54.Nenni Bebek Oy

7.1K 502 428
                                    

İyi okumalar :)

Ömer gittikten sonra, bir müddet daha odada kalıp düşündü Leyla. Biliyordu tanıyordu Ömer'i yapmazdı, yine canı yanmış can yakmak için söylemişti o sözleri. Bu böyle kalmamalıydı, Onunla konuşup bir orta yol bulunmalıydı. Odadan çıktığı gibi duyduğu feryat ile adımlarını oğlunun odasına yönlendirdi, girdiğinde ise gördüğü manzara ile içi acıdı. Mert başına gelenleri idrak edememiş ve uyandığı karanlıkla feryat figan ağlamaya başlamıştı. Ömer onun baş ucunda başını okşuyor, sakinleştirmek için nafile bir çaba sarf ediyordu. Ömer'in sesiyle susmayan Mert annesinin sesini duyduğu gibi durulmuştu.

"Annem, kuzum, korkma bak ben buradayım" Leyla evladının yanına oturup saçlarını okşayınca biraz olsun sakinleyen Mert yeniden uykuya daldığında Ömer'e baktı Leyla, o yüzünde ki öfke bir an olsun dinmiyordu. Onun gülen yüzünü öylesine özlemişti ki, bu düşüncelerle derin bir nefes aldı. Ömer ise sinirle söylendi.

"Görüyorsun değil mi bize ne yaptığını? Mert benim de çocuğum ama ne sesimi ne kokumu tanımıyor!"

"Ben böyle olsun istemedim"

"İstemeseydin böyle olmazdı Leyla!" Ömer öfkesine yenik düşüp bağırınca Mert uyanır gibi oldu. Leyla telaşla Ömer'in yanına geldi.

"Ne olursun bağırma zaten zor uyuttum, gel diğer odada konuşalım"

"Gerek yok! Bizim konuşacak hiç bir şeyimiz kalmadı Leyla!" Ömer odadan çıkmak için kapıya yönelince onu durdurdu Leyla.

"Ömer konuşalım lütfen bu böyle devam etmez" Ömer ve Leyla diğer odaya gidince ilk konuşan Leyla oldu.

"Ömer anla beni artık ne olursun! Bir kez kaybetmiştim sana olan güvenimi, ya düşünsene o halimle çıksaydık mahkemeye kime verirlerdi Mert'i. Kirli geçmişi olan annesine mi yoksa başarılı bir iş adamı olan babasına mı?" Ömer onu hırsla kolundan tutup kendine yaklaştırdı. Her ne kadar o ela gözlerde kaybolsa da öfkesi ağır bastı.

"İyi de bir anneyi evladından ayırmak isteyeceğimi sana düşündüren neydi!?" Leyla bir hışım Ömer'in kollarından sıyrıldı.

"Sen...sendin Ömer! Bana seninle olmak yetmişti. Fazlasını hayal ettim, umut ettim, çok istedim ama hiç beklemedim. Sen geldin, sen seviyorum dedin. Sen! Zor olacak ama ben hep yanındayım dedin. Umutlarımı sen yeşerttin, sen soldurdun Ömer!" Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti Leyla.

"Ne yapsaydım, hamile olduğumu öğrendiğimde evleneceğini söylediğin halde koşa koşa sana mı dönseydim!" Ömer hiddetle yaklaştı Leyla'ya.

"Evlenmediğimi, senin acını yaşadığımı öğrendiğinde gelseydin! Ben evladımın doğumunda yoktum, ilk adımlarını göremedim, ilk konuşmasını duyamadım! Senin beni bunlardan mahrum etmeye ne hakkın vardı!" Leyla artık kendini anlatmaya çalışmaktan bıkmıştı, Ömer'i yakalarından tutup içindeki her şeyi bütün çıplaklığıyla haykırdı.

"Tamam hakkım yoktu ama gücümde yoktu Ömer! Benim evladıma kadar, şu aciz canımdan başka kaybedecek hiç bir şeyim yoktu ve ben onu kendimle beraber... annenle, soyadınla, geçmişim arasında ki o amansız mücadelenin içine çekmek istemedim! Çünkü Ömer benim artık kaybedecek bir evladım var!" Ömer'de aynı öfkeyle Leyla'nın yakalarında ki kollarını tutarak verdi cevabını.

"Yanılıyorsun Leyla, senin artık şu an itibarı ile kaybettiğin kesin olan bir evladın var!" Dedikten sonra Leyla'nın ellerini yakalarından silkeledi ve hırsla adımlarını kapıya yöneltti. Yine gök gürledi, şimşekler çaktı, bu sefer ayağa kalkan sadece bir kadın değildi, bir anneydi. Nasıl kuvvetli bir duyguydu ki annelik, sırtından tuttuğu gibi o koca cüsseli adamı kendine çevirebildi Leyla.

Aşk'ı kıyametHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin