Bölüm 5: "Mor Leylak Çiçeği"

Comenzar desde el principio
                                    

Karşımda bana sırıtmaya devam ediyordu. Beklemediğim bir anda kulağıma sıcak nefesini üflediğinde geriye doğru kaçtım. Beni kollarımdan yakaladı ve sımsıkı tuttu. Ardından kulağıma fısıldadı, "Hediyeyi bir an önce açmalısın. Tepkini çok merak ediyorum."

Kokusu çok güzeldi. Söylediği cümleyi düşünmekten ziyade kokusunu düşünüyordum. Yapay bir parfümü andırmıyordu bile. Çok daha eşsiz, doğal bir kokuydu. Benden ayrıldığında ukala ukala sırıtmaya devam ediyordu. Ona yaklaşmak istedim. Kokusu hâlâ burnumun ucundayken odadan çıkmak üzere kapıya doğru ilerledi. Transtan çıkabilmek adına gözlerimi sımsıkı kapatıp açtım. Neler düşünüyordum böyle... Yalnızca pahalı ve güzel bir parfümdü işte. Onunla bir alakası yoktu. O kokuyu kim sıksa hoşuma giderdi.

Gözlerim yatağın üzerindeki sarı paketi buldu. Yatağıma oturdum ve paketi kucağıma koydum. Hızlıca yırttım ve karşımda bir kutu çıktı. Kutunun içinde bir CD vardı, yanında da küçük bir not. Notu okumadan direkt CD'yi aldım.

Komodinin üzerinde duran bilgisayarımı açtım, ardından CD'yi yerleştirdim. Umarım tuhaf bir şey çıkmazdı. Çünkü midem şu anlık bunu kaldıramazdı.

Video oynatıcısı açıldı ve ekranda eski erkek arkadaşımın suratı belirdi. Kamerayı ayarlıyordu. Burayı biliyordum, onun yatak odasıydı. Yatağa uzandı, göz ucuyla kamerayı kontrol ediyordu bazen. Bir dakika içinde kapının açıldığına dair sert bir ses odada yankılandı. Videonun baş kahramanı odaya girmişti.

Baş kahraman bendim.

Videoyu ilerletmeye başladım çünkü gözlerime inanamıyordum. Bu video ne zaman çekilmişti ve Yoongi'nin eline nasıl geçmişti?

Videoyu ilerlettikçe hatırlamak istemediğim görüntüler ekranda oynamaya başladı. Bu iğrenç videonun ana kahramanıydım, eski sevgilim bunu ne zaman çekmişti hiçbir fikrim yoktu fakat Yoongi'nin bu videoya ulaşması korkunçtu.

Utançla önce ekranı kapattım ardından yüzümü ovuşturdum. Ağlamak istiyordum. Sinirden dolayı ellerim titriyordu. Nasıl bulabilmişti bu videoyu?

Daha birkaç dakika önce, "Bu hediyeyi alabilmek için okuluna birkaç kez uğramam gerekti." lafını söylediği aklıma geldi.

Bunu erkek arkadaşımdan mı satın almıştı?

O anlık gelen bir sinirle odamdan bir hışımla çıktım. Merdivenlerin başındayken boğazımı parçalarcasına bağırdım:

"Min Yoongi!"

***

-YAZAR-

Taehyung ve Jungkook sabahın erken saatlerinde spor için bahçeye çıkmışlardı. Jungkook, gri eşofmanlarıyla Taehyung'un tam karşısında durdu. "Koşmak yok. Sadece hızlı adımlarla sabit tempoda yürüyeceğiz. Anlaştık mı?"

Taehyung spor yapmaktan nefret ederdi. Zaten kalp hastası olduğu için küçüklüğünden beri yaşıtlarıyla sokakta oyun oynayamamıştı. Onlarla koşup oynayamadığı için dışarı çıkmazdı bu yüzden de güçsüz, çelimsiz, bir vücudu vardı.

"Kendine dikkat etmelisin." Dedi Jungkook. "Bugüne kadar ilaç kullanmaman ve spor yapmaman büyük bir hata. Hastalığını kendi ellerinle ilerletmişsin."

Taehyung, "Haklısın." diyebildi yalnızca. Jungkook, Taehyung'un yanına geçti ve ilerlemesi için kolunu çekiştirdi. Taehyung yürümeye başlayınca Jungkook'ta yanından ilerliyordu. "Adımlarını hızlandır. Kendini kötü hissedersen duracağız. Kaplumbağa gibi yürümek zorunda değilsin."

Taehyung adımlarını hızlandırdı ve ikisi tempolu bir sabah yürüyüşü yapmaya başladılar.

Birkaç dakika yürüdükten sonra bir ev göründü. Taehyung, Jungkook'a döndüğünde "Bu evde birileri yaşıyor mu?" diye sordu.

Soredemo | Taekook Donde viven las historias. Descúbrelo ahora