58. Kıyamet!

6.2K 410 413
                                    

Biliyorum bana kızacaksınız ama hiç bir şey göründüğü gibi olmayabilir. Bir sonra ki bölüm final, orada her şey açıklığa kavuşacak. İyi okumalar

"Ömer şimdi nasıl olacak, düğünü nerede yapacağız"

"Sen nerede istersen orada, ister İzmir'de düğün yapar, İstanbul'da davet veririz. İstersen direkt İstanbul'da yaparız" Leyla biraz düşündükten sonra cevap verdi.

"Bilmiyorum Ömer ben çok korkuyorum" Ömer sevdiğine şefkatle sarıldıktan sonra sordu.

"Neden korkuyorsun?"

"İstanbul'da yapalım desem korkuyorum, ya yine birisi çıkarsa karşımıza, ya ailen zor durumda kalırsa" Ömer Leyla'yı biraz kendinden uzaklaştırıp yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Leyla güzelim, bitti artık düşünmeyeceğiz bunları. Sen bundan sonra benim eşim ve evladımın annesisin sadece, bunu herkes böyle bilecek, bilmeyene de anlatırız derdimizi sen merak etme. Bunun için uygun yöntemlerim var benim" Bu sözler ne kadar hoşuna gitse de son söylediklerine göz devirmeden edemedi Leyla. 

Ailecek oturup konuşulduğunda bir hafta sonra Deniz'le birlikte kına gecesi yapacaklar. Ondan iki hafta sonra Deniz ve Kemal İzmir'de evlenecek, ve balayından dönerlerken direkt İstanbul'a düğüne geleceklerdi. Her şey olması gerektiği gibi oldu. Kına gecesinde Leyla Deniz'den çok ağladı. Hani der ya o şarkı 

"Bu gece misafirem koynunda yatır aney" Ya da

"Annesinin bir tanesini hor görmesinler" Leyla hem Ömer hayatına girene kadar hep hor görülmüş, hem de koynunda yatacağı bir annesi hiç olmamıştı. 

Sonrasında Kemal ve Deniz'in balayları ve muhteşem düğün. Leyla sade dantel detaylı düz bir beyaz elbise seçmişti. Düğünde korktuğu gibi hiç bir olay olmamıştı. Tek bir şey hariç, onlar hiç hissetmese de, mutluluklarını kıskanan hastalıklı bir çift göz sürekli nefretle bakıyordu bu mutluluğa.

Leyla rüyada gibiydi sevdiği adamın yanındaydı. Çok güzel bir evladı vardı. İki haftalığına gittikleri balayından geri dönmüşler ve Ömer ne kadar, eğer isterse ayrı eve çıkabileceklerini söylese de Hanife hanım bu haldeyken gönlü el vermediği için kabul etmemişti. Ömer'in odası yeniden düzenlenmiş ve oraya yerleşmişlerdi.

"Canım yarın işe kaçta gidersin?"

"Dokuz gibi, niye sordun"

"Ben uyandırırım diye demiştim" Ömer Leyla'yı kollarının arasına aldıktan sonra alayla konuştu.

"Uyuyacağımı kim söyledi" Leyla bu imayı anlamamış gibi safça cevap verdi.

"Ama uyumazsan yarın uyuyup kalırsın"

"Olsun patron benim sonuçta" Leyla Ömer'in kollarından sıyrılıp alayla güldü.

"Bak ondan pek emin değilim, sonra sekreterin azarlıyor ben suçlu oluyorum"

"E kadın haklı tabi sen suçlusun"

"Aaa ben niye suçlu oluyormuşum?" Ömer yavaş adımlarla Leyla'nın üzerine giderken Leyla'da geri geri gidiyordu.

"Çünkü bu güzelliğin başımı döndürüyor, çünkü sen yanımdayken her şeyi herkesi unutuyorum" Dedikten sonra bir adım daha attığında yatağa düşen kadınının üzerine eğildi ve dudaklarına kapanmadan önce son sözlerini söyledi.

"Çünkü... seni çok seviyorum" Öpüşleri tutkuya dönüştüğünde iki haftadır unuttukları gerçekle yüzleşmeleri Ömer'in hiç hoşuna gitmemişti.

"Aynne" Mert odaya girdiği gibi gördüğü manzarayla korkmuş ve Ömer'in sırtına yapışmıştı.

"Baba bıyak!" Ömer doğrulduğu gibi Mert annesinin kucağına çıkıp başını göğsüne gömmüş, ara ara da babasına kötü bakışlar atıyordu. Leyla ise çok korkmuş olan oğlunu teselli etmekle meşguldü.

Aşk'ı kıyametHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin