6

3.5K 278 52
                                    

Roxy'i kucağıma alıp kaydırağa oturdum. Calum, koşarak yanımıza gelip kaydırağın ucuna eğildi ve kollarını uzattı.

Bana göz kırpıp "Bekliyorum bebeklerim. Korkmayın sizi tutacağım. Düşmenize izin vermem babanız burada." dedi.

Roxy'i ellerini birbirine çarpıp Calum'a uzanmaya çalıştı. Bileğimdeki tokayı çıkartıp Roxy'nin kahverengi bukleli saçlarını toplamaya çalıştım. Sabırsızlandığı belli oluyordu ama onun saçları rüzgar yüzünden yüzüme çarptıkça ona dikkat etmem zorlaşıyordu. Roxy'nin saçlarını toplamayı başardığımda kafasını sağa çevirdi ve minik pembe dudaklarını büzüp sesli bir öpücük gönderdi. Ona gülümsedikten sonra belinden sıkıca tutup kaydıraktan kendimi ittirdim. Roxy'nin eğlenceli çığlığıyla birlikte kaydık ve Calum'ın kollarını bize sarmasına kaşlarımı çattım. Kollarını sıkıca bize sardı ve heyecanla konuşmaya başladı.

"Tuttum sizi bebeklerim. Bakın korkacak bir şey yokmuş. Hadi bir daha deneyin."

Roxy, kucağımdan atlayıp koşarak merdivenleri tırmanmaya başladığında başımı kaldırıp Calum'a baktım. Hala bana sarılmaya devam ediyordu. Ashton'ın kıkırtısı bize ulaştığında ayağa kalkıp ona döndüm. Roxy'i merdivenlerin yarısında kucağına almış salıncağa götürüyordu. Roxy'nin mutlu gülüşünü duymak beni de mutlu ediyordu. O, benim sihrimdi. Calum, elini omzuma koyduğunda kızımı izlemeyi kesip ona döndüm. Luke, bizimle gelmeyi reddetmişti. Onun birden alışmayacağını biliyordum ama sürekli kendisini geri çekmesi sinirimi bozuyordu.

"Sen iyi bir babasın, Mikey. Bunu diyeceğim aklıma gelmezdi ama gerçekten iyi bir baba oldun. O, şu an bu kadar mutluysa sebebi sensin."

Kızıma bakmaya devam edip, "Onu ağlatmaktan korkuyorum. Onun babası olduğum için gurur duymasını istiyorum." dedim. Benden utandığını düşünmek bile boğazımın düğümlenmesine sebep oluyordu.

Calum, omzumdaki elini sıkıp Roxy'deki bakışlarını bana çevirdi.

"İlk aşık olduğu kişi sensin. Onun ilk kahramanısın. Senden asla utanmayacaktır. Sadece nefes al ve kızınla hayatının tadını çıkar. Her zaman mükemmel olamazsın. O da seni mükemmel olduğu için değil kusurların olduğu için sevecektir. Kim mükemmel bir baba ister ki?"

Roxy'nin bana salladığı eline karşılık elimi kaldırdım. Ashton, onu büyük bir dikkatle sallıyordu ama Roxy, sürekli bulutlara dokunmak istediğini söyleyerek daha da hızlanmasını istiyordu. Ashton da inadına onu daha da yavaş sallıyordu. Roxy, yerinde tepinmeye başladığında biraz daha hızlandırıp onu susturuyordu. Roxy, at kuyruğu yaptığım saçlarını görmek için başını sağa sola sallıyordu ve kıkırdıyordu. Sabah uyandığı gibi minik parmaklarını bana uzatıp dudaklarını büzmüştü. Ona ne olduğunu sorduğumda ise gülümseyip yeşil gözlerini kırpıştırıp cevap vermişti.

"Mavi oje istiyorum. Bana sürer misin baba?" demişti. Yatakta oturur pozisyona geçtiğimde dizlerime oturup ellerini bana uzatmıştı. Onu kırmayacağımı bildiği için Daisy'nin makyaj çantasıyla yanıma gelmişti. Mavi ojeyi onun parmaklarına sürerken tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Kızım hızlı bir büyüme sürecine girmiş gibi hissediyordum.

"Prenses. Beni üzmemek için ojeden fazlasına geçmiyoruz tamam mı? Dudağında yada yüzünde tek bir şey görürsem bir daha seninle konuşmam." dedim. Roxy, gözlerini korkuyla açıp yeşil gözleriyle buluşmamı sağladı. Küçük parmaklarına ojelerin kuruması için üflediğimde hıçkırdı. Kafamı kaldırıp ona baktığımda çenesinin titrediğini ve kırmızı alt dudağının sarktığını fark ettim.

"Hey. Buraya gel bakalım."

Kıpırdamadan öyle durduğunu fark ettiğimde onu belinden yakalayıp kendime çektim. Onu göğsüme yasladığımda derin bir nefes aldı ve kırmızı alt dudağını dişledi. Minik burnu çoktan kızarmıştı. Yine onu ağlatmayı başardığım için kendimden nefret ediyordum.

My Little GirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin