. Ağlayarak Kai’ye sarılıyordu.

“Anne, ağlamayı bırak.” Kai zorla gülümsemeye çalıştı ama Sehun gözlerindeki acıyı görebiliyordu. Kai annesinden geri çekildi. “Ben iyiyim. Endişelenme. Eun Soo bana iyi bakıyor.”

Yanaklarını sildi. “Hadi içeri girin. Sehun.” Kadın ona da gülümsedi.

“Ona aldırış etme.” Fısıldadı Kai Sehun’a. “Bu fikre en başından karşıydı.” 

Sehun cevap olarak bir kez kafa salladı eve girerken. Ev sıkışık görünüyordu ama ev gibi hissettiriyordu. Eve ilk adımını attığında çok küçük olduğunu düşünmüştü ama saniyeler sonra mobilyaların yeni marka olduğunu fark etti. Annesi kesinlikle insanlara nasıl rüşvet vereceğini biliyordu. İç çekti Kai’yi mutfağa doğru takip ederken.

“Minji nerede?” Ağzına bir çilek atarken sordu Kai.

“Odasında. Müzik dinliyor.” Annesi Kai burada olduğu için gerçekten mutlu görünüyordu. “Baban işte.”

“Biliyorum.”

Sehun gergince bir köşede beklerken Kai’nin annesi sıcak bir şekilde onunla konuştu. “Sehun, biraz daha bekle. Yemek yakında hazır olur.”

“Ben iyiyim.” Gülümsedi Sehun.

“Açlıktan öldüğünü söyleyebilirim.” Dalga geçti. Kai’nin annesi komik bir kadındı. Bir dakika ağlıyor ardından kıkırdıyordu.

“O zaman biz önce gidip Minji’ye bakacağız.” Kai Sehun’u mutfaktan çekiştirdi.

“Hoş bir kadın gibi görünüyor.” 

“Öyle.” Dedi Kai. “O gece annemle konuşmadın mı?”

“Hayır. Çünkü senin itirafınla şaşkına dönmüştüm.” Sehun Kai’nin yanaklarının pembeleştiğini görebiliyordu.

“Sevimsiz değildim, değil mi?”

“Tamamen öyleydin.” 

Bir odaya girdiler ve Minji’yi kulaklıklarını takmış yatağında oturur bir halde buldular. Kai ona yaklaşırken Minji kafasını kaldırdı ve ona baktı.

“Nasılsın, Minji?” Kai onu kafasının üstünden öptü ve Minji çoktan genişçe gülümsemeye başlamıştı. Elini Kai’nin yüzüne getirdi ve hafifçe yüzünü okşadı. “Sehun’u hatırlıyor musun?”

“Selam.” Sehun yapabildiği en iyi şekilde gülümsedi. Nedenini bilmiyordu ama bu zavallı kızın karşısında sırıtmayı doğru bulmuyordu sadece.

Minji gülümsemesine karşılık verdi.

“Minji, ona beni seviyor mu diye sormanı istiyorum.” Dedi Kai yatağa otururken. Sehun’un aniden boğazı kurumuştu. “Sehun bunu hiç söylemiyor. Onu bir yere bağlamalı ve o kelimeleri zorla söyletmeliymişim gibi hissediyorum.” Minji’yle beraber güldü. Minji gülüyordu, bu Sehun’un Minji’den duyduğu ilk sesti.

Minji kafasını kaldırdı ve Sehun’a baktı. Sehun aniden kızardı, yüzü domates gibi olmuştu. Kai’nin bir kızın önünde ona bunu yaptırmasına inanamıyordu.

“Ah hadi ama, Oh Sehun, Onu üzme.” Dalga geçti Kai. “Sadece söyle şunu.”

“Çocuklar, yemek hazır.” Kai’nin annesi odada görünüverdi, Sehun’u tamamen kırmızı olmaktan kurtarmıştı. Eğer Sehun itiraf etse sanki Kai gülermiş gibi hissediyordu.

Hızla odadan çıktı ve yemek masasına doğru Kai’nin annesini takip etti.

Herkes sandalyede otururken Minji tekerlekli sandalyesinde oturuyordu.

Kai en başta Minji’yi yedirdi ama Minji kendi başına yemekte ısrar etti. Ve bu da tüm yemeği kucağına dökmesine neden olmuştu. Kai kaşığı aldı ve yeniden Minji’yi yedirmeye başladı.

“Bizi sadece doğum gününde mi ziyaret edebiliyorsun?” Sordu Kai’nin annesi, ayıplarcasına kafasını sallıyordu.

“Doğum günü?” Sehun’un nefesi kesildi. “Bugün senin doğum günün mü?!”

Kai kardeşine odaklanmış bir halde gülümsüyordu.

“Bana söyleyebilirdin. Sana hediye falan alırdım.” Eğer şu an yalnız olsalardı, Kai ‘Ben sana sahibim’ ya da ‘Bana kendini hediye et’ gibi yaramaz şeyler söylerdi.

“İkinizin iyi anlaştığını görmek güzel.” Düşüncesini söyledi Kai’nin annesi.

“Onu üvey babam olarak değil… arkadaşım olarak görüyorum.” Cevapladı Sehun.

“Bu daha iyi. Kai’nin genç bir oğlana babalık yapmasını istemem.” Güldü Kai’nin annesi. “Baba demişken, Kai, karın çocuk sahibi olabiliyor mu?”

Kai kaşığını yere düşürürken Sehun da neredeyse yemeğinde boğuluyordu.

“Anne!” Bağırdı ona Kai.

“Ne? Torunlarım olabilir mi öğrenmek istiyorum.” Belli ki, Sehun’u torunu olarak görmüyordu, bu Sehun için iyi bir şeydi ve onu gücendirmiyordu bile.

Kai Sehun’a rahatsız olmuş bir bakış attı. “Umarım doğurgandır.” (Ç/N: Başka türlü çeviremedim :D) Ekledi Kai’nin annesi.

“Anne, lütfen dur.” Dedi Kai.

“Çocuklarının olmasını istemem yanlış bir şey mi?”

“Şimdi değil. Hala çalışıyorum.”

“Ya senin çalışmaların bittiğinde o artık doğum yapamazsa?” 

Sehun bu konuşmayı dinlerken kendini tam buraya gömmek istedi.

“Gitmeliyiz.” Dedi Kai aniden. “Sehun’un yarın okulu var.”

“Oh. Biraz daha durun.” Israr etti annesi.

“Tekrar uğrarım. Yemek için teşekkürler. Görüşürüz, narin kız.” Minji’nin yanağını öptükten sonra eliyle Sehun’a kalkması için işaret verdi.

“Teşekkürler, Bayan Kim. Umarım yakında görüşürüz.” Sehun eğilerek selamladı.

“Üzgünüm.” Özür diledi Kai aceleyle evden çıkarlarken.

Sehun hiçbir şey söylemeyip sadece kafasını salladı.

**

Geri döndüklerinde Sehun'un annesi çoktan evdeydi. Sehun her zamanki gibi mutfağa doğru aylak aylak ilerlerken Kai koltukta Sehun'un annesinin yanında oturuyordu.

"Ee. Ne yaptınız?" Diye sordu.

"Hiçbir şey. Yemek yedik. Hepsi bu." Cevapladı Kai. Sehun annesinin cevabını dinlemek için mutfağın girişinde durdu.

"Kulağa iyi geliyor. Sana alışmasına sevindim. Ama yine de onun arkadaşı değil ebeveyni olduğunu unutma. Yani kankalar gibi sürekli takılmayın. Ona karşı otoriter ol."

Sehun Kai'nin herhangi bir cevap verişini duymadı. Kendine bir bardak su kapıp yeniden oturma odasına ilerledi. "Bugün senin doğum günün, değil mi?" Sehun'un annesi Kai'nin kulağına doğru mırıldanırken Kai'nin bakışları Sehun'un kaşları çatılmış yüzüne sabitlenmişti. Elini Kai'nin kalçasına koyduktan sonra okşamaya başladı. 

"Anne!" Annesi Sehun'un varlığını fark edebilsin diye sesini kasıtlı olarak yükseltti Sehun.

"Ah, Sehun." Kai'den uzaklaştı annesi. "Bugün ödevin var mı?"

"Evet."

