AK ÖRGÜ

1.2K 166 0
                                    

Hadis 18: Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem geceleyin kalkıp ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Bunun üzerine ona:

"Yâ Resûlallah! Senin geçmiş ve gelecek bütün hataların bağışlandığı halde niye böyle kendini yoruyorsun?" dedim.

"Allah'a şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurdu. [Kaynak: Buhâri]

Hadis 19: Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan muharremde tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır." [Kaynak: Müslim, Tirmizî]

^

"Canım kızım... Her zorda bir bereket vardır. Zor içinde kalırsan sabrını gönlünden, şükrünü dilinden, aklını ve mantığını ahlakından, kısaca kendini haktan geri bırakma. Nasip olur, bir gün kendi yurdun olursa güçlü olmasından ziyade, hakkı gözeten bir ahlaka sahip olmasından tanınan bir nesil yetiştirmeye bak.

Unutma; zor var ise güçlü insan var demektir. Burada dikkat etmek gereken nokta güçlü insanın peşinden kolaylığı da getirdiğidir. Çünkü burada devreye ahlak girmez ise aynı kolaylık peşinden güçsüz insanları da getirir. Güçsüz insanlar ise sonunda zorluğu, bozulmayı, her tür haksızlığı yeniden ortaya çıkarır. Asırlar geçer, insanoğlu tekrar başa döner. Neslini bu döngüye asla sokmayasın."

"Bu sözler... Bunları babam söylemişti bana sen değil." dedi. Kılıcı yaptırdığı demirci tarafından, üstelik kendi çadırlarının içinde bu sözlere maruz kalınca zihni bir terslik olduğunu fark etti. O an rüyada olduğunu anladı. Her şey karanlığa gömüldü. Gözlerini açtı. Uyanmıştı.

Etrafına bakmaya başladı. Şifa'yı arkası dönük şekilde gördü. Ayağa kalkmak üzere yattığı yerden doğruluyordu ki arkasına döndü Şifa. Gök Sultan ile göz göze geldiler. Yüzü gülümsedi. Hüma ile Eçine'yi gösterdi Gök Sultan'a. Seslendi onlara:

"Hatunlar, Gök Sultan hayırlısıyla gözlerini açtı, kalkın."

Oldukları yerde oturmuş, başlarını yorgunluktan yere eğmiş olan Hüma ile Eçine, Şifa'nın sözlerini duyar duymaz canlandılar. Gök Sultan'ın gözlerini açmış, yattığı yerden doğrulduğunu gördüler. Sevindiler.

"Çok şükür rabbime. Bizi çok korkuttun Gök Sultan." dedi Eçine, Gök Sultan'a.

"Çok şükür çok şükür." dedi Hüma.

"İyiyim. İyiyim de burası neresi? Bu hatun da kim?" dedi Gök Sultan.

"Alarcın hatuna haber verip geleyim. Burası ve biz hakkında onunla konuşursun. Pusatın yattığın yerin altında. Kötü günün geçmişte kala." dedi Şifa. Çadırdan çıktı.

Şifa, çadırdan çıkar çıkmaz yattığı yerin altına baktı Gök Sultan. Kınında bulunan kılıcı görerek eline aldı. Ayağa kalktı. Kını beline yerleştirirken sordu:

"İrice ile Adsız nerede? Bu oba? Bu insanlar güvenilirler mi?"

"Yemekteler. Sizi öyle görünce gelmeye mecbur kaldık." dedi Hüma.

"Hem onlar karşımıza çıkmasa nice olurdu Sultanım."

"Doğru dersin Eçine. Orada borçlanmıştık üzerine bir de gelip yük olarak iyice borçlandık." dedi Gök Sultan.

Bu esnada Alarcın, çadıra girmek üzere destur istedi. Desturu alınca çadırdan içeriye girdi. Gök Sultan'ı kılıcı beline takmış, ayakta durduğunu gördü. Tavırlarından mahcubiyet içerisine girdiğini anladı. Gülümsedi.

ÇEPNİ TuğrabozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin