~~~8~~~

69 11 0
                                        

Makyajım bitince çıktım odadan Meriç kapının önünde seneryo çalışıyordu.Kağıttan kafasını kaldırdı ve bana baktı.

"Bir şeye benzemişsin sonunda."

"Sağ ol ya." Dedim ve yönetmenin yanlarında duran bir sandalyeye oturup rolümün gelmesini bekledim.Merić'te yanımdaydı.Kendini sadece seneryoya kaptırmıştı.Ben ezberlemiştim bile.Ama onun repliği benimkinden daha fazlaydı.

Ne diye beni buraya getirmişti bilmiyordum ama tahminlerim vardı.Belki benimle zaman geçirmek onun hoşuna gidiyordu belki de kendini bana ispatlamaya çalışıyordu.O zombilere beyinimi yedirmeseydim şimdi ona katlanmak zorunda kalmazdım.Ama yinede onunla vakit geçirmek benimde hoşuma gidiyordu.

Meriç hazırdı rolüne yönetmen 20 dakika mola verdikten sonra devam etti çekime.Meriç girdi role ve birkaç cümle söyledi ama duygularını katamadıģı için tekrar denedi.2 saat boyunca sadece Meriç'in 3 cümlesine odaklanmıştık.Sıra bana geldiğinde de biraz uğraştık ama sonunda iyi bir şey çıkardık, Meriç'le yeniden öpüşmek zorunda kaldım tabii.Ama rol icabı olduğu için ikimizde ciddiye almadık.

İşimiz bittikten sonra Merić'in arabasına binerek eve gidiyorduk ki telefonu caldı.Sonra birden yön değiştirtti arabayı.Hızlı ama kontrolsüz sürüyordu arabayı.Bir yere çarpıcaz diye korktum biran.

"Külüstür araban hazır Piremses."

"Tamir olmuş mu?"

"Evet."

"Bu arada hiçte külüstür değil."

"Şaka yaptım ya."

Meriç bazen çok gıcık olabiliyordu bazende sevimli.Onun hakkında tam bir şey söyleyemiyordum aslında.Garipti.

Tamir yerine geldiģimizde usta bizi karşıladı.

"Arabanız hazır küçük hanım."

Meriç tamir parasını ödedi ve bende arabama bindim.

"Dikkat et, arabana çarpmıyım."

Ona orta parmağımı gösterip emliyet kemerimi taktım.Oysa sadece kaşlarını kaldırdı ve intikam der gibi bana baktı.Umursamayıp arabayı çalıştırdı.Merić benden önce gidiyordu.Benle aynı yaştaydı ama benden çok daha iyi kullanıyordu.Ama eve aynı anda gelmistik neredeyse.

"Gercektende sana araba kullanmayı öğretmeliyim."

"Kullanıyorum zaten."

"Yaa."

"Arabama çarpan sendin."

"Yeniden başlamasak?"

"Ah peki." Diyip asansöre bindik.Teyzem her zamanki gibi Görkem'e söykeniyordu çöpü at diye.Kapıda bir süre bekledik.Teyzem sarı bezi elinde bir şekilde açtı kapıyı.

"Nereye giderseniz gidin şunida alın.Hem karşı geliyor bana." Kaç yasında olursanız olun o çöp atılacaksa eğer atmak zorundasınızdır.Ama Görkem malı buna uymayıp teyzemi sinir ediyordu tabii ki.Ben mutfağa geçtim ve bulaşıkları yerleştirmeye başladım.Görkem ve Merić balkonda oturuyorlardı.Bulaşıkları hallettikten sonra üstüme rahat bir şeyler geçirip onların yanına gittim.Bir sandalye çekip oturdum ortalarına.Tozlu fayyanslarda ayaklarımı gezdirdim bir süre ćünkü hiçbiri konuşmuyordumBen gelince susmuşlardı birden

"Konuşsanıza."

"Niye?"

"Ya Görkem."

"Ne?"

"Ben gelince sustunuz."

"Evet.Gidersen konuşucağız tekrardan."

"İyi."diyip cıktım balkondan.Bu ilk günlerimizi hatırlattı bana.İlk günde odadan Meriç'e kızıp çıkmıştım.Ama bu sefer daha olgunca davrandım ve arkasındam hiçbir şey söylemedim.Benden bir şey gizledikleri belliydi.Ama öğreneceğimde kesindi.

SENSİZWhere stories live. Discover now