Fourteen

3.1K 246 91
                                    

İyi Okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


İyi Okumalar

-Yazardan-

Genç kız soluklandı. Terleyen ellerini üzerine silerken başının üstünde duran bir gölge fark etmesi ile kaşlarını çattı istemsizce. Neden yanına gelmişti? Amacı neydi?

Aklında dönen türlü soruları elleriyle dağıtmak istedi Lisa. Hepsinin duman olup uçması için nelerin vermezdi.

Ama hayır, başını kaldırmayacaktı.

Gülme sesi geldi kızın kulağına. Yakınından, hatta tam da tepesinden gelen bu erkeksi kahkaha ile gerildi. Onun delici bakışları iliklerine kadar işlerken, vücudu artık dayanamayacağı ile ilgili mesajlar yollamaya başlamıştı.

Derin bir nefes aldı. Ellerinden aldığı destek ile doğruldu, ayağa kalktı. Ela gözleri Jungkook'un sıcak kahverengi gözleri ile buluşunca, tekrarladı içinden. Binlerce kez tekrar ettiği o kelime beyninin içinde yankı yapıyordu artık.

'Ona kanma.'

Kız denedi, gönderebildiği en soğuk bakışları karşısındaki bedene yollamaya başladı. Her an Gguk'un büyüsüne kapılabilirdi çünkü.

Barın bulundurduğu o mayhoş durumdan sıkıldı Gguk. Lisa buraya ait değildi, olmamalıydı zaten. Onu en başından dışarı sürüklemeliydi belki de.

Lisa ise onun karşısında ezilmek üzere olduğunu anlayıp göz temasını kesti ve arkasını dönüp hızla ilerlemeye başladı.

Belki de sadece dolan gözleri için yapılan bir kıyaktı sadece.

Bardan dışarı çıktığı andan itibaren taş zeminden gelen topuklu sesi soğuk gecede yankılanırken sadece koşuyordu Lisa.

Durdu. Etrafına göz gezdirdi önce. Görünürde kimse yok gibiydi. Derin bir nefes aldı ve kendini bulunduğu parkın soğuk çimine bıraktı. Soluk soluğaydı. Hafif inip kalkan göğsü normalleşene kadar bekledi bir süre. Yıldızları izledi.

Aniden gelen hışırtı sesleri ile hızla soluna döndü Lisa. Bu oydu.

Sertçe aldığı nefesi verdi ve yıldızları izlemeye devam etti. Yanındaki gencin, onun üzerinde bulunan bakışlarına aldırmadı. Pes etmişti.

Bir süre bu döngü devam etti. Jeongguk Lisa'ya, Lisa'da yıldızlara bakmayı sürdürdü.

Burnuna dolan alkol kokusu ile burnunu kırıştırdı Lisa ve Gguk'a döndü. İkiliyi tekrardan uzun bir göz teması bekliyordu açıkçası.

Rüzgar esmeyi bıraktı, kornalar sustu sanki aniden. Ortamda sadece iki liselinin kalp atışları duyuluyordu.

Aniden ayağa kalktı Lisa. Çantasını alıp gitmeye başlayacak iken bileğinde hissettiği el ile amacına ulaşamadı.

"Gitme... "

"Gguk, bırak."

Sertçe yutkundu ve hızla kafasını iki yana salladı çocuk. Fakat kızı bırakmayacaktı. Hayır, birkez daha olamazdı.

"Lütfen, bırak beni."

Lisa, onun yanında acizleştiğini kısık ve güvensiz çıkan sesinden anlamıştı.

"Hayır, bu defa gidemezsin. Bırakmam."

"Jeongguk sarhoşsun, bırak."

"Anlamıyor musun bırakamam!"

"Daha önce bıraktın ama!"

Lisa başını eğdi ve Jeongguk'a bakmamaya çalıştı. Lakin, Gguk daha fazla sabredemeyecek idi.

Elleri Lisa'nın çenesi ile buluştuğunda, kızın gözleri Gguk'a bakıyordu şimdi.

Bir hıçkırık duyuldu sessiz parkta. Acı doluydu.

"Lisa..."

"Görüyor musun Gguk, ağlıyorum. Tıpkı her akşam olduğu gibi. Sen beni bıraktığın zamandan beri!"

"Bana prensesim derdin." Sertçe Gguk'a baktı. "Senin prensesin olduğum için ağlamamam gerektiğini söylerdin. Çünkü prensesler ağlamazdı."

Titrek bir nefes aldı ve gözlerini Jeongguk ile buluşturdu.

"Ama bak, görüyor musun ağlıyorum. Sen beni bıraktığından beridir herg ün ağlıyorum."

"Neden ağlıyorum, biliyor musun?"

"Çünkü artık senin prensesin değilim. Ben ne babasının, ne de sevdiği adamın prensesi olabilirim bundan sonra."

"Ben ağlayarak kraliçe oldum ve Jungguk...

... Ne yazık ki tahtımda sana yer yok."

-Bölüm Sonu-

[Eυρнояια]あLιsκοοκHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin