YENİ PUSATLAR

1.9K 213 10
                                    

Hadis 6: Ebû Hüreyre (r.a) anlatmasına göre Peygamberimiz (s.a.v)'e;

"Ya Resûlallah! Senin şefaatine en önce kim nail olacak?" diye sordum. Peygamberimiz (s.a.v) ise;

"Kalpten ihlâslı bir şekilde Lâ ilâhe illallah diyenlerdir" buyurdu. [Kaynak : Buhârî]

Hadis 7: Fakih Ebü'l- Leys (rahmetullahi aleyh) dediğine göre: Senedleriyle Mücâhid (rahmetullahi aleyh)'den bize kadar ulaşan bir rivayete göre, Ebû Hüreyre (rahmetullahi aleyh) Resûlullah (s.a.v)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Benden önce hiçbir peygambere verilmemiş olan beş şey bana verildi: 1. Ben bütün insanlığa gönderildim. 2. Yeryüzünün tamamı benim için mescid ve tertemiz kılındı. 3. Ben, bir aylık mesafeden düşmanların kalplerine korku salmakla Allah tarafından yardım olundum. 4. Ganimet malları bana (ve ümmetime) helâl kılındı. 5. Şefaat etme yetkisi bana verildi. Ben de bu hakkımı ahirette ümmetim için sakladım. " [Kaynak : Müslim]

(Hadis 8 hikâyede...)

^

Sonraki gün Mehmet, her sabah tekrarladığı üzere sabah namazından önce kalktı. Merhametli annesinin uyumadan önce ona hazırladığı güğümü alarak çadır dışında abdestini aldı. Sabah namazını kılmak üzere erkenden ibadethane olarak kullandıkları, tıpkı toplantıların yapıldığı küçük çadır gibi asenalar ve börüler olmak üzere ikiye ayrılmış olmasına rağmen küçük çadırdan farklı olarak iki farklı giriş çıkışı bulunan çadıra doğru ilerledi. Çadıra sağ ayakla girip sesli şekilde ortaya selam verdi. Hadisçi'yi gördü. Az ilerde tek başına oturmuş, sessizce Kuran okuyordu.

Hadisçi selamını alırken gitti yanına. Sessizce, bağdaş kuracak şekilde yere oturdu.

Başına sardığı sarığın altında kumral, kulak memesine kadar uzanan saçları olan, yüzüne bakan insanın huzur bulduğu, sünnete uyan kısa sakallı Hadisçi, kısık sesle okuduğu Kuran'ı Kerim'i, Mehmet yanına oturduktan sonra yüksek sesle okumaya başladı.

Hadisçi, Salih Efendi ile tanışmadan önce, hadis öğrenmek adına sekiz yaşından beridir tüccar olan babasıyla birlikte diyar diyar gezen ve gittiği her diyardan kendine faydalı ilimleri alan, odaklanmış biçimde bir kez okuduğu herhangi bir şeyi bir daha asla unutmayan, İslâm dinine aşık birisiydi. Annesi henüz o beş yaşındayken vefat etmişti. Annesi vefat edince babası, onunla birlikte diyarlar dolaşan ticaret kervanlarına katılmış, bir yandan ticaret yaparken diğer yandan da kendini ve oğlunu İslam'ın oku emrine göre geliştirmişti. Bu sayede Hadisçi de tıpkı babasının öğrendiği gibi nice ilimler öğrenmiş, bunları zihninde kalıcı hale getirmişti. Fakat zamanla içinde yanıp tutuşan peygamber aşkı onu daha fazla hadis öğrenmeye teşvik edince, mutlu olduğu şeyi yapmak adına kazandıklarını hadis öğrenme yoluna harcamaya başlamıştı.

Aradan geçen yılların ardından babası kervan baskını sırasında eşkıyalar tarafından öldürülmüş, babasının vefatı üzerine ticaret kervanından ayrılıp tek başına diyarları gezerek zamanını hadis öğrenmeye ve öğretmeye harcamıştı. Buralardan edindiği derin hadis bilgisinden dolayı da Hadisçi lakabını almıştı.

Hadisçi'nin Salih Efendi ile tanışması Trapezus'dan geçerken dinlenmek üzere kaldığı handa yaşadıkları vasıtasıyla olmuştu. Kaldığı handa Pontusluların İslâm dinini aşağılaması üzerine akılcı cevaplarla onlara İslâm dininin hak din olduğunu anlatmıştı. Ona bir türlü laf yetiştiremeyen Pontuslular ise sinirlenerek onu öldürmek istemişler, tam bu esnada araya Salih Efendi'nin girmesiyle Hadisçi ölümden kurtulmuştu. Bu sayede tanışıp ortak hedefte birleşmişlerdi.

Hadisçi obadaki en bilgili ve en iyi Kuran okuyan kişiydi. Kuran okumaktan büyük bir keyif alıyor, vakit bulduğu her gece okumaya başlayıp sabah namazını cemaatle kılana kadar okumasını sürdürüyordu. Onu dinleyen ahenkli sesine mest oluyor, okuduğu Kuran anında gönüllere nakşediyordu. Dahası sadece insanlar değil herhangi bir yerde Kuran okuduğu zaman etraftaki kuşlar da adeta ona eşlik edercesine sesler çıkarıyorlardı.

ÇEPNİ TuğrabozanWhere stories live. Discover now