Bölüm 9. Çalışma odası.

587 172 35
                                    

Yatağı biraz düzelterek kendimi doğrulttum, sanki dikişlerim bundan bir gün önce hasar görmemiş gibi ayağa kalktım.  Biraz ağrım vardı ama umrumda değil. Pencereye vuran minik yağmur damlalarını gördüğümde hızla ayağa kalkmaya çalıştım. Başımın dönmesi ile dengemi sağlayamadım. Ayakta durmam ve yağmurun tadını çıkarmam gerek.

"Bahçeye çıkabilir miyim?"

"Yağmur yağmaya başladı, dinsin çıkarırım."

"Şimdi çıkmak istiyorum."

"Sera olmaz, yeni pansuman yapıldı. Biraz dinlen uyandığında yağmur durmuş olur."

"Hadi ben çıkıyorum."

Diyerek kolumdaki serum tüpünü, arabadan çıkarıp elime almış, odadan çıkmıştım. Asansöre binip salona geldiğimde Lavinya ortalıkta görünmüyordu. Gökyüzü giderek daha kapalı hale geliyordu ve ince ince yağmur damlaları düşmeye başlamıştı. Bahçeye çıkmak için ayağımda terlik yoktu. İyileşiyordum hızlı bir şekilde, kendimi iyi hissediyorum. Bunun tadını çıkarmak varken, yataktan kalkmamamın beklenmesi çok saçma. Bahçeye çıktığım anda Poyraz şemsiye ile ıslanmamı engellemişti.

"Neden sürekli benimle ilgileniyorsun?"

Cevap vermedi, kafamı kaldırıp gözlerine baktığımda, benden gözlerini kaçırdı.

"Ben yağmurlu havalarda dışarı çıkmayı, toprak kokusunu içime çekmeyi çok severim. Ne zaman yağmur yağsa kendimi dışarı atar, yağmurun tadını çıkarırım. "

Gökyüzü artık daha da bulutlu olmuştu ve yağmur damlaları hızla artıyordu.

"Eskiden yağmur yağarken annem, ablam ve ben hep bahçeye çıkardık, toprağın kokusunu içimize çeker, eğlenirdik."

"Islak ıslak, hiç sevmem."

Şemsiyeyi tamamen bana tutuyor, kendisi yağmurun altında ıslanıyordu. Yüzünden dökülen her yağmur damlası ilginç bir şekilde kalbimin hızlı atmasını sağlamıştı. Islanan saçları alnına döküldükçe onu seyretmekten alıkoyamıyordum kendimi. Lavinya'nın seslenmesiyle arkamı döndüm. Gök gürültüsü gitgide yükseklerde yankılanıyordu.

"Sera içeri gel, hasta olacaksın hadi."

Poyraz'ın sesi endişe doluydu. "Sera, bu kadar yeter. Lavinya doğruyu söylüyor. İçeriye geçmelisin. Odandaki pencereden yağmuru izlersin, olmaz mı?"

Yağmurun serin dokunuşunu hissettim ve duraksadım. "Biraz daha beklemek istiyorum."

Poyraz, bir adım yaklaştı ve sesi daha yumuşak bir şekilde konuştu. "Bak, fazla ilaç kullanıyorsun ve bundan bir gün önce dikişlerin neredeyse açılmak üzereydi. Vücudun hassas, her an hasta olabilirsin."

"Ben de bir Yelen değil miyim? Neden sizin gibi yaralarım iyileşmiyor."

Gözlerime derinlemesine baktı. "Yağmurun altında bunu mu sormak istiyorsun?"

"Hadi ama yaralarımın beni bu kadar etkilemesini istemiyorum. Üstelik ben bağletler gibi de iyileşemiyorum. Neden?"

"Tamam, içeri geçelim, bunu sana anlatacağım."

Her adımımda o da yürüyor, ıslanmamam için gösterdiği çaba hoşuma gidiyordu. Belki çocukça bir davranış veya yağmurun verdiği huzurdan mı bilmiyorum. Bu davranışımın bir açıklaması yok sadece tadını çıkarmak istiyorum.  Son bir kez yağmura bakmak istedim arkamı hızla döndüm biraz başım dönmüş ve etrafım karmıştı. O an Poyraz'ın tişörtünden tutunmuş ve dengemi sağlamıştım. Gözümün kararması geçtiğinde ıslak saçları damla damla yüzüme dökülüyor, Poyraz'ın boynundaki koku ilginç bir şekilde hoşuma gitmişti.

SERA Where stories live. Discover now