"O zaman ödevlerini yap. Tatlım, eğer arkadaşının evine gitmek istiyorsan, gidebilirsin. Bugünlük izinlisin. Dün gece sana vurduğum için kötü hissediyorum." Ayağa kalktı, Kai'yi de kendiyle birlikte çekiştirdi. Kai Sehun'a üzgünce surat asıyordu. "Odamda olacağım. Kai'yle konuşmam gerek." Sehun'u 6 yaşında mı sanıyordu?

Annesi Kai'yi çekiştirerek yanından geçerken Sehun annesine ters ters bakmamak için kendini zor tuttu. Kai yardım falan istiyormuş gibi görünüyordu. Dün geceki tavırlarıyla Sehun'un annesini kızdırmış olmalıydı. Muhtemelen annesinin Kai'yi şu an böyle zorlamasının sebebi buydu. 

"Kai." Sehun seslendi ve annesi durdu. "Bana yardım edebilir misin? Okul ödevimde zorlandığım kısımlar var." Kai'nin işletme okuduğunu hayal meyal hatırlıyordu. "Yarın ekonomi ödevimi teslim etmem gerek." Yalan söyledi. Öyle bir ödevi yoktu.

Sehun'un annesi kaşlarını çattı. "Kai muhtemelen yorgundur, Sehun. Neden arkadaşının evine gidip ödevini onunla yapmıyorsun?"

"Yardım edebilirsin, değil mi?" Sordu Kai'ye Sehun.

Kai elini karısının tutuşundan kurtardı. "İlk defa benden yardım istiyor. Sanırım ona yardım etmeliyim." Dedi Eun Soo'ya.

Sehun'un annesi derince iç çekti. "İyi. İşiniz bittiğinde yatın hemen." Odasına ilerlerken surat asıyordu.

Kai hızla Sehun'a ilerledi ve Sehun'u hafifçe yerden kaldırdıktan sonra sertçe merdivenin korkuluğuna yasladı.

"Demek ekonomi dersin kötü, huh?" Sırıttı Kai.

**

Ekonomi dersi çoktan unutulmuştu, Kai ve Sehun yine sevişiyorlardı. Bu kez, Sehun Kai'nin her zaman bahsettiği şu aşkı hissetmesini istiyordu.

Kai yerine, bu sefer ağzına alan kişi Sehun'du. Kai sırtını yatak başlığına dayamış bir şekilde otururken, Sehun onun bacakları arasındaydı, dudakları Kai'nin şaftını güzelce sarmıştı. Elleri Sehun'un saçlarını kavramıştı Sehun kafasını aşağı yukarı hareket ettirip, Kai'yi sertçe emerken yanaklarında çukur oluşuyordu. Kai'nin göğsü kuvvetlice inip kalkıyordu, Sehun uzunluğunu yaladığı her seferde sessizce inliyordu. 

"Yeterli." Kai emretti ve Sehun'un yüzünü kendine doğru çekti böylece ağzına boşalmadan önce Sehun'u öpebilirdi. Sehun dizleri üzerinde kalktı, şimdi Kai bacaklarının arasındaydı. Kai'nin Sehun'un kalçasındaki elleri, kasıkları Kai'nin göğsüne değinceye kadar genç olanı kendine doğru çekti. Sehun başını eğerken Kai de Sehun'u öpebilmek için yukarı uzandı. Kai yavaş yavaş onu makaslarken, Sehun Kai'nin kucağına yerleşip ereksiyonunu içine alma zevkini tatmıştı.

Sessiz olmaları gerekiyordu, bu yüzden Kai Sehun'un içine girip çıkarken Sehun inlemelerini bastırmak için Kai'nin omzunu ısırmak zorundaydı.

"Sehun." Fısıldadı Kai, nefes nefeseydi. "Bu daha ne kadar... devam edecek?" Diye sordu.

Sehun gözlerini zor bela açık tutuyordu ve Kai'nin ne sorduğunu anlayamamıştı bile. "Ne?"

"Bunun... üstesinden gelmek... zorundasın, değil mi?"

Sehun kendini Kai'nin üzerinde sallandırmayı bıraktı ve ona baktı. "Ne demek istiyorsun?" 

"Tüm hayatın boyunca bunu yapamazsın, değil mi? Hayallerini yaşamak istersin. Bu boka sadece ben battım. Senin hala şansın var."

