21. Bölüm: "Vurgun"

40.8K 3.5K 742
                                    

Keyifli Okumalar Dilerim..🦋

#Mahmut Çınar | Nilipek Sen Oku

(Şarkı resmen bizimkilere yazılmış.)

Göğsümü yırtıp dışarı çıkmak için can atan kalbim, dudaklarımda atıyor soluğumda can veriyordu. İçime bıçak gibi batan bu duyguların ağırlığı altında can çekişirken bedenimdeki ürpertiler titremeye dönüştü.  Nefessiz kalan ciğerlerim isyan bayrağını çektiği sırada Çağın'ın dudakları beni bertaraf etti.
Alnı hâlâ alnımda asılı kalırken hızlı alıp verdiği nefesleri, tadının izi kalan dudaklarıma çarpıyordu. Onun geri çekilmesi ile kazandığım sağ duyum, beni sarsarken tekrar ağlamak istedim.

Beni öpmüştü. Onu öpmüştüm.

Buna izin vermiştim. Ve bundan çok hoşlanmıştım. Bu gerçek ağlama isteğimi arttırırken kendime duyduğum öfke içimde çağladı. Onu kendimden uzak tutacakken bu yaptığım kabullenemezdi. Hızla geri çekildim. Yüzümü kavrayan elleri  iki yanına düştü. İçine düştüğüm şaşkınlıkla dolmuş adeta taş kesilmiştim. Gözlerimi ardarda kırpıştırırken yanaklarıma oturan kızarıklık, Çağın yüzünden alev alan kanımın eseriydi. Damarlarımın altında çağlayan kanıma kor parçası düşmüş fokur fokur kaynatıyordu.

İçimdeki korku ise hızla büyümeye devam ediyordu. Biz ne yapmıştık? Bu soru sert bir kasırga gibi çarpıp geçti beni. Çağın bana doğru bir adım atarken "Feraşe," dedi.  Yüzündeki ifade onun da bu duruma ez az benim kadar şaşırdığını gösteriyordu. Sertçe yutkunurken başımı iki yana salladım.

"Muhtemelen bunu yapmamalıydık," diye mırıldandım.
Çağın'ın sözlerim karşısında yüzünde varla yok arası bir gülümseme oluşurken boynunu ovdu.

"Neden?"

Vücudumun salgıladığı adrenalin yüzünden kalbim sanki boğazımda atıyordu.

"Çağın ben-" durup bir an konuşabilmek için nefes aldım.

"Gitmem lazım."

Ağırlaşan adımlarımla geriye doğru yürürken, "Yalnız kalmam gerekiyor," dedim silik bir sesle.

Ardından cevap vermesine izin vermeden ona hızla arkamı döndüm.

Onun koyulaşan gözlerine daha fazla bakamadım. Titreyen dizlerimle koşmaya başladım. Kendimle çeliştiğim bir savaşın ortasından kalakalmıştım. Yaptığım her yanlış hamle, Çağın'ı yaralayacaktı. Biliyordum, çünkü benim bu lanet hayatım, içine giren her şeyi yakıp yıkmaya yemin etmişti. Onu da mahvedecekti. Çağın'a bunu yapamazdım. Ama kahretsin ki her yapamam dediğim anda onda buluyordum kendimi. Gözyaşım usulca akarken dudaklarımı yaladım. Tadı sinmişti dudaklarıma. Tıpkı üstüme sinen kokusu gibi...

Gözyaşlarım hızlandı ona zarar vermeden nasıl saf dışı bırakacaktım? Ben diğer insanlar gibi değildim, başıma bir şey gelse de iyileşme sürem hızlıydı. İnsan formatında ölmem zordu bu yüzden. Fakat o öyle değildi. Her ne kadar güçlü biri olsa da başına gelen bir şeyi benim kadar çabuk atlatamazdı. Ve benim hayatımda sorunlarla doluydu. Aramızda olan çekime rağmen bunu ona yapamazdım. Bu kadar bencil değildim ben.

Gözyaşlarım hızlanırken arabamın yanına gelmiştim. Sarsak adımlarla koltuğa yerleşip titreyen ellerimle anahtarı kontağa yerleştirdim. Sonra arkama bakmadan arabayı sürmeye başladım. Onu hayatıma alamam, ona bunu yapamam. Onun için yıktığım duvarlarımın sert tuğlaları altında ezilen kalbim sızladı.

KELEBEK KUYTUSU-Feraşe  (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin