Yine de bir ebeveyn olarak sakin kalmalıydım. Bir haftadır terapi desteği alıyordum. Kızıma, özellikle ergenlik döneminde, nasıl yaklaşmam gerektiğini öğrenmeye çalışıyordum. Bir baba olarak neler yapmam gerektiği, annesinin yokluğunu kapatamasam da daha az hissettirmenin yollarını öğreniyordum. Terapi desteği de amacıma sağlıklı ve doğru bir şekilde ilerlememi sağlıyordu.

Luke, terapiye gitmemden nefret etmişti. Çünkü bu yıl konsere çıkmama kararı almıştım. Luke'a albüm hazırlama sürecinin neredeyse bir seneyi alacağını söylemiş olmama rağmen konser konusunda inat ediyordu. Artık konunun Roxy, ben veya albüm olduğunu düşünmeyeceğim kadar ısrarcıydı. Bir şeylerden kaçmaya çalışıyordu. Bunu Roxy ve çocuklar da fark etmişti. Calum üzerine gitmememiz gerektiğini söylediği için bir süre onunla bu konuyu konuşmaktan vazgeçmiştim.

Roxy, turne önerisini geri çevirdiğim için üzüldüğünü söylese de hareketlerinden, bakışlarından mutlu olduğunu anlamıştım. Terapistim Roxy'nin mutluluğunun nedenini açıkladığında verdiğim kararın ne kadar doğru olduğunu bir kez daha anlamıştım.

Daisy'nin ölümü, Roxy'i annesiz bıraktığı gibi, ona sevdiklerine aşırı bağlanma özelliği de eklemişti. Hayatına giren insanları kaybetmek istemiyordu. Şimdi de dışlandığını hissetmek onu kötü hissettiriyordu. Çünkü dışlanmak hayatına giren insanlardan bir ya da birkaçını kaybetmesi demekti. Üstüne üstlük onları her gün okulda görecek olması da durumu kötüleştiriyordu.

"Böyle düşünmene sebep olan bir şey mi oldu gün ışığım?"

Roxy, doğrulup bana doğru döndü ve bağdaş kurup oturdu. Saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırıp, güç almak ister gibi elimi iki eliyle birden tuttu ve kucağına çekti. İçini çekip ellerimize bakarak anlatmaya başladı.

"Sarah'nın doğum günü partisine davet edilmemişim. Daha öncesinde de birlikte sinemaya ve havuza gitmişler. Gelecek hafta da Jenny'nin evinde buluşacaklarmış. Gruptaki herkes davet edilmiş ama bana kimse haber vermedi."

Kısa bir süre düşündükten sonra yeni bir soru sordum.

"Peki sen bunları nasıl öğrendin?"

Dudağını ısırdı. Bakışlarını bana çevirdiğinde gözleri nemliydi.

"Stella söyledi. Benim yapılan planlardan habersiz olduğumu fark etmiş, bunun haksızlık olduğunu düşünmüş. O yüzden bugün bana söyledi."

Dışlanmayı ve bunun nasıl hissettirdiğini biliyordum. Okul zamanımda da arkadaşlarım tarafından sevilmemiştim. Sadece Luke ve Calum vardı. Bir grup kurup müzik dünyasında iyi bir yere ulaştığımızda dahi sevilmeyen grup üyesi olmuştum. Her gün gruptan ayrılmam, kendim ayrılmazsam da atılmam hakkında mesajlar alıyordum. Roxy'nin benim yaşadığım şeyleri yaşamasını istemiyordum.

Doğrulup sırtımı yatağın başlığına dayadım ve onu da kollarıma çektim. İtiraz etmeden burnunu çekip kolumun altına girdi.

"Biliyorsun ben de çok fazla dışlandım. Hâlâ da dışlanıyorum."

Roxy, zümrüt yeşili gözlerini benimkilere doğru kaldırıp burnunu kırıştırdı.

"Seni sevmeyen aptaldır babacığım."

Gülümseyip onu daha sıkı sardım. Roxy benimle olduğundan beri beni sevmeyen insanlara üzülmek yerine elimdekilerin kıymetini bilmeye başlamıştım. Özellikle de Roxy'nin.

"Evet, evet bence de öyle. Ama aynı şey senin için de geçerli. Sen harika bir insansın Roxy."

Roxy, yüzünü buruşturup başını salladı.

My Little GirlWhere stories live. Discover now