Kai haklıydı. Sehun bunu nasıl sonsuza kadar devam ettirebilirdi?

"Haklısın. Sonsuza kadar böyle yaşayamam. Benimle böyle gizlice sevişmeni istemiyorum. Ama bekleyebilirim. Kardeşin iyileşene kadar, sen bir iş bulana kadar bekleyebilirim.

"Eğer bunu annene anlatırsak bizi anlar mı sence?" Sordu Kai. "Bize acır mı?" 

"İkimizle de yatmış olduğun gerçeğini mi? Onu değil de beni seviyor olmanı mı? Hiç kimse bunları kolaylıkla kaldıramaz. Kardeşini riske atmak istemiyorum."

Kai gülümsedi ve yüzünü Sehun'un göğsüne gömdü. "Ama seninle evlenmek istiyorum, Sehun. Seninle yaşamak istiyorum."

"Şu an en çok önemsediğim kişi sensin Kai. Seni terk etmeyeceğim." 

Kai Sehun'un göğsünü öptü ve ona baktı. "Eğer... mümkün olsaydı... benimle..." Sanki Sehun'un cevabı her şeyine bedelmiş gibi yutkundu Kai. Sorusunu devam ettirmedi ve yeniden Sehun'u ereksiyonuna doğru çekti. Kendini aşağı yukarı Kai'nin uzunluğu üzerinde hareket ettirirken ve kendi uzunluğu Kai'nin karnını sıyırıp geçerken sorusunun devamının ne olduğunu soramadı Sehun Kai'ye. 

**

Sehun henüz Kai'yi bırakmaya hazır değildi. Ama saat çoktan gece yarısını geçmişti. 

Kai Sehun'a yaramazca gülümseyip sanki hiç ayrılmak istemiyormuş gibi kendini zorla odadan çıkarırken daha gömleğinin düğmelerini bile iliklememişti. Sehun Kai'yi bu gece son kez öpebilmek için hızla eşofmanının nerede olduğuna baktı. Kai kapıya yaslanmış, Sehun'un eşofmanını giymesini bekliyordu. 

Genç olan kendini Kai'nin kollarına bıraktı ve onu sertçe öptü, dudağını ısırırken Kai geriye tökezlemişti, hafifçe kıkırdıyordu. "Mutlu yıllar." Fısıldadı dudaklarına doğru Sehun.

"Artık doğum günüm değil." Sırıttı Kai. "Ama yine de kabul ediyorum." Sehun'u tekrar öptükten sonra geri çekildi.

Sehun o an annesinin odasının kapısının açık olduğunu fark etti. Annesi kapıya yakın bir mesafede duruyordu, şaşkınlıkla ağzı açık bir şekilde ikisine bakıyordu. Kai de Sehun gibi felç olmuş bir şekilde bekliyordu. Suç-üstü-yakalandı ifadesi, bu duruma tam uyuyordu.

"Siz. Ne. Yapıyorsunuz?" Fısıldadı Sehun'un annesi, şok olmuştu.

"Sehun." Sehun'a döndü Kai. "Odana git."

"Hayır." Karşı çıktı Sehun. 

"Odana git ve dışarı çıkma." Kai Sehun'u odaya itti ve kapıyı kapattı.

Bir süre annesinin bağırışlarını duydu. Sehun yaklaşık beş dakika bekledikten sonra kendini odadan dışarı attı.

"Bunu nasıl savunabilirsin?!" Annesi alt katta bağırıyordu. Hızla aşağı ilerledi ama merdivenlerin ortasına durdu ve korkulukların arasından onları gözetleyebilmek için çömeldi. Sehun'un annesi Kai'ye sinirle bakarken Kai'nin başını eğdiğini gördü Sehun. Kai'nin yanaklarından birinin kırmızı olduğunu fark etti ve yüz ifadesi ölü gibiydi. "Ne hakla öylece gelip bana oğlumu sevdiğini söylersin?!"

"Onu seviyorum. Bu onun suçu değil. Her şey için beni suçlayabilirsin." Açıkça söyledi Kai.

"Seni suçlamak?! Senin ve ailenin hayatı için para ödeyen kişinin ben olduğunu unuttun mu?! Nasıl bu kadar bencil olabilirsin?!"

~Love Struck~जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें