~~~7~~~

60 11 0
                                        

Her zamanki gibi Meriç'e gıcık olup odama kapandım ve kitabımı elime aldım.Bu aralar tek yaptıģım şey buydu.Kitap okumak.Ama bu beni kesinlikle mutlu hissettiriyordu.Çünkü orada dünya bambaşkaydı.İstediģini yapma özgürlüğün vardı, sevdiklerin yanındaydı, mutlu hissediyordun kendini.Hayal gibiydi birazda.Bense bu hayalin için de kaybolup gidiyordum bazen ama gerçek dünya bu değildi.Acımasızdı.Ailemi gerçektende çok özlüyordum.Özlememin sebebini daha çok onlara birkez bile olsun sarılamamam diye düşünüyordum ama teyzem "Onlara bağlansaydın onlardan asla kopamazdın" diyordu.Aslında birazda onlara hak veriyordum.Kitabıma döndüm tekrar.Kapı ćaldı birden.

"Ne var?"

"Kapıyı açıcak mısın?"

"Sen açabilirsin Merić."

"Kitli."

"Böyle konuşalım o zaman."

"Aç şunu Yade!"

Yavaşça kalkıp kapıyı aćtım.

"Oo.Üstünüzü giymişsiniz."

"Bu konuda konuşmıyacağım.Sadece benimle geliyorsun."

"Nereye ya?"

"Anlatırım.Hadi."

"Ya niye ki? Hem benim senle konuşmamam gerek."

Her zamanki gibi elimden çekip götürecek beni sandım ama öyle yapmadı.Kucağına aldı beni.Başım onun başının yanında olucak şekilde.

"Amma ağırmışsın kızım be."

"Ben mi dedim sana beni al diye."

"Demedin ama alıcam."

"Ha?"

"Tamam.Üstün uygun."

"Ya indirsene beni."

"Niye? Benle gelme diye mi?"

"Ya sen kendini ne sanıyorsun?Bir özgüven var sende hicbir yere sığmıyor yani."

"Teyzenler bahcede biz kapıdan ćıkıcaz ayarladım her şeyi." dedi ve merdivenlerden indirmeye koyuldu beni.Aslında o kadar agır değildim.Numara yapıyordu kesin.Ama şuanki bulunduğum durumdan hiç memnun değildim.Kalçam acıyordu.Arabanın kapısını açıp attı beni içeriye.

"Of! Yavaş olsana."

"Sen benim hızıma yetişsene."

"Aptal!"

"Emliyet kemerini bağla cici kız."

Üstümde kot bir sort ve siyah bir gömlek vardı.Bunla nereye gidilir hiç bilmiyordum.Ama öğrenecektim.

"Radyoyu açıyım mı?"

"Böyle bir şeyi niye sordun ki? Açabilirsin tabii ki de."

"Nezaketen sormuştum.Sende bulunmayan bir özellik bu." Diyerek açtım radyoyu.Pop bir müzik çalıyordu.Değiştirmedim.

"Geldik!" Dedi Meriç."

Burası bir sütidyoydu.12 Eylül de cıkıcak olan "Sonsuza Dek" filminin sütidyosu.Bir aşk filmi.Ben etrafı izlerken Merić sessizce kulağıma fısıldadı:

"Bu filmin yönetmeni benim babamın arkadaşı.Babamı aramış yönetmen.Yetenekli biri kız biri erkek 2 kişi arıyorlarmış ve bu 2 kişi biziz.Hadi gel."

"Ne? Ben oynayamam.Hayır.Hayır.Yapamam ben."

"Sadece 15 dakikalık bir yerde oynuyucağıza.Başrollerin arkadaşları olarak."

"Ya ben rol beceremem."

"Becerirsin becerirsin.Oynuyacağın karakterde huysuz biri zaten.Rol yapmana gerek yok." Diyerek güldü.Bende koluna yapıştırdım bir tane.Benle dalga geçemezdi.

Yönetmen bizi hazırlanmamız için odaya yolladı.Saçım ve makyajım yapılırken seneryoya biraz göz gezdirdim.Söyleyeceğim çok bir şey yoktu zaten.4 tane cümleydi sadece.Tam yapabilirim diyordum ki sonunda Meriç'le öpüştüğümüzü okudum.Kalkmayı denedim ama makyajımı yapan kız buna engel oldu.Oynamak zorundaymışım gibi.Rolde adım Özge'ydi. Meriç'inse Özgür.Uyumluydu aslında.Birden özgüvenim geldi.Ve bu isi başarabilirim dedim.Meriç benim ićin uğraşıyorken onu neden üziyim ki?

SENSİZWhere stories live. Discover now