Kendime gelip; yanına diz çöktüm. Nabzına baktım. Atıyordu. Bayılmış olmalıydı. Çok kan kaybediyordu. Hemen yarasına tampon yapmalıydım. Bez! Bir bez bulmam gerekiyordu. Hemen çıktım mutfaktan. Banyoda ilk yardım çantasının olması gerekiyordu. Yani umarım. Bütün odaları aradıktan sonra en sonunda buldum banyoyu. Hemen dolapları karıştırdım. Neyse ki buldum çantayı. Mutfağa doğru koştum. "Elvan. " adımı sayıklıyordu.
"Cihan. Ne olursun ölme. Dayan tamam mı? " deyip ağlamaya başladım. Elimi tutup " Ağlama. Bana bir şey olmaz ." dedi dişlerini sıkarak. Canı acıyor olmalıydı. Kazağını kaldırdım. Neyse ki yara derin değildi. Sakin olmam gerekiyordu. Ben doktordum. Işimi yaparsam Cihan ölmezdi. Bir kaba sıcak su koydum. Yarayı temizlemem gerekiyordu. Bezi suya batırıp sıktım. Yarayı temizlemeye başladım. Cihan inlemeye başladı. Terlemişti. Çantadan iğne iplik alıp yarayı diktim. Nabız atışlarına baktım. Çok sessiz atıyordu. Onu kaldırmam gerekiyordu ama adam bir doksandı. Benim gibi bir kız onu nasıl kaldırabilirdi. Kolunu boyuma götürüp "Hadi Cihan kalk ." dedim . Beni duymamıştı. Onu ayağından sürüklersem daha kolay olurdu. Kolunu bırakıp ; ayağa kalktım. Bacaklarından tuttum. Ne ağırdı. Bunun bacağı böyleyse kendi nasıl ağırdı kim bilir? Bin bir güçlükle onu salona taşıdım. Ter içinde kalmıştım. Şimdi gel bu koca ayıyı koltuğa taşı. Nefes nefese kolunu tuttum. "Elvan . Bırakma beni." diye sayıklamaya başladı Cihan.

Onu kaldırmaya başladım. Neyseki bana yardımcı oldu. Derin bir nefes aldım. Onun uyanmasını bekledim. Koltukta öylece yatıyordu. Uyurken daha bir insan gibi duruyordu. Yakışıklıydı ama adam değildi. Kirli sakallarına ve keskin yüz hatlarına sahipti. Giydiği yeşil kazak. Gözlerini daha bir güzel gösteriyordu. Çalan telefonumu duyunca ona bakmayı kestim. Bir dakika . Çalan benim telefonum değildi. Masanın üzerinde ki telefona baktım. Cihan'ın telefonu çalıyordu. Telefona uzandım. Arayan Akın'dı. Korkudan elim titredi. Hayatta açamazdım telefonu. Neyse ki telefon sustu. Bir kaç dakika sonra yine aradı Akın . Üst üste aramaya devam etti. Umarım kötü bir şey olmamıştır. Akın'a bir kez daha yalan söylemiş oldum böylelikle.

Sıkılmaya başlamıştım. Biraz daha yanında kalayım diye mi uyanmıyordu?  Bilerek yapıyorsa hiç şaşırmam Cihan bu sonuçta . Bu sefer gerçekten telefonum çaldı. Akın'dı arayan. Derin bir nefes alıp açtım.
"Hele şükür biriniz açtı telefonu. Nasılsın güzelim? "
"Iyiyim canım sen? Bir sorun mu var? " dedim korka korka. "Yok ya. Abimi arıyorum açmıyor . " dedi. Ben neden açmadığını biliyordum ama şimdi bunu sana nasıl söylerim sevgilim. " Onu gördün mü  hiç bugün ? " diye soran Akın'ın ardından koltukta oturan Cihan'a baktım. Tam karşımda sevgilim. Onu az önce bıçakladım. 
"Abini mi? Hayır görmedim." dedim gözümü kapatarak. Yalan söylüyorum sürekli. Affet beni Akın.

"Seni özledim. Hastanede misin? Geleyim yanına." dedi Akın.
Yok ya ne hastanesi. Az önce abini bıçakladım ; onun yanındayım. Gelsene yanımıza. Iç sesime ters bir yalanla "Yok hastanede değilim." dedim.
"Evde misin? Nerdeysen geleyim." Of !
"Arkadaşımın yanındayım . Müsait değilim Akın . Sonra konuşalım." dedim bıkkınca. Zaten yalan söylediğim için içim içimi yiyordu. Üstüne Akın yalan söylemem gereken sorular soruyordu. "Birtanem. Iyi misin? " dedi. Ona nasıl kızabilirdim ki ?
"Hayatım sonra konuşalım mı? " dedim . Kapatmasını istiyordum. Yoksa  bu vicdan azabıyla daha fazla konuşamazdım. Tamam deyip kapattı telefonu. Kalbini kırmıştım. Ama buna mecburdum.

Bir kaç saat sonra Cihan gözlerini açtı. " Iyi misin ? " diyerek yanına gittim. Gülümsedi. Az önce bıçaklanan adama bak ya gülüyor. Iyi bıçaklamamışım demek ki. "Gerçekten de beni öldürmek için planlar kuruyormuşsun güzelim. Bunu çok iyi gösterdin. " dedi ayağa kalkmaya çalışarak. Hemen yanına gittim. "Dikişlerin açılacak. Ne yapıyorsun ? " dedim endişeyle. Beni kendine çekip kucağına oturttu. Kalkmaya çalıştım. "Rahat dur. Canımı acıtıyorsun. " dedi. "Korktun mu benim için? Ağlamışsın. Madem üzüleceksin ne diye bıçaklıyorsun beni. " diyerek konuşmaya devam etti.
" Bana yaklaşma yoksa bu sefer gerçekten öldürürüm seni. " dedim sinirle. Başını boynuma gömdü. Bu sefer öpmedi ama kokumu içime çekti. " Sen asla gidemeyeceğim cennet bahçeleri gibi kokuyorsun. "  dedi. "Insanın cennete gitmeyeceğini bilmesi ne güzel. Sen o kadar iğrenç bir adamsın ki cehenneme bile gidemezsin. " dedim ardından. Yüzünü boynumdan kaldırıp yanağımı okşayarak
" Boynunda morluklar var. Sana benden bir iz bırakmışım. " dedi dediklerimi umursamayarak.

Ne morluk mu ? Hemen üzerinden kalkıp ; kapının yanında ki aynaya doğru koştum. Boynuma baktım. Gerçekten de morluklar vardı. Beni mutfakta öperken yapmış olmalıydı. Iyi ki bıçakladım seni Cihan. Keşke kurtarmasaydım. Sinirle ona döndüm. "Sen iğrenç herifin tekisin. Bana bir daha bunu yapma . Bunu yapmana izin vermeyeceğim. " dedim bağıra bağıra. Yanıma geldi yarasını umursamayarak.
"Sen bile. Sen bile beni kendinden uzaklaştıramazsın.  O gün seni ilk gördüğümde kalbime kazıdım seni. Ve bugün ,  benim için ağladığında , arada Akın bile olsa seni bırakmamak için yemin ettim ben. Sen ne kadar inkar edersen et . Bu eller, bu gözler , bu dudaklar benim. " dedi yanıma gelerek. " Ya kalbim? O kimin? Bu kalp ancak biri için atar bu saatten sonra. O kişi de Akın."

Sinirlenmeye başlamıştı. Boynunda ki seğiren damarlardan anladım bunu.
" O kalpte bir gün benim için atacak. Isterse aylar sonra ya da yıllar sonra bile olsa. Beklerim. Beni sevmeni , benim olmanı beklerim. " dedi. Igrenerek gülmeye başladım. Beklermiş. Yüzyıl bile beklese onun olmam. Ne yazık ki bunu anlamayacak kadar aptal. Hele hele arkadaşımla yatan biri için atamaz bu kalp. Beni kendi gibi sanıyordu. Artık yorulmaya başlamıştım. Ne  beni anlıyordu ne de vazgeçiyordu bu sevdadan.

Başta onun için bir hevesim sandım. Ama bugün beni  kafasına taktığını görmüştüm. Beni sevmiyordu; sadece hırs yapmıştı. Seven adam beklerdi çünkü. Sevdiğine kıyamaz. Onu üzemezdi. Kafasını sağa sola sallayarak masadaki telefonunu aldı. Bana bakarak bir numara tuşladı. "Alo. Buldunuz mu o iti? Tamam işini bitirin. Bir daha kimseye mesaj çekemeyecek hale getirin. "
Ne? Bana mesaj atan kişiyi mi öldürecekti? Nasıl bir caniydi. Telefonu tekrardan masaya koyup ; mutfağa ilerledi. Bir kaç dakikanın ardından elinde beyaz bir tepsiyle geldi. "Gel de yemek ye. " dedi. Yemek yiyecek mide mi bırakmıştı bende? " Otur şuraya Elvan! " deyip yanıma geldi. Elinde ki E harfinde ki dövmeye takıldı gözüm. "Güzel olmuş mu? Bil bakalım kimin isminin baş harfi." deyip yanağımı sıktı. "Elvan seni çok seviyorum. O kadar çok seviyorum ki . Ben bile şaşırıyorum kendime. Beni iki haftada ne hale getirdin." gözleri koyulaştı. Yanından uzaklaşıp ; koltuğa uzandım. Elime tepsiyi tutuşturup
" Ye. " dedi. Ne kibar adam!

Adını bilmediğim  yemeğe baktım. Çok güzel kokuyordu. " Elma kebabı. Bizim oranın yemeği. Annem çok yapar . Hadi ye." O kadın yemek yapmayı biliyor muydu? Öğlen olmuştu ve ben hâlâ yemek yememiştim. Acıkmıştım. Bir kaşık aldım; gururumu bu seferlik umursamayarak. Tadı oldukça güzeldi. Beni izlediğini fark ettim. Gülüyordu. Daha fazla yiyemezdim. "Devam et. O tabak bitecek ." dedi. Neyseki telefonunu alıp gitti yanımdan. Bende bu nefis yemeği yemeğe devam ettim. Gerçekten de çok güzel olmuştu. Bütün tabağı neredeyse bitirmiştim . Çalan kapıyı açmak için kalktım. Cihan koşarak yanıma geldi. " Akın geldi. Açma . Sen yukarı çık. Sakın inme aşağı ." dedi. Akın mı gelmişti. Hemen ahşap merdivenlere doğru koştum. Yukarı çıktım. Cihan kapıyı açtı. "Hoşgeldin Akın. Geçsene içeri . " dedi Cihan. Onları duyabiliyordum. Yukarıdan onları izliyordum. "Abi ne diye açmıyorsun telefonunu. " diye sitemde bulundu Akın. Siyah bir tişört ve mavi bir kot gitmişti. Oldukça yakışıklı görünüyordu. "Sedef bugün yanıma geldi. Telefonlarını açmıyormuşsun. " dedi Akın koltuğa otururken. Biraz geriye gittim. Yoksa beni görebilirdi. "Ya o kıza söyle uzak dursun benden. Sarışınlardan sıkıldım. " dedi gülerek Cihan. Şerefsiz . Kızı kullanıp attı. Akın bir of çekip " Yine bana kaldı. Sen kızları kullan at ben arkanı toplayayım. " dedi .

"Ben de az arkanı toplamadım koçum. Unutma geçen sene ki Ceren'i ." dedi Cihan kahkaha atarak. Sanki bilerek duymamı istiyordu. Ceren kimdi ya? Kıskançlık alarmları alıyordum.
"Hiç değilse kızı kullanmadım. O kendi aşık oldu bana. Bu sene de gitti zaten Amerika'ya. " dedi Akın. Oh! Iyi ki dünyanın öbür ucuna gitti kız. Yoksa elimde kalırdı. Biraz daha sokuldum merdiven korkuluklarına.
"Hiç sevinme kardeşim . Çünkü iki haftaya geliyor Ceren. " dedi Cihan .
Ne? Bende ki şansa bak. "Haberim yoktu. Benden uzak dursa iyi olur . " dedi. Akın.
Bence de Akıncım yoksa elimden bir kaza çıkabilir. Sevgilimi Ceren yellozuna kaptıramam yoksa. Sessizliği bozan ses bu sefer telefon sesiydi. Bir dakika ya. Bu çalan telefon benimdi. Masanın üzerinde kalmıştı.
" Elvan'ın telefonu değil mi? "  bu diyen Akın'ın sesini duydum. Cihan telaşla " Şey..." Hadi bakalım; ayıkla bakalım pirincin taşını şimdi Cihan Bey!

Bölüm sonu!!!
Nasıl buldunuz bölümü ?

Ben çok beğendim.

😂😂😂
Akın sizce gerçekleri öğrenecek mi?

Krizantem(Wattys 2019)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin