HABER

1K 164 1
                                    

Hau ile Alakurt, beylerinin yarışmayı kazanmasına çok sevinmişler, adeta yerlerinde zor duruyorlardı. Hemen Mehmet'in yanına gelip rol yaparak, bunun bir yarışma olduğunu, savaş alanında olan şeylerin orada kaldığını söyleyip Mehmet'i tebrik ettiler. Bunu gören oradaki muhafızlar ve savaşçılarda Alakurt ile Hau'ya uyarak tek tek Mehmet'i tebrik etti.

"Herkesin huzurunda sana bir teklifim daha var. Demirci babanı da alarak sadece özel insanların bulunduğu, güvenlikli olan özeller kapısına gelebilirsin. Unutma özel muhafızlarıma katılmaya da hak kazandın ve seni muhafızlarım arasında görmek istiyorum." dedi İmparator.

"Sağ olun ama ben dışarıda ki ahali o haldeyken burada babamla birlikte kalamam." dedi Mehmet. 

Bu cevaptan İmparator hoşnut oldu ve;

"Bu bağlılığını takdir ettim Tuğrabozan. Altınlardan halka da dağıtacağını duyduğum için kasaya daha fazla altın doldurttum." dedi. Bir müddet durduktan sonra tane tane konuşmalarına devam etti;" Demirci babanla buraya gelmeyi kabul etmemen üzere sana yapacağım son bir teklifim daha var. Gel özel muhafızlarıma katıl. Seni dışarıda ki ahalinin korumasını üstlenmen üzere görevlendireyim. Böylelikle hem oradaki yaşantına devam edip onları benim adıma korumuş olursun hem de altın kazanırsın." dedi.

İşte bu teklif tam olarak Mehmet'in beklediği teklifti. Çünkü istediği zaman kaleye girip çıkabilmesinin yegane anahtarı buydu. Mehmet bir müddet düşünür gibi yaparak bekledi. Sonrasında İmparator'a:

"Babam ve ahali adına bu teklifi kabul ediyorum. Lakin buraya gelmeden önce ahaliden bazıları bana şikayetlerini söyleyip size iletmemi söyledi. Onlara bu şikayetleri size ileteceğim diye söz verdim. İzniniz olursa muhafızlarınızdan birine, size söylemesi için şikayetleri aktarayım." dedi.

"İlet." dedi İmparator. Mehmet'in teklifini kabul etmesine sevinmişti. Zira artık bu sayede kale dışındaki kontrolünü tekrar ele alabilecek, hayalini kurduğu toprak genişletmesine daha hızlı ulaşabilecekti. Fakat bilmediği bir şey vardı. Mehmet'e verdiği bu imtiyaz sayesinde Mehmet'te hayalini kurduğu, Trabzon Rum Devleti'nin fethine çok daha hızlı varabilecekti...

"O halde altınlarını alıp huzurumdan ayrılabilirsin. Görevin başladığında komutanımı ve adamlarını sana yollayacağım." dedi.

Mehmet, memnun şekilde İmparatorun yanından ayrıldı. Muhafızlarla birlikte tek tek kapılardan geçmeye başladı. Bu sırada onlara ahalinin de sıkıntılarını iletti. Akabinde sıkıntı olmadan kalenin dışarısına çıktı.

Başarmıştı. Yarışmayı kazanmış, büyük ödülü almıştı. Pazardan geçerken atının arkasında büyükçe bir sandık olduğunu gören ahali, Mehmet'in yarışmayı kazandığını anlamıştı. Hepsi bir ağızdan 'Tuğrabozan' diye bağırmaya başlamışlar, sevinç çığlıkları eşliğinde Mehmet, babasının dükkanının önüne kadar gelmişti.

Dükkanın önüne gelince atından indi. Babası yerine bakan, obalarından olan tüccar olmak üzere onun obasından olan diğer tüccarları, altının bir kısmını dağıtmaları için yanına çağırdı. Tüccarlar hemen gelip önce ona sarılarak gelişini kutladılar. Ardından altınların bir kısmını yöredeki ahaliye dağıttılar.

Dağıtım işi bitince geri kalan altınları ata yükledi Mehmet. Orada gezen muhafızları da tetikte olmaları için uyardı. Zira bu altınları fakir ahaliden zorla almaya çalışanlar olabilirdi. Bu uyarısının akabinde atına binerek sevinç gösterileri eşliğinde obasının yolunu tuttu.

Mehmet'in fakir ahaliye altın dağıtması civardaki eşkiyaları uyandırmış, Mehmet'i adım adım izlemelerine yol açmıştı. Mehmet'i izleyen eşkiyalar onun tek başına ıssız yerlerden obasına gittiğini görünce, onun tuzağa düşürülmesinin basit olduğunu düşünüp peşine takılmışlardı.

ÇEPNİ TuğrabozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin