NİL

58 7 0
                                    


'Bir sonraki hastanız saat 16:30 ' da Nil Hanım. Öğle yemeği için dışarı çıkacak mısınız yoksa sipariş mi vereyim?'

'Saksılarımdan biri kırılmış, Ezgi gördün mü? Hiç hayra alamet değil. Ah, sen ne diyordun canım?'

'Öğle yemeği için ...'

'Gerek yok çıkacağım birazdan teşekkür ederim.'

'Peki Nil Hanım, saksınızla da hemen ilgileneceğim.'

İzmir'in en sevdiğim yanı, öğle saati denize vuran güneşin içinizi ısıtması. Yıllarca soğuk ve ayaz bir şehirde büyümüş olduğumdan denizi seyretmeye bayılıyorum. 3 yıldır evimdeyim, buradayım. Kar yağışını özledim desem yalan olur. Bir sabah uyanırdık her yer pamuk gibi bembeyaz olurdu. Oturduğumuz evden tüm Ankara öyle masum gözükürdü ki, tertemiz gelirdi o an. Sonrası tam bir kabus trafik kitlenir, her yer çamura döner, ayazın vurduğu yerde buz olur ve poponuzun üstüne mütevazi bir düşüşle gün biterdi.

Unutulmuş anıları hatırlamak, ne zamandır aramayı ertelediğim annemle babamın sesini duyma isteği uyandırdı. Çantamın derinliklerinde titreyen şeyin telefonum olduğunu anlayınca, gülümsedim. Aile işte. Hissettiler demek ki.

Son çalışında yakaladım telefonu, evet arayan ailemdendi. Ama hissettiği için değil, kesinlikle başı dertte olduğu için arayan kardeşimdi.

Ah Yiğit!

AYNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin