5

186 32 47
                                    

Salona giren bedenle yüzüme bir gülümseme yayılmıştı. O şuana kadar gördüğüm herkesten çok daha güzeldi. Yüzü kusursuzdu. Dudakları resmen ben oradayım diye bağırır nitelikteydi.

Vücudu zaten kusursuz görünüyordu. Kalça fetişim yoktu ama onun kalçaları sayesinde kalça fetişim olmuştu. Daha doğrusu sadece onun kalçasına fetişim olmuştu.

Jinyoung önümüzde saygıyla eğilmiş ve pederin yanındaki yerini almıştı.

Bu çocuk peder olmak için fazla yakışıklı değil miydi? Neden pederliği seçtiğini merak etmiştim.

Ben gözlerimi ondan ayıramazken Yugyeom beni dürtmüştü. Bu sefer Yugyeom'a dönmüş ve ona anlamaz bakışlar atmaya başlamıştım. Yugyeom kulağıma doğru eğilmiş ve rezil olduğumu anlamamı sağlayan sözleri söylemişti.

"Hyung, resmen gözlerinle yedin çocuğu ve bunu yaparken çok güzel çaktırdın, tebrikler. O çocuk da dahil herkes, senin o çocuğa baktığını anladı." Cidden rezil olmuştum ama umrumda değildi.

Ben dönüp anneme baktığımda, o da bana kaşlarını çatmış bir şekilde bana  bakıyordu. Çocuktan etkilendiğim anlamış olmalıydı. Gözleriyle üst katı işaret ettiğinde, pederin önünde eğilmiş ve ilerlemeye başlamıştım. Annem de peşimden gelmişti.

Merdivenlerin başına geldiğimde annemin koluna girmiş ve üst kata çıkmasına yardım etmiştim. Üst kata çıktığımızda benim odama girmiştik ve ben hemen üzerimdeki ceketi çıkarıp yatağın üzerine atmıştım.

Yatağın üzerine oturup anneme baktığımda bana hala kaşları çatık bir şekilde baktığını gördüm ve rahatsızca yerimde kıpırdandım.

"Neden o çocuğa öyle bakıyordun?" demesiyle bakışlarımı yere indirdim. Cidden bir gün akıl yetmezliğinden öleceğim. "Jaebum o bir peder adayı. Onu da geçtim, o bir erkek."

"Sadece dalmışım anne." dediğimde inanmadığını belli edercesine kaşlarını havaya kaldırmıştı. "Bu aralar çok yoğunum. Üstelik bugün işten erken çıkmam gerekiyordu. Bu yüzden tüm dosyaları birkaç saat içinde bitirmem gerekti."

Annem yavaş yavaş yanıma gelmiş ve saçlarıma bir öpücük kondurmuştu. Bu demek oluyordu ki inanmıştı. Ben gülümserken o da saçlarımı okuyordu.

" Özür dilerim, oğlum. Bizim için çok çalışıyorsun ve ben gelmiş hala saçma sorularla başını şişiriyorum." dediğinde göz devirmiştim. Başımı falan şişirdiği yoktu ve annem için çalışmak ta benim için gurur kaynağıydı. Annem ve kardeşimi, o hiçbir vasfı olmayan amcalarıma muhtaç etmezdim. Buna asla izin vermezdim.

"Anne şuan söylediğin şeyler beni sinirlendirmekten başka bir işe yaramıyor. Senin için çalışmak benim için gurur kaynağıyken, sen sanki beni zorla çalıştırıyormuş gibi yapıyorsun." dedim sinirimi bastırmaya çalışırken.

"Bizim yüzümüzden bunca yıldır bir kız arkadaşın bile olamadı."demesiyle sinirimi bastıramayacağımı anladım.

" Anne sizinle bir alakası yok. Sadece ben kimseden hoşlanmadım. Eğer biri ilgimi çekseydi emin ol onunla sevgili olurdum ama kimse ilgimi çekmediği için hiç sevgilim olmadı. " dedim sesimi hafif yükselterek.

Annem yüzündeki buruk gülümsemeyle bana sarılmıştı. Bende ona sarıldığımda burnunu çekmişti. Bu ağladığını anlamam için yeterli bir sebepti.

" Yine mi ağlıyorsun anne? Kendini bu kadar yıpratmamalısın." dediğimde beni kendinden ayırmış ve hafifçe kafama vurmuştu.

"Aptal çocuk! O çocuğu beğendiysen bile bu kadar belli etme ve onun bir peder adayı olduğunu unutma. Pederler herhangi bir ilişki yaşayamaz, biliyorsun. Ondan hoşlandıysan da onun için aşkını feda et, olur mu? " dedikleri yutkunmama sebep olmuştu. Az önceki yalanımda tek inandığı yer yoruluyor olduğumdu.

O benden bir cevap bekliyordu ve ben sesimin titremesine engel olamayacağım için konuşmak yerine hafifçe kafamı aşağı yukarı sallamıştım.

Annem bana buruk bir gülümseme sunduktan sonra odanın çıkışına ilerlemişti. Ve odadan çıkmadan önce en geç yirmi dakikaya aşağıda olmamı söylemişti.

Yirmi dakikam olduğuna göre bir duş alabilirdim.

SIN \\ BNIORWhere stories live. Discover now