16.Bölüm

2K 79 22
                                    

Bu bölümden sonra her bölüm uzun olacak. Çünkü artık bu hikayede kimse rahat durmayacak....

Fırtınalı bir günde döküldü bütün gerçekler ...
Kimi çok ağladı , kimi çok sevindi. Ama sana hiç bu kadar yakın olmamıştım.
Tenin tenimi yaktı adeta. Ben bu ateşte yanmak istedim.
Gerçekler bir bir ortaya döküldü ve ben asıl şimdi bu hikayede ki rolümü öğrendim. Ben Elvan Mutlu. Soyadıma aldanmayın. Onun mutluluğu toprağın altında...

Kapıyı açmak için Cihan'ın elini ittim. Gelen kişiyi çok iyi tanıyordum . Akın'ın arkadaşı Ahmet. Merkezden arkadaşıydı. Onu bir kaç kez görmüştüm. Akın'ın ona olan güvenini de biliyordum.
"Sen içeriye geç. Sakın sesini çıkarma."
Beni dinlemesi için nazikçe dokundum koluna. Yoksa gideceğe benzemiyordu.
Derin bir nefes alıp açtım kapıyı.
"Hoşgeldin Ahmet. Geçsene içeri."
"Yok Elvan. Seni almaya geldim. Senin ki yine rahat durmadı. Dikişleri açıldı ve hastaneye gitmek istemiyor."
Elimi ağzıma götürdüm . Bir ahh döküldü dudaklarımdan .
"O iyi mi? Bir şey mi oldu ona?"
"Amma çok seviyorsunuz birbirinizi. Ona bir şey olsa böyle rahat mı konuşurum seninle? Hadi yenge ya üşüdüm. "
"Tamam bekle üstüme bir şey alıp geliyorum."
Elini dudaklarına götürüp ısınmaya çalıştı Ahmet. Bu haline gülmek hatta kahkalar atmak istedim ama ayıp olur diye bir şey yapmadım.
Kapıyı örtüp içeriye geçtim.
"Nerdesin? "
"Odandayım."
Resmen duyması için bilerek bağırıyordu. Oysaki odam zaten yakındı. Bağırmasına gerek yoktu.
"Ben gidiyorum. Sende ben gittikten sonra çık evden."
Kafasını sağa sola çevirip "Ben o eve gitmem." dedi.
"Ne saçmalıyorsun ? "
"Sen sözünü tutmadın ve bu anlaşma bozuldu Elvan."

"Hadi yenge dondum burada."
"Seni burada bekliyor olacağım sevgilim . Beni fazla bekletme. "
Cihan'a ters ters baktıktan sonra çıktım odadan. Üzerime hırkamı geçirip çıktım evden.
"Üstüne daha kalın şeyler giyseydin. Akın hasta olursan kızar bana."
Ona gülümsedim sadece.
Sokağın başında ki polis arabasının yanına geldik. Ahmet'in arabaya bindiğini görünce bende bindim. Ilk defa polis arabasına biniyordum. Ve bir suç işlememe rağmen oldukça gerildim. Sanki şu an günahlarımın bedelini ödemek için mahkemeye gidiyordum. Suçlu ben. Onca insanın hayatını mahf eden Cihan olmasına rağmen suçlu ben. Ne acı. Cihan'dan nefret etmem için bir çok sebebim vardı. O kaba saba bir adamdı. Ne diyorsa olsun istiyordu.

Beni kendine esir etmekten zevk alıyordu resmen. Başta ona üzülüyordum. Sonuçta bana duygularını açan ilk kişi oydu. Ama o gün o adamın söylediklerini duyduktan sonra ondan ölene dek nefret ettim.
O benim en yakın arkadaşımla yatmıştı. Sarhoş olması onu haklı çıkarmıyordu.

Bir saat sonra geldik merkeze. Istanbul emniyet müdürlüğü. Arabadan inen Ahmet ile birlikte bende indim . Bu büyük binaya bakarken kapattım arabanın kapısını.
"Hadi gidelim."
Ahmet önde ben arkasında girdik merkeze.

Iceride ki polis memurları bir oraya bir buraya gidip geliyordu. Içerisi hınça hınç doluydu. Gözüm sevdiğim adamı aradı.
"Gel burada yenge."
Ahmet'in arkasından ilerledim. Bir odaya girdik. Yatakta öylece uyuyan Akın'a baktım. Yapılı vücudu ve erkeksi yüz hatlarıyla yunan tanrılarına benziyordu.
"Ben gideyim yenge. Sende aklına gir eve gitsin dinlensin."
Kafamı salladım ve onun odadan çıkmasını bekledim. Yavaş yavaş yatağın yanına yaklaştım . Ses çıkarmamaya, onu rahatsız etmemeye özen göstererek yanında ki sandalyeye oturdum.

Ilk defa onu rahatça izliyordum. Düzenli nefes alışverişleri ve nefes alırken göğsünün yukarıya kalkıp inmesi ...
Onu uyurken izlemek enfes bir duyguydu. Elimi saçlarına götürdüm ve o gür saçların da ellerimin dolaşmasına izin verdim.
Saçlarını okşarken ki o şampuanının kokusu...
Tarifi yoktu bu duygunun. Yüzünde kazadan kalma çizikler vardı. Elimi yaralarında gezdirdim. Yaraları kabuk bağlamıştı.
Derin değildi ve umarım geçerdi. Kalkmalıydım yoksa beni bu halde görürse çok utanırdım.
Tam kalkacakken elimi tutmasıyla üzerine düştüm.

Krizantem(Wattys 2019)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin